.
“La Galerie” Mehmet Güleryüz Sergi
Tarih:
11 Mart - 10 Nisan 2020
Yer:
Özel Saint Benoit Fransız Lisesi - Silüet Salonu
Saint
Benoît Lisesi, The Empire Project’in desteğiyle Türkiye'nin en önemli yaşayan
sanatçılarından Mehmet Güleryüz'ün yapıtlarından oluşan özel bir seçkiyi
sunmaktan gurur duyuyor. Üretken bir sanatçı, hoca ve sanat aktivisti Güleryüz,
70 yıl sonra öğrencisi olduğu Saint Benoît Lisesi'ne geri döner. Saint Benoit
Lisesi’nde yer alan “La Galerie” de gerçekleşecek sergi 11 Mart - 10 Nisan 2020
tarihleri arasında görülebilinir.
Mehmet
Güleryüz 1960'lı yılların başından beri çok yönlü bir sanatçı olarak Türk Çağdaş
sanatının ön saflarında yer almaktadır. Silinmez izi, sadece bir sanatçı olarak
değil, aynı zamanda bir öğretmen, bir aktivist ve bir sanat profesyoneli kadar
da önemli. Genç bir Mehmet Güleryüz'ün Saint Benoit Lisesi'nde bir öğrenci
olmasından bu yana yaklaşık 70 yıl geçti, burada kendi sözleriyle lisenin
“Premier Elan” yayınında ilk ciddi resim girişimine başladı. Sergide yer alan
yapıtlar, bu lise yayını ile başladığı ve devam eden sanatsal yolculuğun farklı
dönemlerinin izlemesine izin veren özenle seçilmiş bir seçkinin sunumu ile bir
bütünlüğe ulaşıyor.
Desen,
Güleryüz’ün sanatsal pratiğinin odağını oluşturmakta. “Güleryüz, bir sanatçının
eserlerinde döneminin temel sorunlarına değinmesi gerektiğine ve bunu yapmak
için de doğuştan gelen sanatsal bir yeteneğinin, teknik açıdan uzmanlaşmış bir
becerisinin ve sanat tarihi konusunda geniş bilgisinin olması gerektiğine, ama
bunların yeterli olmadığına inanır. Ona göre, bunların yanı sıra, sanatçının
olayları izleyerek, çözümleyerek, eleştirerek gözlemleyip, üzerine düşünerek
oluşturduğu bir felsefesi ve fikri olmalıdır.”.
Tabii
ve zaruri olarak üretim sürecinin dahilinde yapıt konduğu yerde devamlılığı
olan duygulanım, düşün ve fiziksel üretimlerdir.
Süregelen
üretme eylemi ve özellikle kendi iç dünyasına ait hareketli, canlı duygusal ve
birbiriyle çatışan olaylar dizisinin yaratımı ve -hünerli- yönetimi Güleryüz’ün
hayati bir fonksiyonu olarak en açık ve net haliyle desenlerinde başka hiçbir
yerde olmadığı gibi karşımıza çıkar. Sanatçı yöntemleri ile hem deneyim ettiği
dış dünyası hem de kendi iç dünyasının haricen olan bitene verdiği duygusal
karşılıklar bütünüdür.
“ Hatırlama ve Söyleme Zamanları “
Tarih:04
Mart - 04 Nisan 2020
Yer:
Galeri İdil
“Ekrem
Kahraman yapıtlarını bir manzara resmi olarak ele almak büyük bir haksızlık
olacaktır. Sanatçının yapıtlarında, üretiminin kaynağındaki en büyük çakışmanın
kavramsal “yeryüzü” işleri olduğu görülür.
Hatırlama
ve Söyleme Zamanları, Kahraman’ın bilinçaltı ve üstündeki çevre alegorisini
günden güne olgunlaşan üslubuyla bizlerle paylaşır.
Pentürün
sınırlarını zorlayan boya kullanımıyla oluşturulmuş kraterler; çeşitli arazi
şekilleri, metafizik ışıklar ve bulutlar beraberinde tarifsiz bir katharsis
yaşatır. Rüzgar yüzümüze ılık ılık vurduğunda, bir bahar yağmuru bedenimize
değdiğinde ya da taze biçilmiş çimen kokusunu burnumuz aldığında yaşadığımız o
iç gıcıklaması gibi…”
Sırma
Zaimoğlu Ekrem Kahraman’ın son dönem serilerinden Hatırlama ve Söyleme Zamanları...,
4 Mart’ta Galeri İdil’de izleyiciyle buluşuyor. Sergi, sanatçının yazdığı ve
okuyucuyu hafıza ve yeterlilik bağlamında performatif bir sürece davet eden
1300 sayfalık destansı -henüz yayınlanmamış- yeni şiir kitabıyla aynı adı
taşıyor. Kitap; “Unutmanın ve Hatırlamanın...” – “Hatırlamanın ve
Söylemenin...” – “Söylemenin ve Söyletmenin...” başlıklı üç periyoda ayrılıyor.
Kahraman, bu vesileyle çeşitli disiplinlerde aynı süreçler etrafında geziniyor:
Varoluş, sorgulama, bağdaştırma ve tarihselleştirme…
Kişisel
mitleriyle de bilinen sanatçı, işlerinde sıklıkla sanatın doğası, yeryüzü,
varlık, insanlık tarihi, fantasma ve gerçeklik gibi konulara değiniyor.
Sanatçının üretim pratiğini yakından izleyebileceğiniz sergi 04 Nisan 2020
tarihine kadar Galeri İdil’de görülebilir.
“ Sanrı “ Utku Varlık
Tarih:
03 Mart -08 Nisan 2020
Yer:
Bozlu Art Project Şişli
Bozlu
Art Project Mongeri Binası, 3 Mart – 8 Nisan 2020 tarihleri arasında Utku
Varlık’ın “Sanrı” isimli sergisine ev sahipliği yapıyor. Varlık, yeni
sergisinde sanrılarının peşinden giderek, tıpkı Baudelaire’in ifade ettiği gibi
“Düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara,” bir pencere açıyor resimlerinde.
“Geceleri çıkıp gittiğim pencere hep sonsuzluğa açık, kuzey yıldızıyla karşı
karşıya, gündüz ise bir parka bakıyor, çocukların oynadığı…” diyen Varlık’ın
“Sanrı” isimli sergisi “düş yoksunu” bir dünyadan kaçış şiiri adeta…
Utku
Varlık’ın “Sanrı” isimli sergisi kendisini yıllardır etkileyen yazar ve
şairlere bir saygı duruşu niteliğinde. Varlık, Rilke’den alıntı yaparak şöyle
başlıyor söze: “Ve kadınlarda ne hüzünlü bir güzellik vardı; gebe olup ayakta
durdukları vakit, ince uzun ellerinin, kendiliğinden üzerine düştüğü şişkin
karınlarında iki meyva taşıyorlardı: biri çocuk, biri ölüm. Tamamen boşalmış
yüzlerinde görülen yoğun, adeta besleyici gülümseme, bazan bunların ikisinin
birden büyüdüğünü düşünmelerinden ileri gelmiyor muydu?”
“Sanrı,
benim yaptığım resmi oluşturan bir fenomen; tüm yaşantımda yaptığım “tinsel”
gezilerin bir anlatımcısı; insanın gizemine dair birçok anlam gibi.” diyen
Varlık izleyicileri şiirden, düzyazıya, sinemaya kadar çeşitli alanlardan
beslendiği “sanrı bahçesine” davet ediyor.
Musa Aktaş 30. Yıl Özel Sergisi
Tarih:
21 Şubat - 21 Mart 2020
Yer:
Hilton Istanbul Maslak
Birçok
solo sergiye ev sahipliği yaparak sanatçı ve sanatseverleri bir araya getiren
etkinliklere destek veren Hilton Istanbul Maslak, Mart ayında ünlü ressam Musa
Aktaş’ın sanat hayatının 30.yılına ithafen hazırladığı eserleri, bir ay boyunca
otelin sergi alanında ağırlamaya hazırlanıyor.
Hilton
Istanbul Maslak otelinin ev sahipliğini üstlendiği, sanatseverler tarafından
ilgiyle takip edilen solo sergilerin Mart ayı konuğu ünlü ressam Musa Aktaş
oluyor.
Türk
resim sanatının önemli isimlerinden biri olan Musa Aktaş’ın, sanat hayatının
30. yılına ithafen hazırladığı eserlerinden oluşan sergi, 21 Şubat tarihinde
gerçekleşecek açılış kokteylinin ardından, 21 Mart tarihine kadar otelin lobi
alanında sanatseverler tarafından ziyaret edilebilecek.
Sanat
eğitimine 1985 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim
Bölümü Neşe Erdok atölyesinde başlayan Musa Aktaş, fresko ve serigrafi (elek
baskı) bölümlerini tamamlamıştır. Bugüne kadar yapmış olduğu eserler,
koleksiyonerlerin yanı sıra yurtdışında da ilgi görmüştür. İstanbul’daki
atölyesinde çalışmalarını sürdürmekte olan sanatçı, 1987 yılından beri
gerçekleştirmekte olduğu karma ve kişisel sergilerle, sanatseverlerle
buluşmaktadır.
Bilal Hakan Karakaya Alem-i Mülk
Tarih:
30 Ocak -08 Mart 2020
Yer:
Anna Laudel Contemporary
Anna
Laudel, kullandığı farklı malzemeler ile geleneksel heykel sanatının
sınırlarını zorlayan heykeltraş Bilal Hakan Karakaya’nın Alem-i Mülk başlıklı
kişisel sergisine 30 Ocak 2020 - 8 Mart 2020 tarihleri arasında İstanbul’daki
galerisinde ev sahipliği yapıyor.
Reçine,
endüstriyel - doğal atık gibi farklı malzemelerden ve tekniklerden oluşan
heykel ve kağıt çizimleri ile tanınan Karakaya, eserlerinde modern yaşamın
kaosunda, kentin içerisinde sıkışmış bireylerin izlenimlerini yansıtıyor.
Sanatçı, sembolik esasa dayanan bir yaklaşımla ürettiği eserlerinde, günlük
yaşamın karmaşık yapısını ortadan kaldırarak, onu tekrardan yorumluyor.
Karakaya’nın figürleri, kapitalist dünyanın ağırlığıyla ezilen insanın
“yabancılaşması”nı yansıtırken, heykellerinde yaşamın gerçekliğinden besleniyor
ve geçmiş ve bugün ile ilişki kuruyor.
Eserlerinde,
malzemenin kullanım şeklini değiştirerek yeniden üretim sürecine dahil eden
Karakaya’nın malzemeyle kurduğu bu ilişki sanat pratiğini belirleyen temel
özelliklerden birini oluşturuyor. Üretim sürecinde malzemeyle arasına mesafe
koymamak adına eldiven gibi heykelin doğasına aykırı her türlü koruyucu
malzemeyi kullanmayı reddeden sanatçı, heykelle doğrudan temas kurmayı tercih
ediyor.
Karakaya
heykelleri ve yerleştirmeleriyle galeri mekanını sahneye çeviriyor
İşlerinde
genel bir yükselme hali olan sanatçının daha önce sergilenmemiş yeni eserleri
ve yakın dönem üretimleri “Alem-i Mülk” sergisinde üç katlı galeri mekanın
dikeyliği ile paralellik gösteriyor.
Her
katta farklı bir hikayenin yer aldığı sergi, Dante’nin İlahi Komedya’sındaki
gibi sırasıyla Cehennem, Araf ve Cennet ile izleyicinin deneyimine açılıyor.
Sergide Karakaya, heykelin alışılagelmiş statik yapısını ters yüz ediyor ve
yükselme eğilimini tersine uyguluyor; bu şekilde yükseldikçe incelmesi gereken
yapılar, giderek kalınlaşıp ve genişliyor.
Sanatçı,
sergideki katlar arasında yarattığı ölüm-yaşam, mekan-zaman gibi karşıtlıklarla
izleyiciye farklı bakış açıları ile yeni fikirler üretmelerini sağlıyor. Katlar
arasındaki karşıtlıklar, aynı katta yer alan işler arasında da görülebiliyor.
İlk katta ölümün korkulu yanını gösterirken, üçüncü katta yer alan Aşı serisi,
hastalığa ve ölüme yaşam veriyor. Aşı serisinin yer aldığı katta çizim, rahle
gibi işler de yer alıyor.
İkinci
katın kurgulanışında, kadim metinlere ve mitolojiye referanslar içeren eserler
karşımıza çıkıyor. Mısır Tanrısı Osiris heykeli, Adem ve Havva yerleştirmesi
bunlardan bazılarıdır. Tarımın, verimliliğin ve ölümün de tanrısı olan Osiris
eserinde Karakaya, kardeşi tarafından uğradığı ihanet sonucu öldürülmesinden
sonra, tekrar canlanarak kendini Nil Nehri’nin ortasında bir tabut içerisinde
bulmasını ve ağaç tarafından tabutun soğurma hikayesini, heykelin gövdesine
yerleştirdiği çiçek motifleriyle canlandırıyor. Galeri mekanında karanlık bir
odada sergilenen Adem ve Havva yerleştirmesi ise yaratılış hikayesine tanıklık
sürecini temsil ediyor. Ancak, Adem ve Havva’nın bilinen hikayesinin aksine
Karakaya, Adem ve Havva’yı bir tabut içerisinde çürümüş bedenler olarak
sergiliyor.
Sanatçı,
konumlandırdığı heykelleri ve diğer yerleştirmeleri ile birlikte galeri
mekanını tam anlamıyla bir sahneye çeviriyor. Zaman, ölüm, sonsuzluk ve yaşam
kavramlarıyla kurduğu bu kurgu sayesinde, sergiyi deneyimleyen izleyici de
oyunun bir parçası haline geliyor.
Bilal
Hakan Karakaya’nın yakın dönem ve yeni eserlerini içeren Alem-i Mülk başlıklı
kişisel sergisi 8 Mart 2020 tarihine kadar Anna Laudel’de görülebilir
Si “maya” Simay’ca Bir Maya Öyküsü
İllüstrasyon
Sergisi
1-
12 Şubat 2020
Antik
Hotel İstanbul’un -2 ve -3’üncü katlarında, 1500 yıllık geç Roma – erken Bizans
dönemine ait tarihi sarnıcın dokusu korunarak inşa edilen Antik Cisterna,
günümüzde sergilere ve özel davetlere ev sahipliği yapıyor. Antik Cisterna
Sergi Salonu’nda 1-12 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecek Si “maya” –
Simay’ca Bir Maya Öyküsü adlı sergide, Maya Uygarlığının gizemli dünyası
binlerce yıl sonra Sanatçı Simay Bodur’un illüstrasyonlarında yeniden soluk
alıyor.
Sanatçının
35. sanat yılında 55. sergisi olacak olan Sİ-“MAYA”; «Evrensel Düzen» üzerine
yazıların içselleştirildiği çalışmalarıyla, dönemsel bir köprü vazifesi
taşımakta…
17.000
yıllık bir tarihin günümüzdeki yansımalarını; SİMAYCA tekniği ile sanatçının
kendi sözcüklerinden şöyle görebiliriz:
Görünenin
aslı; ona baktığınız mesafeye bağlıdır.
Zihinde
geliştirilen semboller;
-ki,
bu bazen bir şekil, bir sayı, bir harf olabilir-aslında
bütünü oluşturan «bir»dir…
1
Şubat Cumartesi saat 17:00’da yapılacak sergi açılışına tüm sanatçıları ve
sanatseverleri bekleriz.
Konferanslar:
Mu
Kıtası – Mayalar ve Atatürk, Uzm. Dr. Simay Bodur, 4 Şubat Salı saat:17:00
Maya
Masalları, Müjgan Yılmaztürk, 11 Şubat
Salı saat: 17:00
Canan Tolon: Sen Söyle
Tarih:6
Eylül 2019 - 2 Şubat 2020
Yer:
İstanbul Modern
İstanbul
Modern’in düzenlediği “Sen Söyle” adlı sergi, Canan Tolon’un 1980’li yıllardan
günümüze uzanan sanatsal birikiminden bir kesit niteliğinde. “Sen Söyle”,
Tolon’un çizimden fotoğrafa, resimden yerleştirmeye uzanan kendine özgü ifade
ve teknik arayışını görünür kılıyor. Tolon’un sanatındaki dönüşüm ve gelişimin
ikonik örneklerini bir araya getiren sergi, aynı zamanda sanat tarihinde yerini
almış kimi çalışmasının da yeniden üretimine yer veriyor.
Canan
Tolon’un çalışmalarının merkezini kendisini sürekli yenileyen doğa ve bir
kültürel girişim olarak mimarlığın bıraktığı izler oluşturuyor. Tolon, her iki
varoluşun birbiri üzerindeki etkisi, birbirlerine gösterdikleri direnç ve
karşılaşmalarından doğan çelişki ve sonuçlar etrafında düşünsel ve görsel bir
dünya tasarlıyor. İzleyicisini gördüğü imgelerin gerçek mi yoksa yanılsama mı
olduğu konusunda ikircikliğe iten, fotoğraf mı yoksa resim mi sorusunu canlı
tutan deneysel çalışmaları her zaman için yaşam ve ölüm arasındaki sınırı akla
getiriyor.
Çalışmalarında
çim tohumu, su gibi doğal malzemeler kullanan, tuvallerinin üzerlerine
yerleştirdiği metal parçalarını açıkhava koşullarının etkisine bırakarak bir
nevi doğanın resimde canlanmasını sağlayan Tolon, zamanın izlerini resimlerinin
oluşumu için önemli bir başlangıç noktası olarak kurguluyor.
Uçsuz
bucaksız ve terkedilmiş sonsuz coğrafyaları gösteren kompozisyonlarındaki
mimari kesitler, yıkım, inşa ve yeniden inşa süreçleri ile insanlığın doğa
karşısındaki mücadelesini akla getiriyor. Her bir detayın boya ile inşa
edildiği bu resimlerde Tolon, insanın doğayı değiştirme ve dönüştürme
süreçlerinin yarattığı kaos, mücadele ve belirsizliği tedirgin edici bir
atmosferde yansıtıyor.
Araştırma
alanlarının çeşitliliği ve düşünsel açılımının zenginliği açısından şüphesiz
kuşağının en özgün, en yaratıcı sanatçılarından biri Canan Tolon. Serginin bir
araya getirdiği bütünlük onun hem kendisini hem de günümüz insanını her açıdan
etkileyen doğa ve çevre, mimarlık ve kültür hakkında yeniden düşünmemize olanak
tanıyor. Küratör: Levent Çalıkoğlu
Sanat ve Tarih Buluşması
16 Kasım – 6 Aralık 2019
İstanbul Antik Hotel’in -2 ve -3’üncü katlarında bulunan, 1500 yıllık geç Roma – erken Bizans dönemine ait tarihi dokunun korunarak günümüze ulaştığı Antik Cisterna sergi salonu; 16 Kasım – 6 Aralık 2019 tarihleri arasında “Sanat ve Tarih Buluşması” adlı sergiyle kapılarını bir kez daha açıyor ve sanatın ışığında geleceğe bir köprü kuruyor.
Dünyanın her yerinden yarımadaya gelen misafirlerimize, bize emanet olan tarihle birlikte farklı sanat akımları ve disiplinlerden özgün eserleri ‘’ sanat ve tarih buluşması ‘’ adlı sergide sizlerle buluşturmaya devam ediyor.
Küratörlüğünü Murat Küçükkayalı’nın yaptığı, Türkiye’nin farklı şehirlerinden ve yurtdışından katılan sanatçılar Selda Özhan Alp, Lala Aqaeva, Zehra Atalay, Pelin Aydemir, Emre Baykara, Aslı Ekim, Aysel Erken, Olca Yavuz Düzgün,Seher Eyri Genç, Öznur Kepçe, Çağlar Tağcı, Fikret Yörük, Efnan Yüce’nin özgün sanat eserleriyle yer aldığı sergimize, tüm sanatseverleri bekleriz.
“Doors to Ustopia” Gülin Hayat Topdemir
Tarih : 12 Aralık 2019–18 Ocak
2020
Yer:
Art x-ist
Gülin
Hayat Topdemir’in Art x-ist galerisindeki ilk kişisel sergisi “Doors to
Ustopia”, 12 Aralık 2019–18 Ocak 2020 tarihleri arasında izleyiciyle buluşuyor.
Titiz
boya kullanımı ve detaycı üslubuyla kendine has bir plastik dil oluşturan Gülin
Hayat Topdemir’in x-ist bünyesindeki ilk kişisel sergisi “Doors to Ustopia”,
distopyaların içindeki ütopyalara odaklanıyor.
Gerçekçi
bir üslupla, Rönesans’a uzanan bölgesel ışıklandırma tekniği Chiaroscuro’yu
kullanarak kadın ve kadının dünyasına dair gerçeküstü hikâyeleri etkileyici bir
biçimde aktaran Gülin Hayat Topdemir, bu sergide kullandığı mekân ve
sembollerle kadını bir distopya kurgusunun içine yerleştiriyor.
Yazar
Margaret Atwood’a göre her distopyanın içinde bir ütopya gizlidir. Distopya,
bir anlamda ütopyanın antitezidir ve ikisi de örtük olarak birbirinin
tezahürünü içerir. Her olay olguların etkileşimini içerir ve bu etkileşimin
sonucunda varlık bulur. Atwood’un bu iki kavramı birleştirerek ortaya attığı
“üstopya” terimi, Topdemir’in kurguladığı dünyaya ismini vermiştir.
Topdemir’in
yaklaşımından ve sergiye vermiş olduğu isimden anlaşılacağı gibi, bu sergideki
eserler psikolojik bir yıkım ve ardından beklenen umuda işaret eder. Karanlık
mekânlara yerleştirilen kadınlar, bakışlarıyla bir kabulleniş yerine değişim ve
dönüşüme çağrı yapar. Atıl iç mekanlar ruhsal bir çöküntüyü ifade ederken
tekinsiz saatlerde beliren kadınlardaki durağanlık, huzuru ve tekrar
aydınlanmanın bekleyişini andırır. Sergideki eserlerde sıklıkla karşılaşılan
kapı imgesi, her zaman bir çıkış yolunun olduğunu gösterir.
Hem
sembolistler gibi romantik ve lirik bir dil hem de topluma ve tabulara karşı
sert bir tepkisellik barındıran resimleriyle Gülin Hayat Topdemir’in x-ist’teki
ilk kişisel sergisi “Doors to Ustopia”, 18 Ocak 2020 tarihine kadar ziyaret
edilebilir.
” Düşsel Hikayeler”
26
Ekim – 11 Kasım 2019
Antik
Hotel İstanbul’un -2 ve -3’üncü katlarında bulunan, 1500 yıllık geç Roma –
erken Bizans dönemine ait tarihi doku korunarak günümüze ulaştırılan Antik
Cisterna sergi salonu ” Düşsel Hikayeler”adlı sergiyle kapılarını
sanatseverlere açılıyor.
Kendine
ait bir hikayesi bulunan farklı tarzdaki eserlerin bir araya getirildiği
serginin küratörlüğünü Murat Küçükkayalı yapıyor.
Sanatçının
her dokunuşu, zaman içinde o anı durduran ve yüzyıllara taşıyan bir parmak
izidir.
Sanatçılar
Serra Akartürk, Oya Altınkök, Şeyma Balcı, Simay Bodur, Rana&Berna Canok,
Meftune Çekem, Fatih Ergün, Viktoria Esen, Aslı Ertürk, Meral Koçyiğit Güleker,
Merve Keskin, Rozay Nemedowa, Nurgün Özmelek, Yeşim Şahin ve Ezgi Şentin’in
katıldığı serginin açılışı, 26 Ekim Cumartesi günü saat 18.00‘de Antik Hotel
Antik Cisterna Sergi Salonu’nda gerçekleşecektir.
Pop Art'ın Dahisi Andy Warhol, Orijinal Eserleriyle UNIQ Expo'da!
Tarih:
07 Kasım 2019-29 Mart 2020
Yer:
Uniq Expo
UNIQ
Expo, sanatın dahilerini tutkunlarıyla buluşturmaya devam ediyor! Pop Art
sanatının öncüsü Andy Warhol ve yine bu akımın en önemli isimleri arasında olan
Keith Haring, Roy Lichtenstein, James Rosenquist, 7 Kasım – 29 Mart tarihleri
arasında Begüm Alkoçlar küratörlüğündeki Andy Warhol sergisinde buluşuyor.
Sanatçının, aralarında ikonikleşen Marilyn Monroe, Campbell Soup ve Flowers
gibi ünlü eserlerinin de dahil olduğu 90 adet orijinal eseri #SagolWarhol
mottosuyla karşımıza çıkıyor.
UNIQ
Expo, "Sanat hiç bu kadar eğlenceli olmadı!" dedirtecek bir sergiye
hazırlanıyor. 20. yüzyılın en etkili sanatçılarından Andy Warhol, 90 orijinal
eseriyle 7 Kasım'dan itibaren McArt.ist desteği ve Begüm Alkoçlar
küratörlüğünde UNIQ Expo’da sanatseverlerle buluşacak. Pop Art'a saygı duruşu
niteliğindeki bu sergi, İstanbul Maslak'ta 1500 metrekarelik dev bir Pop Art
arenası sunacak. Pop Art sanatının öncüleri Keith Haring, Roy Lichtenstein,
James Rosenquist ve Robert Indiana’nın Türkiye'de ilk kez sergileneceği
orijinal 40 eserini de karşımıza çıkaracak.
Sergi
aynı zamanda, genç sanatçı kuluçka platformu McArt.ist koordinatörlüğünde Türk
Pop Art temsilcilerine de yer verecek.
“Sanata herkes dokunsun” misyonunu üstlenen sergi bu kapsamda, Pop Art sanatını
ve Andy Warhol'u tüm yönleriyle tanıtırken, çeşitli atölye çalışmaları ve sanat
sohbetleriyle ziyaretçilere interaktif bir deneyim de sunacak. 29 Mart’a kadar
devam edecek olan ve 7'den 77'ye herkese hitap eden sergide çocuklar; Andy
Warhol'un renkli Pop Art dünyasını ve 50'li yılların tüketim çılgınlığını
keşfederken, sanatın keyifli, eğlenceli
tarafıyla da tanışacaklar. Roy Lichtenstein’ın Van Gogh odasında hayal
dünyalarını genişletecek, New York sokak sanatçısı Keith Haring’in
grafitileriyle renklenecek, 60'lı yılların diskoteğinde dans edecek ve
eğlenerek öğrenecekler.
Sergide
sosyal medya tutkunları da unutulmadı… Ziyaretçiler, özel tasarlanmış
dekorlarda, sanat kokan, özgün fotoğraflar çekip, paylaşım yapabilecek. Andy
Warhol sergisinin avantajlı kısa süreli ön satış biletleri 7 Ekim'e kadar
Biletix'te!
“Aykırı serisi / Gözünü Kırpmayan Kadın serisi”
Meyse MUMCUOĞLU
Kişisel
Resim Sergisi
05-22
Ekim 2019
Meyse
MUMCUOĞLU eserlerinin sergileneceği “Aykırı serisi / Gözünü Kırpmayan Kadın
serisi” adlı kişisel resim sergisi, 05-22 Ekim tarihleri arasında Antik Hotel
İstanbul’un -2 ve -3’üncü katlarında bulunan 1500 yıllık geç Roma- erken Bizans
dönemine ait tarihi sarnıcın dokusu korunarak günümüze ulaştırılan Antik
Hotel İstanbul – Antik Cisterna sergi salonunda açılacaktır.
Meyse MUMCUOĞLU kisisel sergisinde iki
farklı seri ile izleyiciyle buluşmayı hedefler.
Aykırı serisi çalışmaları, parça-bütün
ilişkisini yansıtır. Birbirinden ayrılan, kopan parçalar, ya başka parçalarla
birleşir ya da tamamen bütünden uzaklaşır, farklılaşır, dönüşür. Sanatçı
tuvalindeki parçaları “hepsi birer ben”
diye tanımlar. 2014-2019 yılları arasında tuval üzerine yağlıboya tekniğini
kullanarak oluşturduğu soyut eserleri olgun renk ve biçimleri ile ön plana
çıkmaktadır. Tuvalin farklı yerlerinde konumlandırılmış parçalar boşlukta
ilerlemektedir.
2017-2019 yılları arasındaki Gözünü
Kırpmayan Kadın serisinde ise Meyse MUMCUOĞLU’nun kumaş üzerine pastel boya
tekniğiyle oluşturduğu kadın yüzleri yer alır. Detaysız, yalın aynı zamanda
karışık, renkli halleriyle gözlerini bana, sana, bize diker, kadının vahşi ve
güçlü yönünü sergiler.
Antik Hotel İstanbul – Antik Cisterna sergi
salonunda 5 Ekim Cumartesi saat 18:00’de “Aykırı serisi / Gözünü Kırpmayan
Kadın serisi” adlı sergi kapılarını sanatseverlere açacaktır. Antik Hotel İstanbul – Antik Cisterna Sergi Salonu
“Disiplinler Arası Buluşma”
14
– 30 Eylül 2019
Karma
Sergisi
Antik
Hotel İstanbul’un -2 ve -3’üncü katlarında bulunan, 1500 yıllık geç Roma erken
Bizans dönemine ait tarihi doku korunarak günümüze ulaştırılan Antik Cisterna
sergi salonu, küratörlüğünü Murat Küçükkayalı’nın yaptığı “Disiplinler Arası
Buluşma” adlı sergiyle kapılarını sanatseverlere açılıyor.
Farklı
tarzların ve disiplinlerin bir araya geldiği sergide, sanatseverler, batik,
çini, heykel, resim, seramik, minyatür, tezhip ve karışık teknik eserlerin yer
aldığı, alanlarında özgün eserler üreten sanatçılarımızın görebilecekler.
Sanatçılar
Güven Araz, Berna Atlıhan, Yasemin Ataker, Ayşegül Bayer, Ayşegül Çelik, Hazal
Çınar, Zeren Turgay Demir, Nilgün Çiğdem Fidan, K. Muzaffer Gençer, Gül
Durmayaz Güdücü, Naz Işıksoy, Merve
Kalsın, Funda Camelmas Mepa, Aysun Meriç, Semra Nak, Şefik Kemal Şimşek, Yonca
Tabakoğlu, Serap Bostancı Tuluk’un katıldığı serginin açılışı, 14 Eylül
Cumartesi saat 18.00‘de Antik Hotel Antik Cisterna Sergi Salonu’nda
gerçekleşecektir.
“Kuzgun Acar Anısına” Seyhun Topuz
Tarih:
20 Temmuz- 1 Ekim 2018
Yer
: Sakıp
Sabancı Müzesi
Sakıp
Sabancı Müzesi’nin Bahçesinde Sabancı Üniversitesi
Seyhun
Topuz’un “Kuzgun Acar Anısına” isimli eseri Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı
Müzesi’nin Bahçesinde Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM),
geometrik soyut çalışmalarıyla Türkiye heykel sanatında önemli bir yeri olan
Seyhun Topuz’un ‘Kuzgun Acar Anısına’ isimli eserini bahçesinde sergilemeye
hazırlanıyor. Seyhun Topuz’un, sanatçı Kuzgun Acar’ın ölümünün 40. yılı
vesilesiyle restore edilerek 2016 yılında SSM’de sergilenen ‘Kuşlar - Soyut
Kompozisyon’dan ilhamla ürettiği eseri, onunla aynı yerde, SSM’nin Boğaz
manzaralı terasında 20 Temmuz Cuma gününden itibaren sanatseverlerle buluşacak.
SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer: “SSM olarak, değerli sanatçı Seyhun Topuz’un
‘Kuzgun Acar Anısına’ isimli düzenlemesini Boğaz manzaralı terasımızda
sergilemekten mutluluk duyuyoruz. Zaman içinde gördüğü doğal tahribat
sebebiyle, 2013 yılında Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı tarafından izinle
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’ndaki (İMÇ) yerinden çıkarılıp restorasyon
amacıyla korumaya alınan Kuzgun Acar eseri ‘Kuşlar - Soyut Kompozisyon’, üç
yıllık bir restorasyon çalışması sonrasında 2016 yılında müzemizde
sergilenmişti. Seyhun Topuz da dokuz parçadan oluşan düzenlemesini, Kuzgun
Acar’ın İstanbul’un simgeleri arasında yer alan bu eserinden ilhamla üretti.
Heykel sanatının kitlelerle iletişim kurmasını sağlayan değerli iki sanatçının
eserlerini müzemizde sergilemek bizim için ayrı bir gurur kaynağı. Bu sergiyi
takiben heykel sanatının önemli temsilcilerini, her yaz müzemizin bahçesinde
sanatseverlerle buluşturmaya devam etmeyi diliyoruz” dedi. Seyhun Topuz:
"2016'da Kuzgun Acar'ın demir soyutlaması Kuşlar - Soyut Kompozisyon'u
misafir eden SSM'nin bahçesindeki Fıstıklı Teras'ta ‘Kuzgun Acar Anısına’ adlı
düzenlememin sergilenmesinden büyük mutluluk duyuyorum. Antrasit renkli duvar
üzerinde bakır malzeme ile gerçekleştirdiğim ve dokuz parçadan oluşan bu
düzenlemeyi Kuzgun Acar'a derin bir saygıyla büyük keyif alarak ürettim.
İzleyicinin Kuzgun'a göndermeler bulacağı bu eser, benim dışavurumcu tavrımın
dinamizmiyle şekillendi” dedi. Seyhun Topuz’un “Kuzgun Acar Anısına” adlı
düzenlemesi, 1 Ekim 2018 tarihine kadar Sakıp Sabancı Müzesi’nin bahçesinde
görülebilecek
DÖNGÜ - Adalet Binnur
25
Şubat – 15 Mart
Seramik
Sanatçısı Ebru Kut ve Ressam Adalet Binnur kendi pratiklerini eserlerinin
plastiğine yansıtarak “Döngü” kavramını irdelemişlerdir.
Adalet
Binnur
Sanatçı
Eserlerinde alışıla gelmiş görüşün görünmez sandığına görünür var oluş verir.
Onun yaptığı eserlerini vücudunu katarak beynimizle evrenin buluştuğu yer olan
renkte çizgileriyle erimektir. Çizgilerin, renklerin, kabartıların, kütlelerin,
gölgelerin bir Logos’u, Evrensel varlığın kavramsız bir sunuluşu, ebedi olanın
ezeli bir hareketi vardır onun çalışmalarında. Sanatçı yaşadığımız dünyanın
kaos ortamının insanın iç dünyasındaki kaosun bir yansıması olduğunu düşünür ve
bundan dolayı onun eserleri için dışı, dışın içidir. Adalet Binnur Gazi
Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü mezunudur. Sanatçı üniversite yıllarında
başladığı resim çalışmalarını Burhan Yıldırım Atölyesine katılarak devam etmiş,
bu arada Ali Şimşek, Burcu Pelvanoğlu ve
Kemal
İskender’ den sanat tarihi, sanat felsefesi dersleri almıştır. Halen İstanbul
Üniversitesi Felsefe Bölümüne devam eden sanatçı 2011 yılından beri
İstanbul’daki kendi atölyesinde sanat çalışmalarına devam etmektedir.
ŞEHR-İ HAYAL - ERKAN GÜLER
24
EYLÜL – 14 EKİM
Erkan
Güler’in Şehr-i Hayal isimli sergisini 24 Eylül -15 Ekim tarihleri arasında
erken Bizans döneminden kalma bir sarnıç içinde mekanlanmış olan Antik Cisterna
Sergi Salonu’nda ziyaret edebilirsiniz.
Sergi
Erkan Güler’in 15 yıl gibi geniş bir zaman aralığında yaptığı resimlerin
seçkisinden oluşuyor. Güler modernleşen şehir hayatı içinde mayalanan fantastik
hayallerini, zamanla farklılaşmış tekniği ile tuvaline yansıtmış. Sergi tuval
üzeri yağlıboya-akrilik ve desenlerden oluşuyor. Sergi içinde minik bir -de
sürpriz sizleri bekliyor. İyi seyirler
YENİ BİR DİL YENİ BİR NEFES
6 Mart – 23 NisanKarma Sergi
Antik Hotel Antik Cisterna Sergi Salonu kapılarını bir kez daha sanatçılara açıyor.
1500 yıllık tarihi Bizans sarnıcının üzerine inşa edilen Antik Hotel birçok medeniyete ev sahipliği yapıyor. Açıldığı günden bu yana düzenlenen etkinliklerle birçok sanatçıyı ağırlayan ve tarihi sanatla bütünleştiren Cisterna Sergi Salonu, bu kez de YENİ BİR DİL YENİ BİR NEFES adlı karma sergiye adeta nefes katıyor. Sergiye katılan sanatçılar kendilerini şu cümlelerle ifade ediyorlar: “Farklı anlatım tarzlarını benimsemiş sanatçılar olarak, soyut ve somutu bir araya getirip, dış dünyanın etkisiyle, iç dinamiklerin hayat bulduğu sürrealist, hiperrealist, ekspresyonist, zıt kavramların çizgileri doğrultusunda çağdaş sanatın normlarını en açık şekilde ifade edebilmek, monoloğu dışavurmak, duygularımızı törpüleyebilmek için bir arada bulunuyoruz. Sanatı birlikte yoğuruyor ve yorumluyoruz. Hepimiz kültür ve geleneklerimize bağlı kalarak ırk, dil gözetmeksizin hep beraber farklı diller yarattık, dünyanın farklı mozaiklerini bir araya getirdik”.
Sanatçılar Seyfettin Arslan, Yusuf Bilge, Abdulkerim Bozan,Gül Bolulu, Gonca Karapınar, Roza Tulga, Mustafa Yüce ‘in katıldığı
ARTANKARA 4.ULUSLARARASI ÇAĞDAŞ SANAT FUARI ATO
Tarih:15-18
Mart 2018
Yer: ARTANKARA ÇAĞDAŞ SANAT FUARI ATO
26
ÜLKEDEN 550 SANATÇININ 2000’i AŞKIN ESERİNİ 15-18 MART TARİHLERİNDE ANKARA’YA
GETİRİYOR TÜRKİYE ile bölge ve çevre ülkelerin sanat piyasalarına ivme
kazandırmayı da amaçlayan ARTANKARA, ATO Congresium’da dördüncü kez
sanatseverlerle buluşacak. ARTANKARA, özgün sanat eserlerinin görülebildiği,
uluslararası düzeyde sanatçıların katılımlarıyla evrensel sanatın buluşmasına
zemin hazırlayan, sanat aktörlerinin fikir alışverişinde bulunduğu önemli bir
platform haline geliyor. Yerli ve yabancı galerileri aynı anda ziyaret etme
fırsatı sunan ARTANKARA ilk yıl 17 bin, 2016 yılında 32 bin, 2017 yılında ise
40 bin sanatseverin “ortak buluşma noktası” olup sanat piyasasını
hareketlendirdi. Bu yıl katılımcı sayısında olduğu gibi ziyaretçi sayısında da
artış bekleniyor. Bu sene ARTANKARA fuarında Sanatçı Onur Ödülleri Turan Erol
ve Gencay Kasapçı adına, Sanata Katkı Onur Ödülü ise Mustafa Ayaz Müzesi ve
Plastik Sanatlar Merkezi Vakfı’na verilecektir. Resim, heykel, seramik, özgün
baskı, fotoğraf, enstalasyon ve kavramsal sanat eserlerinin görülebileceği
ARTANKARA’da 100’ü aşkın galeri ile sanatla ilgili kurum, kuruluş ve sanat
inisiyatifleri yer alıyor. Uluslararası arenada yerini alan ARTANKARA yabancı
katılımcı yelpazesini genişletti.
Bu yıl Türk katılımcıların yanı sıra Güney Kore, İtalya, İngiltere, Avusturya, Fransa, İran, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, Ukrayna, Kırgızistan, Bulgaristan, Macaristan, Rusya, Makedonya, Kazakistan, Irak, İran, İzlanda, Meksika, Norveç, Çin, Ermenistan, Yugoslavya, Estonya, Özbekistan, Kanada, Almanya ve Gürcistan’dan galeriler, sanatçılar ve koleksiyonerler de Ankara’da olacak. NeoArtgallery İtalya standında Davide Frisoni, Mauro Filigheddu, Roberta Coni ve Hale Karaçelik’in eserleri sergilenecektir. Güney Kore’nin önemli isimleri Yong-Moon Kim, Sang-Chul Won, Jung-Dae Kim, Min Kyo Kim, Sun Hwa Lee, Ece Yıldırım ve Yong Sil Lee AB Gallery Korea standında olacaklar. Kanada’dan katılan Galeri 5 Continents standında Annie Gauthier, Ahad Moslemi ve Pelin Yazar yer alacak.
Bakü merkezli Araz Gallery standında ise Arif Huseyinov, Ebülfez Ferecoğlu, Xaqan Bayramov ve Mehmet Şirzad’a ait eserleri ziyaretçilerin beğenisine sunulacaktır. Ahmad Tak, Kaveh Kavosi, Leyla Alikhani, Maryam Moghadam, Nazar Moosavi Niya Farda Art Gallery standında Iran çağdaş sanatı sanatseverlerle buluşturacaktır. Ludmila Levitas, Svetlana Gruzdova, Igor Papakin ve Julia Agenosova Salon Ashley Art Rusya standında sanatseverlerle buluşacak. Gittikçe ivme kazanan ARTANKARA’da 15-18 Mart 2018 tarihlerinde katılımcılar arasında Piramid Sanat ile Bedri Baykam, İMOGA müzesi ile Süleyman Saim Tekcan, Mustafa Ayaz Müzesi ile Mustafa Ayaz, Galeri Selvin ile Zerrin Tekindor, Abay Galeri ile İbrahim Balaban, Akademililer Sanat Merkezi ile Resul Aytemür, Sevil Dolmacı Art Consultancy ile Ergin İnan, Bahariye Sanat Galerisi ile Ümit Gezgin, İmoga Art Space ile Artsrun Apresyan, Galeri Binyıl ile Seyit Mehmet Buçukoğlu ve Constantinos Valaes, DorukArtProject ile Elif Aydemir ve bir çok daha sürpriz galeri ve sanatçı sanatseverler ile buluşturulacaktır. Fuarda Türkiye’nin en önemli geçmişten bugüne ve yeni nesil sanatçılar arasında Mustafa Yüce, Kadir Akyol, Burhan Alkar, Malik Bulut, Yalçın Gökçebağ, Derviş Ergün, Ali Atmaca, Bedia Dipşo, Ayten Akbayram, Anar Eyni, Arzu Karcı, Azamat Kuliyev, Ekrem Kadak, Kadir Ablak, Chad Holliday, Jason Chakravarty, Adil Ocak, Mehmet Babat, Ali Candaş, Sait Rüstem, Mahmut Karatoprak, Yücel Kale, Ahmet Yeşil, Nurettin Akkaya, Hüseyin Feyzullah, Figen Demirel, Yiğit Yazıcı, Bülent Kılıç, Mert Ege Köse, Pınar Derin Gençer, İmren Erşen, Onur Can Özdemir, Eti Behar, Erdal Ardıç, Işıl Özışık, İsmail Hüseyinov, Hale Karaçelik, Hikmet Çetinkaya, Mehmet Emin Erdoğdu, Ayhan Türker, Hakan Esmer, Raşit Altun, Zerrin Pehlivan, Baran Kamiloğlu, Bülent Yavuz Yılmaz, Emre Lüle, Ekrem Yalçındağ vb. eserleri görülebilecektir.
1912 yılında kurulan hem mühendislik hem de sanat üzerinde Çin Halk Cumhuriyetinin önde gelen TIANJIN POLYTECHNIC üniversitesi sanatseverlere Çin çağdaş sanatı ile tanışma fırsatı sunacaktır. Shijiazhuang Orient Copper Relievo ART GALLERY ve TIANJIN POLYTECHNIC University stantlarında Song Ying, Xu Jun, Ji Nuo, Zhang Zengru, Zhang Tonghai ve Cao Weibo çalışmaları sergilenecektir. Solo Show kapsamında Tomur Atagök, Bubi, Devrim Erbil, Zarko Jakimovski, Marat Bekeyev, Ertuğrul Ateş’in aralarında yer aldığı sanatçıların özel sergileri görülebilecek. Bubi ve Bedri Baykam ise fuara imza günleri kapsamında sanatseverlerle buluşacaklar. Fuar içerisinde sosyal sorumluluk projesi olarak Türkiye’de ilk defa Misplace Child(Yanlış Yerleştirilmiş Çocuk) adlı sergi yer alacak. Uzun yıllardır Londra’da yaşayan eski Gırgır mizah dergisi çizerlerinden sanatçı Ufuk Uyanık’a ait sergi, 2 Eylül 2015 tarihinde Bodrum’da kıyıda cansız bedeni bulunan Alan Kurdi adlı 3 yaşındaki Suriyeli çocuğun yaşayamadığı hayatı anlatılıyor. Sergi Londra’da ve Cambridge’de birçok yerde sergilendi ve mülteci çocuklar için para yardımı toplandı. Ayrıca fuarda Lösev ve Portakal Çiçeği Uluslararası Plastik Sanatlar Kolonisi sosyal sorumluluk projeleri yer alacaktır. Portakal Çiçeği Uluslararası Plastik Sanatlar Kolonisi özel ihtiyaçları olan çocuklarla, sanatçıları buluşturacak. Çocuklar ve sanatçılar beraber resim yapacaklar. 4 gün boyunca fuar kapsamında Türk çağdaş sanatının önemli isimlerinin katılacağı söyleşi, konferans ve çalıştay sanatseverler tarafından takip edilebilecek.
Müzik performanslarının da yer alacağı fuarda IWS Dünya Başkanı Atanur Doğan ve Hikmet Çetinkaya canlı performansları ve sanatla modayı buluşturan Soie Design Aşk-ı hayal Gelincik ve Derya Yıldız eserlerinden esinlenen iki ayrı defile yer alacaktır. Ankara Üniversitesi öğrencileri tarafından atık malzemeler kullanarak hazırladıkları elbiseler ve aksesuarlar, 'Geri Dönüşüm' defilesi ve Geri Dönüşüm Orkestrası ile ANKARA ÜNİVERSİTESİ standında yer alacaktır. Bu sene özel projeler kapsamında Odunpazarı Belediyesi Sanat Galerisi, Cam Ocağı Vakfı ve Cam Dostları Grubu tarafından hazırlanan çağdaş sanatın camla buluşmasını canlandıran sergi yer alacaktır. Ünlü Iranlı gazeteci ve fotoğrafçı Maryam Mazrooei tarafından 2016 yılında Musul’un IŞID’dan kurtarma operasyonundan hemen öncesinde çektiği fotoğrafları “Mülteci çocuk ve kadınlar gözler ile konuşur. Ortak Dil” konulu sergi de fuarda yer alacaktır. Füsün Kavalcı tarafından kurgulanıp hazırlanan bir duyarlık ve farkındalık projesi olan “Ah, Ankara” sergisi Ankara ile ilgili canımızın yandığı olmuş, olacak ya da olmasın dediğimiz bir şeydir. Alarm-Art tarafından bunca kırmızı ışığın altında bekleyen genç kuşağa kendini ifade etmenin kanallarını arayan sanatçılara, tüm ışıkları, olanakları el verdiği ölçüde yeşile çevirmek, üretimde belli bir hızı ve niteliği, insan ilişkilerinde belli bir düzeyi tutturmayı vaat etmiş dostlara kırmızı ışıkları söndürmek, sanat yaşamlarında bir yeşil dalga yaratmak için yapacakları her şeyin ana gövdesi olarak “YEŞİL DALGA” projesi sunulacaktır.
Bu sene fuarın paralel etkinlikleri kapsamında 15-18 Mart tarihler arasında tüm fuar ziyaretçileri Mustafa Ayaz Müzesi, Erimtan Müzesi, Gökyay Vakfı Satranç Müzesi, TC Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Pembe Köşk İsmet İnönü Müze evi, Müze Evliyagil ve Rahmi M.Koç Müzesini ziyaret edebilecekler. Müze ziyaretleri için fuar alanından otobüsler kalkacak ve fuar giriş biletleriyle ücretsiz giriş yapılacaktır. ARTANKARA çağdaş sanatının en seçkin örnekleri ve diğer etkinlikleriyle dört gün boyunca Ankaralılar’ın “buluşma noktası” olacak. GALERİLER: AB GALLERY KOREA, AKADEMİLİLER SANAT MERKEZİ, ALARM-ART, AMEDUS ART, ANAR EYNİ SANAT TASARIM, ANTİGONE SANAT EVİ, ARAZ GALLERY, ARDA SANAT GALERİSİ, ARMONİ SANAT GALERİSİ, ASPECT ART GALLERY, AYSEL GÖZÜBÜYÜK SANAT EVİ, BAHARİYE SANAT GALERİSİ, BODRUM ZEYNEP SANAT GALERİSİ, CAM DOSTLARI GRUBU, CAM OCAĞI VAKFI, DOKU SANAT GALERİSİ, DORUK ART PROJECT, FARDA ART GALLERY, FIRÇA SANAT GALERİSİ, FÜSUN KAVALCI ATÖLYESİ, GALERIE 5CONTINENTS, GALERİ ABAY, GALERİ ARTEO, GALERİ BİNYIL, GALERİ PASAJ, GALERİ SELVİN, GALERİ SOYUT, GALERİDA, GALERİM SANAT GALERİSİ, GALLERY M, GAMA GALLERY, GRUP SANAT GALERİSİ, İMOGA ART SPACE, KRİŞNA SANAT MERKEZİ, LODOS SANAT GALERİSİ, MARJİNART GALLERY, MEDYA SANAT GALERİSİ, MTSO SANAT GALERİSİ, NEOARTGALLERY İTALYA, NİŞART GALLERY, COLLECTIVE ART NOVO ACADEMY, NUROL SANAT BODRUM, NUROL SANAT GALERİSİ ANKARA, ODUNPAZARI BELEDİYESİ SANAT GALERİSİ, PİNELO ART GALLERY, PLATFORM A, SALON ASHLEY ART, SANKO SANAT GALERİSİ, SEPA SANAT GALERİSİ, SEVİL DOLMACI ART CONSUNTALCY, SHIJIAZHUANG ORIENT COPPER ART GALLERY, TRANSPARAN SANAT GALERİSİ, TURAÇ SANAT GALERİSİ, TÜRE SANAT GALERİSİ, PORTART SANAT GALERİSİ, PORTAKAL ÇİÇEĞİ ULUSLARARASI PLASTİK SANATLAR KOLONİSİ, GALLERY M KIRGIZİSTAN, PİRAMİD SANAT. MÜZELER: ENDER GÜZEY MÜZESİ ARThill BODRUM, ERİMTAN MÜZESİ, İMOGA MÜZESİ, KAYIHAN KESKİNOK MÜZESİ, MUSTAFA AYAZ MÜZESİ, MÜZE EVLİYAGİL, GÖKYAY VAKVI SATRANÇ MÜZESİ. SANATÇI İSNİSİYATİFLER: İSTANBUL PERFORMANCE ART, MARKAJ SANAT İNİSİYATİFİ. ÜNİVERSİTELER: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ, BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR, TASARIM VE MİMARLIK FAKÜLTESİ, GAZİ ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ, GAZİ ÜNİVERSİTESİ SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ, YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ, TIANJIN POLYTECHNIC UNIVERSITY INSTITUTE OF ART&FASHION. DERNEKLER: AFSAD ANAKRA FOTOĞRAF SANATÇILARI DERNEĞİ, AGSAD ANADOLU GÖRSEL SANATLAR DERNEĞİ, BRHD BİRLEŞMİŞ RESSAMLAR VE HEYKELTRAŞLAR DERNEĞİ, ENFOD ENGELSİZ FOTOĞRAF DERNEĞİ, FSK FOTOĞRAF SANATI KURUMUDERNEĞİ, GESAM TÜRKİYE GÜZEL SANAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ, SAKÜDER ULUSLARARASI SANAT VE SANATKARLAR TOPLULUĞU DERNEĞİ, SANAT KURUMU, TÜSGAD TÜM SANAT GALERİLERİ DERNEĞİ, LÖSEV. SOLO SHOW: BUBİ, DEVRİM ERBİL, ERTUĞRUL ATEŞ, MARAT BEKEYEV, TOMUR ATAGÖK, ZARKO JAKİMOVSKİ, EKREM KADAK, FİKRET OTYAM, TURAN EROL, GENCAY KASAPÇI. PROJELER: “AH ANKARA”- FÜSUN KAVALCI, ALARM-ART – “YEŞİL DALGA”, “MÜLTECİ ÇOCUK VE KADINLAR GÖZLER İLE KONUŞUR. ORTAK DİL” - MARYAM MAZROOEI, “MISPLACE CHILD(YAŞANILAMAMIŞ YAŞAM)” – UFUK UYANIK, “KARANLIK ODA” – EKREM KADAK.
Bu yıl Türk katılımcıların yanı sıra Güney Kore, İtalya, İngiltere, Avusturya, Fransa, İran, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, Ukrayna, Kırgızistan, Bulgaristan, Macaristan, Rusya, Makedonya, Kazakistan, Irak, İran, İzlanda, Meksika, Norveç, Çin, Ermenistan, Yugoslavya, Estonya, Özbekistan, Kanada, Almanya ve Gürcistan’dan galeriler, sanatçılar ve koleksiyonerler de Ankara’da olacak. NeoArtgallery İtalya standında Davide Frisoni, Mauro Filigheddu, Roberta Coni ve Hale Karaçelik’in eserleri sergilenecektir. Güney Kore’nin önemli isimleri Yong-Moon Kim, Sang-Chul Won, Jung-Dae Kim, Min Kyo Kim, Sun Hwa Lee, Ece Yıldırım ve Yong Sil Lee AB Gallery Korea standında olacaklar. Kanada’dan katılan Galeri 5 Continents standında Annie Gauthier, Ahad Moslemi ve Pelin Yazar yer alacak.
Bakü merkezli Araz Gallery standında ise Arif Huseyinov, Ebülfez Ferecoğlu, Xaqan Bayramov ve Mehmet Şirzad’a ait eserleri ziyaretçilerin beğenisine sunulacaktır. Ahmad Tak, Kaveh Kavosi, Leyla Alikhani, Maryam Moghadam, Nazar Moosavi Niya Farda Art Gallery standında Iran çağdaş sanatı sanatseverlerle buluşturacaktır. Ludmila Levitas, Svetlana Gruzdova, Igor Papakin ve Julia Agenosova Salon Ashley Art Rusya standında sanatseverlerle buluşacak. Gittikçe ivme kazanan ARTANKARA’da 15-18 Mart 2018 tarihlerinde katılımcılar arasında Piramid Sanat ile Bedri Baykam, İMOGA müzesi ile Süleyman Saim Tekcan, Mustafa Ayaz Müzesi ile Mustafa Ayaz, Galeri Selvin ile Zerrin Tekindor, Abay Galeri ile İbrahim Balaban, Akademililer Sanat Merkezi ile Resul Aytemür, Sevil Dolmacı Art Consultancy ile Ergin İnan, Bahariye Sanat Galerisi ile Ümit Gezgin, İmoga Art Space ile Artsrun Apresyan, Galeri Binyıl ile Seyit Mehmet Buçukoğlu ve Constantinos Valaes, DorukArtProject ile Elif Aydemir ve bir çok daha sürpriz galeri ve sanatçı sanatseverler ile buluşturulacaktır. Fuarda Türkiye’nin en önemli geçmişten bugüne ve yeni nesil sanatçılar arasında Mustafa Yüce, Kadir Akyol, Burhan Alkar, Malik Bulut, Yalçın Gökçebağ, Derviş Ergün, Ali Atmaca, Bedia Dipşo, Ayten Akbayram, Anar Eyni, Arzu Karcı, Azamat Kuliyev, Ekrem Kadak, Kadir Ablak, Chad Holliday, Jason Chakravarty, Adil Ocak, Mehmet Babat, Ali Candaş, Sait Rüstem, Mahmut Karatoprak, Yücel Kale, Ahmet Yeşil, Nurettin Akkaya, Hüseyin Feyzullah, Figen Demirel, Yiğit Yazıcı, Bülent Kılıç, Mert Ege Köse, Pınar Derin Gençer, İmren Erşen, Onur Can Özdemir, Eti Behar, Erdal Ardıç, Işıl Özışık, İsmail Hüseyinov, Hale Karaçelik, Hikmet Çetinkaya, Mehmet Emin Erdoğdu, Ayhan Türker, Hakan Esmer, Raşit Altun, Zerrin Pehlivan, Baran Kamiloğlu, Bülent Yavuz Yılmaz, Emre Lüle, Ekrem Yalçındağ vb. eserleri görülebilecektir.
1912 yılında kurulan hem mühendislik hem de sanat üzerinde Çin Halk Cumhuriyetinin önde gelen TIANJIN POLYTECHNIC üniversitesi sanatseverlere Çin çağdaş sanatı ile tanışma fırsatı sunacaktır. Shijiazhuang Orient Copper Relievo ART GALLERY ve TIANJIN POLYTECHNIC University stantlarında Song Ying, Xu Jun, Ji Nuo, Zhang Zengru, Zhang Tonghai ve Cao Weibo çalışmaları sergilenecektir. Solo Show kapsamında Tomur Atagök, Bubi, Devrim Erbil, Zarko Jakimovski, Marat Bekeyev, Ertuğrul Ateş’in aralarında yer aldığı sanatçıların özel sergileri görülebilecek. Bubi ve Bedri Baykam ise fuara imza günleri kapsamında sanatseverlerle buluşacaklar. Fuar içerisinde sosyal sorumluluk projesi olarak Türkiye’de ilk defa Misplace Child(Yanlış Yerleştirilmiş Çocuk) adlı sergi yer alacak. Uzun yıllardır Londra’da yaşayan eski Gırgır mizah dergisi çizerlerinden sanatçı Ufuk Uyanık’a ait sergi, 2 Eylül 2015 tarihinde Bodrum’da kıyıda cansız bedeni bulunan Alan Kurdi adlı 3 yaşındaki Suriyeli çocuğun yaşayamadığı hayatı anlatılıyor. Sergi Londra’da ve Cambridge’de birçok yerde sergilendi ve mülteci çocuklar için para yardımı toplandı. Ayrıca fuarda Lösev ve Portakal Çiçeği Uluslararası Plastik Sanatlar Kolonisi sosyal sorumluluk projeleri yer alacaktır. Portakal Çiçeği Uluslararası Plastik Sanatlar Kolonisi özel ihtiyaçları olan çocuklarla, sanatçıları buluşturacak. Çocuklar ve sanatçılar beraber resim yapacaklar. 4 gün boyunca fuar kapsamında Türk çağdaş sanatının önemli isimlerinin katılacağı söyleşi, konferans ve çalıştay sanatseverler tarafından takip edilebilecek.
Müzik performanslarının da yer alacağı fuarda IWS Dünya Başkanı Atanur Doğan ve Hikmet Çetinkaya canlı performansları ve sanatla modayı buluşturan Soie Design Aşk-ı hayal Gelincik ve Derya Yıldız eserlerinden esinlenen iki ayrı defile yer alacaktır. Ankara Üniversitesi öğrencileri tarafından atık malzemeler kullanarak hazırladıkları elbiseler ve aksesuarlar, 'Geri Dönüşüm' defilesi ve Geri Dönüşüm Orkestrası ile ANKARA ÜNİVERSİTESİ standında yer alacaktır. Bu sene özel projeler kapsamında Odunpazarı Belediyesi Sanat Galerisi, Cam Ocağı Vakfı ve Cam Dostları Grubu tarafından hazırlanan çağdaş sanatın camla buluşmasını canlandıran sergi yer alacaktır. Ünlü Iranlı gazeteci ve fotoğrafçı Maryam Mazrooei tarafından 2016 yılında Musul’un IŞID’dan kurtarma operasyonundan hemen öncesinde çektiği fotoğrafları “Mülteci çocuk ve kadınlar gözler ile konuşur. Ortak Dil” konulu sergi de fuarda yer alacaktır. Füsün Kavalcı tarafından kurgulanıp hazırlanan bir duyarlık ve farkındalık projesi olan “Ah, Ankara” sergisi Ankara ile ilgili canımızın yandığı olmuş, olacak ya da olmasın dediğimiz bir şeydir. Alarm-Art tarafından bunca kırmızı ışığın altında bekleyen genç kuşağa kendini ifade etmenin kanallarını arayan sanatçılara, tüm ışıkları, olanakları el verdiği ölçüde yeşile çevirmek, üretimde belli bir hızı ve niteliği, insan ilişkilerinde belli bir düzeyi tutturmayı vaat etmiş dostlara kırmızı ışıkları söndürmek, sanat yaşamlarında bir yeşil dalga yaratmak için yapacakları her şeyin ana gövdesi olarak “YEŞİL DALGA” projesi sunulacaktır.
Bu sene fuarın paralel etkinlikleri kapsamında 15-18 Mart tarihler arasında tüm fuar ziyaretçileri Mustafa Ayaz Müzesi, Erimtan Müzesi, Gökyay Vakfı Satranç Müzesi, TC Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Pembe Köşk İsmet İnönü Müze evi, Müze Evliyagil ve Rahmi M.Koç Müzesini ziyaret edebilecekler. Müze ziyaretleri için fuar alanından otobüsler kalkacak ve fuar giriş biletleriyle ücretsiz giriş yapılacaktır. ARTANKARA çağdaş sanatının en seçkin örnekleri ve diğer etkinlikleriyle dört gün boyunca Ankaralılar’ın “buluşma noktası” olacak. GALERİLER: AB GALLERY KOREA, AKADEMİLİLER SANAT MERKEZİ, ALARM-ART, AMEDUS ART, ANAR EYNİ SANAT TASARIM, ANTİGONE SANAT EVİ, ARAZ GALLERY, ARDA SANAT GALERİSİ, ARMONİ SANAT GALERİSİ, ASPECT ART GALLERY, AYSEL GÖZÜBÜYÜK SANAT EVİ, BAHARİYE SANAT GALERİSİ, BODRUM ZEYNEP SANAT GALERİSİ, CAM DOSTLARI GRUBU, CAM OCAĞI VAKFI, DOKU SANAT GALERİSİ, DORUK ART PROJECT, FARDA ART GALLERY, FIRÇA SANAT GALERİSİ, FÜSUN KAVALCI ATÖLYESİ, GALERIE 5CONTINENTS, GALERİ ABAY, GALERİ ARTEO, GALERİ BİNYIL, GALERİ PASAJ, GALERİ SELVİN, GALERİ SOYUT, GALERİDA, GALERİM SANAT GALERİSİ, GALLERY M, GAMA GALLERY, GRUP SANAT GALERİSİ, İMOGA ART SPACE, KRİŞNA SANAT MERKEZİ, LODOS SANAT GALERİSİ, MARJİNART GALLERY, MEDYA SANAT GALERİSİ, MTSO SANAT GALERİSİ, NEOARTGALLERY İTALYA, NİŞART GALLERY, COLLECTIVE ART NOVO ACADEMY, NUROL SANAT BODRUM, NUROL SANAT GALERİSİ ANKARA, ODUNPAZARI BELEDİYESİ SANAT GALERİSİ, PİNELO ART GALLERY, PLATFORM A, SALON ASHLEY ART, SANKO SANAT GALERİSİ, SEPA SANAT GALERİSİ, SEVİL DOLMACI ART CONSUNTALCY, SHIJIAZHUANG ORIENT COPPER ART GALLERY, TRANSPARAN SANAT GALERİSİ, TURAÇ SANAT GALERİSİ, TÜRE SANAT GALERİSİ, PORTART SANAT GALERİSİ, PORTAKAL ÇİÇEĞİ ULUSLARARASI PLASTİK SANATLAR KOLONİSİ, GALLERY M KIRGIZİSTAN, PİRAMİD SANAT. MÜZELER: ENDER GÜZEY MÜZESİ ARThill BODRUM, ERİMTAN MÜZESİ, İMOGA MÜZESİ, KAYIHAN KESKİNOK MÜZESİ, MUSTAFA AYAZ MÜZESİ, MÜZE EVLİYAGİL, GÖKYAY VAKVI SATRANÇ MÜZESİ. SANATÇI İSNİSİYATİFLER: İSTANBUL PERFORMANCE ART, MARKAJ SANAT İNİSİYATİFİ. ÜNİVERSİTELER: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ, BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR, TASARIM VE MİMARLIK FAKÜLTESİ, GAZİ ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ, GAZİ ÜNİVERSİTESİ SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ, YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ, TIANJIN POLYTECHNIC UNIVERSITY INSTITUTE OF ART&FASHION. DERNEKLER: AFSAD ANAKRA FOTOĞRAF SANATÇILARI DERNEĞİ, AGSAD ANADOLU GÖRSEL SANATLAR DERNEĞİ, BRHD BİRLEŞMİŞ RESSAMLAR VE HEYKELTRAŞLAR DERNEĞİ, ENFOD ENGELSİZ FOTOĞRAF DERNEĞİ, FSK FOTOĞRAF SANATI KURUMUDERNEĞİ, GESAM TÜRKİYE GÜZEL SANAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ, SAKÜDER ULUSLARARASI SANAT VE SANATKARLAR TOPLULUĞU DERNEĞİ, SANAT KURUMU, TÜSGAD TÜM SANAT GALERİLERİ DERNEĞİ, LÖSEV. SOLO SHOW: BUBİ, DEVRİM ERBİL, ERTUĞRUL ATEŞ, MARAT BEKEYEV, TOMUR ATAGÖK, ZARKO JAKİMOVSKİ, EKREM KADAK, FİKRET OTYAM, TURAN EROL, GENCAY KASAPÇI. PROJELER: “AH ANKARA”- FÜSUN KAVALCI, ALARM-ART – “YEŞİL DALGA”, “MÜLTECİ ÇOCUK VE KADINLAR GÖZLER İLE KONUŞUR. ORTAK DİL” - MARYAM MAZROOEI, “MISPLACE CHILD(YAŞANILAMAMIŞ YAŞAM)” – UFUK UYANIK, “KARANLIK ODA” – EKREM KADAK.
“Feyhaman Duran. İki Dünya Arasında”
Tarih:11
ocak -17 Agustos 2017
Yer :SÜ Sakıp Sabancı Müzesi (SSM),
SÜ
Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), 15. yılında 1914 Kuşağı’nın önde gelen
temsilcilerinden Feyhaman Duran’ı, “Feyhaman Duran. İki Dünya Arasında” isimli
sergiyle ağırlıyor.
Türk
sanat tarihinde portreciliğin öncüsü olan sanatçının 1000’i aşkın eseri ve
kişisel eşyaları, Sabancı Holding’in katkıları ve İstanbul Üniversitesi
işbirliğiyle Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde sanatseverlerle
buluşuyor.... Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) kuruluşunun 15. yılında; Sabancı
Holding’in katkıları ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle 1914 Kuşağı’nın önde
gelen temsilcilerinden Feyhaman Duran’ın (1886-1970) hayatı ve eserlerinin yer
alacağı “Feyhaman Duran. İki Dünya Arasında” isimli sergisini 12 Ocak’ta
sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor.
Feyhaman
Duran'ın dünyasını aydınlatacak, sanatçıya ait en geniş seçkinin sunulacağı
sergide; sanatçının Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçiş döneminde hem
geleneği hem de Batı sanatını içselleştirerek ortaya koyduğu 1000’i aşkın eseri
ve ressam eşi Güzin Duran’la beraber hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği
Beyazıt’taki evinden bazı bölümler; onun gündelik hayatını ve çalışma ortamını
anlatan özel düzenlemeler eşliğinde sergileniyor. Resim malzemeleri, mobilya ve
hat koleksiyonundan örneklerin bir araya getirildiği bu düzenlemeler, Türkiye sanat
tarihinde öncü bir konuma sahip olan ressama ve dönemine ayrıntılı bir bakışı
mümkün kılıyor. Feyhaman Duran’ın “özel koleksiyonu” olarak da
adlandırılabilecek tablolarından yapılan seçkide sanatçının en çok tanındığı
portre alanındaki çalışmalarının yanı sıra peyzaj, natürmort ve poşadları da
yer alıyor. Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı
basın toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “15. yılımıza kendi
değerlerimize sahip çıkarak, bu topraklardan yetişen bir sanatçıyla başlamak
istedik. Ayrıca, bu sergiyi iki akademik kurumu bir araya getirmesi açısından
da çok önemsiyoruz. Feyhaman Duran, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemini
yaşamış bir sanatçı. Dolayısıyla, bu sergiyi sadece Feyhaman Duran’ın
eserlerini ve yaşamını değil, ülkemizi, geçmişimizi de yakından tanıma, anlama
fırsatı olarak görmemiz gerekiyor. Bildiğiniz gibi, Sakıp Sabancı Müzesi, en
genç üniversitelerden birine, Sabancı Üniversitesi’ne ait bir üniversite
müzesi. Bu serginin hayata geçmesi ise, ülkemizin en köklü üniversitesi
İstanbul Üniversitesi sayesinde mümkün oldu. Dolayısıyla, bu kadar köklü bir
kurum, kendisine kıyasla oldukça genç bir kurumun tecrübesine güvendi ve bu iki
akademik kurum arasında örnek bir işbirliği gerçekleşti. İstanbul Üniversitesi
sanatçının hem eserlerini hem de kişisel eşyalarını büyük bir cömertlikle
bizlerle paylaştı. İki üniversitenin sanat konusundaki bu yakın ve yapıcı
çalışmasının diğer kurumlara da ilham vermesini temenni ediyorum. Ülke olarak,
zor günlerden geçiyoruz. Bu zorlukları aşmanın en iyi yolunun, her zamankinden
daha çok çalışmak ve üretmek olduğuna inanıyoruz. Sanat da böyle günlerde daha
da anlam kazanıyor. Çünkü, sanat birleştiriyor, iyileştiriyor, güzelleştiriyor;
geçmişimizi ve bugünümüzü anlamanın yeni yollarını gösteriyor”. Sergiyle ilgili
bilgi veren SSM Müze Müdürü Dr. Nazan Ölçer, “SÜ Sakıp Sabancı Müzesi’nde
kapsamlı bir Feyhaman Duran sergisi yapmaktan, müzemizin kuruluşunun 15. yılına
bu dev sergiyle adım atmış olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Geçtiğimiz sene
doğumunun 130. yılı olan Feyhaman Duran'ın eserlerini şimdiye kadar hiç olmamış
bir sayı ve içerik zenginliğinde sunabilmemizi, en başta İstanbul
Üniversitesi‘yle yaptığımız işbirliğine borçluyuz. Sanatçının sağlığında
verdiği kararla intifa hakkı eşinde kalmak koşuluyla, evini içindeki tüm eşya
ve diğer varlıklarla beraber korunması amacıyla İstanbul Üniversitesi’ne
bağışlaması ve bir süre sonra eşinin de vefatı, Üniversite’yi sadece ev,
eşyalar ve resimlerin değil, uzun bir ömrün geride bıraktığı akla gelecek tüm
izleri de barındıran bir dünyanın sahibi yaptı. Bugün sergilemekte olduğumuz
koleksiyon bu nedenlerle farklı bir değer taşıyarak, bizleri sanatçının, çok
özel dünyasına götürüyor.
Koleksiyon içinde bulunan ve belki de sanatçının
eşi dışında kimseyle paylaşmadığı yüzlerce poşad ise bize onun çalışma
sistemini anlatacak değerli bir rehber olarak ilk kez sergileniyor. Sergimizin
hazırlık sürecinde 1886 yılında aydın bir Osmanlı ailesi içinde doğan Feyhaman
Duran’ın yaşam öyküsünü adım adım, İstanbul’un geleneksel atmosferinden dönemin
“alafranga” dünyasına, Beyoğlu’na kadar izledik. Sanatçının doğduğu, yetiştiği
yılların İstanbul’unu yurtdışı kaynaklarda elde ettiğimiz belgesel filmlerle
yansıtmaya çalıştık. Onun yeteneğinin akademik bir süreçte değerlendirildiği
asıl yer olan Paris’teki eğitim kurumlarını, École des beaux-arts ve Académie
Julian'ı; oradaki muhtemel yaşamını, gönderildiği bu farklı âlemi anlamak için
de 1910'ların Paris'ini sokak sokak, mahalle mahalle gösteren görüntüleri yine
yurtdışındaki farklı kurumlardan, arşiv ve film müzelerinden elde ettik.
İstanbul'un en eski ve özgün semtlerinden Beyazıt’ta bulunan ve onlara
sanatçının eşi Güzin Duran'ın dedesi ünlü hattat Yahya Hilmi Efendi'den kalan
mütevazı ahşap evde Feyhaman ve Güzin Duran'ın uzun yıllar yaşadıkları, küçük
bahçesine inşa ettikleri atölyede beraberce çalıştıkları yuvalarını müzemiz
salonuna taşıyarak, ziyaretçilerimizin onların özel dünyasını tanımasını arzu
ettik. Sanatçının eserlerini bağışladığı İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Mahmut Ak ise düşüncelerini şöyle paylaştı: “Feyhaman Duran. İki Dünya
Arasında sergisi, hem ülkemiz hem de dünya için bir kültür mirası olan İstanbul
Üniversitesi Feyhaman Duran Kültür ve Sanat Evi Koleksiyonu’nu temel alarak
hazırlanmış değerli bir proje. İstanbul Üniversitesi olarak büyük emeklerle
oluşturulan ve üniversitemizin koruduğu bütün koleksiyonları dünya kültür
mirasına kazandırmayı hedefliyoruz. İstanbul Üniversitesi Feyhaman Duran
Koleksiyonu da bu anlayışın önemli bir sonucudur. İstanbul Üniversitesi’nin
sanata, sanatçıya, kültürel mirasa ve işbirliğine verdiği değeri ortaya koyan
bu sergi Türk resim tarihine ilgi duyanlar ile araştırmacılar için önemli bir
kaynak teşkil edecek.
”
Feyhaman Duran’ın hayatı ve eserleri üzerinden bir döneme ışık tutma amacı
doğrultusunda belgesel gösterimleri, konferanslar ve çocuklara yönelik
atölyeler gibi yan programlarla desteklenecek sergide belge niteliğinde
fotoğraflar da yer alıyor. Duran’ın sanatının farklı dönemlerini irdeleyen
makalelerin yanı sıra sanatçının Paris’e gitmesine vesile olan Hıdiv Ailesi’nin
Osmanlı’nın son döneminde kültür sanat dünyasındaki rolünün irdelendiği bir
araştırmanın yer alacağı sergi kataloğu da, sanatçıya dair temel kaynaklardan
biri olarak sergiye eşlik ediyor. Feyhaman Duran’ın sanatı, Osmanlı
İmparatorluğu’nun son yıllarından Cumhuriyet’e geçiş aşamasını aktaran
niteliğiyle söz konusu dönemin tüm çatışma ve gelişmelerini de gözler önüne
seriyor.
Sergi, çöküş yıllarını yaşayan bir imparatorluktan,
sanat dünyasının beşiği Paris’e giden, yurda dönüşünde ise kendini keskin bir
dönüşümün ortasında bulan Duran’ın bu yolculuklarının, sanatını nasıl
şekillendirdiğini yansıtıyor ve böylece Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e
geçişin yaşandığı döneme de resim tarihi üzerinden ışık tutmayı amaçlıyor. Tüm
yaşamı boyunca Doğu ile Batı’yı aynı anda deneyimlemesinin etkilerini sanat
pratiğine yansıtan Feyhaman Duran, Cumhuriyet Türkiyesi’nde portrelere duyulan
ihtiyaçtan dolayı en çok bu alandaki işleriyle anılıyor olsa da natürmort,
peyzaj gibi farklı türlerde de aynı üretkenlikte pek çok eseri bulunuyor.
Bu
anlamda Duran’ın portrelerinin yanı sıra, Paris’teki eğitimi sırasında ilk kez
canlı modelden çalıştığı nü eserleri, farklı bölge ve mekânları tasvir ettiği
peyzajları ve hat levhalarının obje olarak yer aldığı natürmortları da
sanatçının farklı türlerdeki çalışmalarının günışığına çıkartılması hedefiyle
sergideki yerini alıyor. Türk sanat tarihinin öncü ismini 12 Ocak’ta
sanatseverlerle bir araya getirecek olan “Feyhaman Duran. İki Dünya Arasında”
başlıklı sergi 30 Temmuz’a kadar SSM’de sanatseverleri bekliyor.
‘MEMORIA’ Özlem Kalkan Erenus
Yer: Mine Sanat Galerisi, Bodrum Yalıkavak Palmarina
Tarih:23 Şubat 2016Özlem Kalkan Erenus MEMORIA adını verdiği 18. kişisel sergisinde, bireysel ve toplumsal boyutlarıyla insanı ele alıyor. Yüzler, kalabalıklar ve giderek sokaklar; sanatçının belleğinde bıraktıkları izlerle, ‘an’a ve anılara yönelik işaretlere dönüşüyor.Bellek, imgeleri biriktirme özelliğine sahiptir. Fransız sinema kuramcısı Christian Metz, “gerçeklik hikâyeler anlatmaz, ancak bellek bütünüyle hayal gücüne dayanır” der. Doğrusal bir zaman kurgusu gereksinmeyen bellek; oluşturduğu imgeler dünyasında, ileri ve geri, sürekli bir hareket içindedir. Yaşadıklarının içinden seçip ayırdığı ve çoğu zaman yeniden anlamlandırdığı gerçeklik fragmanları biriktirir.Erenus’un fragmanlaştırarak çoğalttığı ve poliptik düzenlemelerde bir araya getirdiği kendine özgü figür tanımları, hikâyeci bir yaklaşım sunmaz. Söz konusu figüratif fragmanlar, bunun yerine, tümel bir anlatımla ilişkilendirilebilir.Erenus, MEMORIA sergisi için 2004-2016 tarihleri arasında üretilmiş yaklaşık 50 parça tuvalini düzenliyor. Sanatçı, belleğinden süzülerek gelen tikel görüntüler olarak değerlendirdiği tuvallerini, izleyici ile buluşturduğu her yeni mekan ve her yeni sergileme sürecinde, inşacı bir zihinsellik kapsamında yeniden yorumlayarak düzenliyor ve zamandizinsel olmayan bir tür süreklilik algısı ortaya koymayı amaçlıyor.Özlem Kalkan Erenus, çimento, kum, derz ve benzeri alternatif malzemeleri tuval yüzeyine uygulayarak, yeni bir yüzey tanımlamasıyla birlikte farklı dokusal değerlere yönelir. Malzemenin taşa yaklaşma çabası ile birlikte Erenus’un, tuval yüzeyine aktarılmış bir plastik yapıyı araştırdığı gözlemlenir.“MEMORIA” sergi açılışı 23 Şubat 2016, saat 17:00’de, Mine Sanat Galerisi, Bodrum Yalıkavak Palmarina şubesinde gerçekleşecektir.
.
Dünyanın Gizemi - Giorgio de Chirico
Yer: Pera Müzesi
Tarih:24 Şubat - 01
Mayıs 2016
Pera Müzesi,
metafizik resim akımının öncüsü, 20. yüzyılın en sıra dışı sanatçılarından
birini, Giorgio de Chirico’yu ilk kez Türk sanatseverlerle buluşturuyor.
Roma, Giorgio ve
Isa de Chirico Vakfı işbirliğiyle düzenlenen sergi, sanatçının yaklaşık 70
resim, 2 litografi serisi ve 10 heykeliyle kapsamlı bir içerik sunuyor.
1906-1909 yılları arasında Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenim gördüğü
dönemde, Nietzsche, Schopenhauer ve Otto Weininger gibi düşünürlerin
metinlerinden, Arnold Böcklin ve Max Klinger’in sanatından etkilenen de Chirico
“metafizik” üzerine yazıları ve yapıtlarıyla yüzyılın öne çıkan gruplarından
gerçeküstücülerin de esin kaynağı oldu. Sanatçının 1909 tarihli en erken
eserlerinden birini de içeren sergi, özellikle 1920’lerden 1970’lerin
ortalarında son dönem yapıtlarına uzanan geniş bir seçkiden oluşuyor. İtalyan
bir anne ve babanın oğlu olarak Yunanistan’da dünyaya gelen de Chirico
(1888-1978), babası Evaristo de Chirico’nun doğduğu kent olan İstanbul’u
eserleri aracılığıyla ziyaret edecek.
Kaynak: http://www.peramuzesi.org.tr/
X-ist, 28
Ocak-27 Şubat 2016 tarihleri arasında Cem Dinlenmiş’in “Görsen Kesin Tanırsın”
başlıklı, üçüncü solo sergisine ev sahipliği yapıyor. "Görsen Kesin
Tanırsın", hayali bir inşaat firması olan Akarca İnşaat'ın hikâyesinden
yola çıkarak şehirde yaşanan değişimi ironik bir bakış açısıyla irdeliyor.
Akarca İnşaat'ın nalbur olarak kurulduğu günden bugüne Esenyurt'la birlikte
değişimini konu alan tuval ve ahşap işlere, ilçenin şifreli bir haritası eşlik
ediyor. Aksaray İSKİ binası ve kentsel dönüşümle mücadele eden Tozkoparan
Mahallesi gibi mekânları resimleyen Dinlenmiş, "Görsen Kesin Tanırsın"da
karikatürlerindeki gündemi izleme alışkanlığını farklı bir ölçekte sürdürüyor.
Cem Dinlenmiş’in 2006’dan beri Penguen’de yayınlanan "Her Şey Olur" köşesinde yer alan karikatürleri de, Roma, MAXXI Müzesi'ndeki "Istanbul: Passion, Joy, Fury" karma sergisinde, 30 Nisan 2016 arihine kadar görülebilir.
Cem Dinlenmiş’in 2006’dan beri Penguen’de yayınlanan "Her Şey Olur" köşesinde yer alan karikatürleri de, Roma, MAXXI Müzesi'ndeki "Istanbul: Passion, Joy, Fury" karma sergisinde, 30 Nisan 2016 arihine kadar görülebilir.
Martin Krastev - Çocuklar, Oyunlar, Kent Resim Sergisi
Tarih: 4-22 Şubat 2016
Yer: Galeri Selvin
1953 Sofya doğumlu olan sanatçı, Sofya Sanat Akademisini bitirdikten sonra mastırını Prof. Al. Poplilov yönetiminde tamamladı. 1983 yılından beri Yunanistan’da yaşamını ve sanatını sürdürmektedir.
İstanbul'daki üçüncü
kişisel sergisini gerçekleştirecek olan Krastev’in eserleri 4-22 Şubat 2016
tarihleri arasında Galeri Selvin’de görülebilir.
Sanatçının bu
sergisinde konu aldığı "Çocuklar, oyunlar, kent" isimli sergisi ile
ilgili Dr. Evelina Minev'nın yazısı aşağıda yer almaktadır.
Şehrin başa
çıkılmaz çekiciliği, ebedi ve şimdiki zamanın ahengine bağlıdır.Kentin eski
sokaklarında, sütunlarında, basamaklarında, ahşap balkonlarında, kafesli
pencerelerinde, kubbelerinde yüksek minarelerinde ve sessiz kulelerinde
efsanelerle, Doğu ile Batının hikâyeleri bir arada bulunmaktadır.Yolda gezinen
biri için beklenmedik bir zamanda kaldırımlarda çocukların sürükleyici
kahkahaları ve sevinç dolu çığlıkları lastik topların sağa sola savrulmaları,
patenlerin kayması, oyunlardan ürken kedilerin ve kuşların kaçışması ortaya
çıkabilmekte ve duvarların karanlık tarafları çocukların üfledikleri parlayan
sabun köpükleriyle ışıklanmaktadır.
Martin’in resim
sanatında en çok sevilen motif, çocuk ve oyundur.Tatlı ve nostaljik bakışı
bunları keşfeder veya onları hayatla dolu oldukları için karamsarlığın kara
havasını teneffüs etmeyen,genellikle eski yerlere ve zamandan dolayı aşınmış
sahnelere götürür.Ancak hayatı, koyu renkli ve güneş görmeyen bir kent peyzajı
içinde bitkilerin ve çiçeklerin yeşilinin ve tazeliğinin görüldüğü tabiatın
şekli ile değil, insanın görünümü içinden anlatmaktadır. Martin’in eserlerinde
çocuğun şekli,insan tabiatının en masum ve en iyi verisini somutlaştırarak,
tarihin ve kaderin sonsuz yıkıcılığına rağmen, hayatın devam ettiği hakkında
teşvik edici inancını ifade etmektedir. Bu bize, çocuklar olduğu sürece, bir
ülkenin ölmeyeceği ve her zaman sevgiye, güzelliğe, nimete ve mutluluğa sahip
olunacağını göstermektedir.
Sergi 4-22 Şubat
2016 tarihleri arasında Galeri Selvin’de ziyaret edilebilir.
1/10 Karma Resim Sergisi
Tarih: 20 Ocak-20 Şubat 2016Yer: Caddebostan Kültür Merkezi sergi salonuCKM’de Ocak ayında gerçekleşecek olan karma resim sergisi, 10 ressamı bir araya getiriyor. 20 Ocak-20 Şubat 2016 tarihleri arasında Caddebostan Kültür Merkezi’nde ziyaret edilebilecek olan 1/10 Karma Resim Sergisi, bir ay boyunca 10 farklı ressamın eserlerini bir arada sunacak. Bu ressamları birlikte sergi açmaya yönlendiren etken, resim yapmanın yanında resmi düşündükleri ve eğitim yoluyla aktarabildikleri akademik ortamları… Sanatçıların bu ortak yönleri, izleyici için bir alt metin olarak okunmalı. Bu ortaklığa rağmen gidilebilecek yolların ne denli farklılaşabileceği, sanatta özgün çeşitliliğe ve özgürlüğe ilişkin kıymetli bir bilgi… Sergi, akademi merkezinden haraketle farklı yaklaşım, yön ve yöntemlerle üreten ressamların eserlerinden bir seçki niteliğinde. Ayça Karaca, Ceyda Güler, Deniz Gökduman, Derya Ülker, Ekin Akalın Kurucu, Güliz Baydemir, Mehmet Göktepe, Umut Kayapınar, Veysel Kurucu, Zeynep Bingöl Çiftçi imzalarını görebileceğimiz tabloların sergi açılışı, 20 Ocak Çarşamba günü saat 18.00’de gerçekleştirilecek..
‘Işıl Işıl Karanlık’
Tarihler: 15 Ocak - 27 Şubat 2016Yer: Rampa
CANAN’ın Rampa’daki
ilk kişisel sergisi 15 Ocak-27 Şubat 2016 tarihleri arasında izleyiciyle
buluşuyor. ‘Işıl Işıl Karanlık’ başlığını taşıyan sergi sanatçının yeni video,
fotoğraf, resim ve enstalasyon çalışmalarını biraraya getiriyor
”Bu kara güneşin
kaynağı nerededir? Görünmez ve ağır ışınları hangi yolunu yitirmiş galaksiden
gelip beni yere, yatağa, dilsizliğe, vazgeçişe çiviler?” Julia Kristeva (Kara
Güneş: Depresyon ve Melankoli)
CANAN iktidar
yapılarını, toplumsal cinsiyet üzerindeki siyasi uygulamaları, ataerkil sistemi
ve bunların bireysel beden –özellikle kadın bedeni- üzerindeki tahakkümünü
sorguluyor. Ataerkil kodlamalar akla gelen her yere sızmış durumda. Mesela,
sanatçının bilgisayarını ve yaşamını hackleyen adama olan aşkını anlattığı
‘Hezeyan’ isimli videosunda görüldüğü gibi, ataerkillik internette ve CANAN’ın
bütün sanat üretim hayatı boyunca başvurduğu ‘panoptikon’ kavramını, her şeyi
gören, kimliksiz göz nosyonunu da belirlemekte. Bu kodlamalar ışıyan bir
karanlık olarak, kara bir güneş olarak bizi bir tür çılgınlık ve geri
çekilmişlik haline sürüklemekte
Yer : SALT
Beyoğlu
İllüstrasyon
üzerine yoğunlaştığını gördüğümüz sanatçı, eserlerine günlük yaşamın izlerini
taşımayı hep önemsedi. Bazen bir deniz manzarası önünde kayıklar, bazen de bir
Rönesans tablosu röprödüksiyonu ya da çokça kadın portresi yapıtlarına konu
oldu. Avrupa ve Türkiye’de gördüklerini sanatsal belleğinden damıtıp kâğıda ve
tuvale aktardığı işlerde yaşamın en basit anlarından tutun da çokça konuşulan
olaylarına dek geniş bir yelpaze oluşturdu.
Metin Çelik
Tarihler
yağmur damlaları gibidir, düştüğü yerde birikirler ve bir bellek oluştururlar.
Bu geçmişimizi oluşturur ve kültürel olarak bu kodlar üzerine inşa oluruz. Genetik
belleğimizi buradaki anılar, kişiler, zamanlar, nesneler, yani kısacası her şey
oluşturur. Sonrasını gördüklerimize, duyduklarımıza ve hissettiklerimize
bırakırız.
21.
yüzyıldayız. Tarihten yükselen bir değerin sergisi şu sıralar konuşuluyor.
Osmanlı İmparatorluğunun bitip Cumhuriyet’in başlangıcına denk gelen bir
tarihte yetişen ressam Sabiha Rüştü Bozcalı’nın (1903- 1998) tüm yaşamının
detaylarını konu alan önemli bir sergi SALT Beyoğlu’nda kapılarını
sanatseverlere açtı...
Türkiye sanat
tarihindeki az sayıda kadın sanatçıdan biri olan illüstratör Sabiha Rüştü
Bozcalı’nın bu sergisi, kültür tarihimizde dönemsel olarak neler olup bittiğine
sanatçının çizgileri ile ayna tutuyor. “Ressam Sabiha Rüştü Bozcalı” adını
taşıyan sergide birçok arşivden derlenerek oluşturulmuş belge fotoğraf, çizim
ve yağlı boyalar sergileniyor.
Ressam Sabiha Rüştü Bozcalı, çok genç yaşlarda bu yana Avrupa'nın birçok şehrinde dönemin en ünlü ressamlarının atölyesinde çalıştı. Paul Signac, George de Chirico, Louis Corinth bunlardan yalnızca birkaçı... Sonrasında eğitimine, Türkiye resim sanatının merkezi kabul edilen okulda, Güzel Sanatlar Akademisinde Namık İsmail’in atölyesinde devam eden sanatçı, burada entelektüel açıdan çok geniş bir bellek yarattı.
Ressam Sabiha Rüştü Bozcalı, çok genç yaşlarda bu yana Avrupa'nın birçok şehrinde dönemin en ünlü ressamlarının atölyesinde çalıştı. Paul Signac, George de Chirico, Louis Corinth bunlardan yalnızca birkaçı... Sonrasında eğitimine, Türkiye resim sanatının merkezi kabul edilen okulda, Güzel Sanatlar Akademisinde Namık İsmail’in atölyesinde devam eden sanatçı, burada entelektüel açıdan çok geniş bir bellek yarattı.
İllüstrasyon
üzerine yoğunlaştığını gördüğümüz sanatçı, eserlerine günlük yaşamın izlerini
taşımayı hep önemsedi. Bazen bir deniz manzarası önünde kayıklar, bazen de bir
Rönesans tablosu röprödüksiyonu ya da çokça kadın portresi yapıtlarına konu
oldu. Avrupa ve Türkiye’de gördüklerini sanatsal belleğinden damıtıp kâğıda ve
tuvale aktardığı işlerde yaşamın en basit anlarından tutun da çokça konuşulan
olaylarına dek geniş bir yelpaze oluşturdu. Sergi mekânının dizilimi de bu
temaların iç içe geçmişliği üzerinden şekillenmekte... Sanatçı araştırmacı
kişiliğinin de etkisiyle Zonguldak’a gidip santral ve fabrikalarda işçilerin
yaşamını gözlemleyip kâğıda aktardı. Mekân ve zaman kurgusallığı anlamında anın
bütün koşullarını görmeye çalıştı. Bu yanıyla tam bir empresyonist gibi çalışan
Bozcalı, hem fırçasında hem de kaleminde lekeci bir anlayışı benimsedi. Tek
çizgi ile oluşturduğu figür anlayışı onun illüstrasyonda daha da
yetkinleşmesini sağladı. Bu da dönemin reklam ve yayıncılık alanlarında işler
üretmesine yardımcı oldu.
Ayrıca portre
sanatıyla da sıkı bir ilişki kurdu Bozcalı. İfadenin gücünü önemseyen sanatçı
birçok açıdan ele aldığı portreyi insan ruhunun dışa vurum merkezi olarak
gördü. Adeta Rembrandt yahut Van Gogh’un portreye baktığı yerden baktı. Kendi
portresini yaptığı siyah beyaz eseri, lokal hafif bir ışığın yüzünü hafifçe
okşayarak, orta tonların hâkimiyetinde ve direkt izleyici ile göz teması
kurarak adeta ruhundaki söylemleri dışarıya çıkarıyordu. Kâğıt üzerine füzen
tekniği ile çalıştığı bu porte resmi ayrıca Kathe Kollwitz’in işlerini
çağrıştırıyordu.
Türkiye'nin
ilk kadın illüstratörü olan Sabiha Rüştü Bozcalı, yaşadıklarıyla, yaptıkları,
çizdikleriyle ve birçok fotoğraftan oluşmuş sergisiyle 28 Şubat’a kadar SALT
Beyoğlu’nda olacak... Tarih koklamak isterseniz eğer, yolunuz muhakkak bu
sergiden geçsin. İyi seyirler.
“Oryantalizm”
Tarihler: 18 Ocak - 15 Şubat 2016Yer: Artam Global Art Antik Palace Türkiye’nin önde gelen koleksiyoncuları en değerli oryantalist tablolarını toplumla paylaşıyor. Antik Palace’da 15 Şubat kadar açık kalacak sergide Oryantalizm sanatının usta isimlerine ait değerli tablolar sergileniyor. Batı dünyasının doğu insanlarını, dinlerini, dillerini ve tarihlerini incelemesi anlamında kullanılan Oryantalizm aynı zamanda Batılıların İslam dünyasına bakışlarını yansıtır. Doğu'nun kapısı olarak bilinen İstanbul başta olmak üzere tüm Müslüman Akdeniz ülkelerini kapsamıştır. Edebiyattan güzel sanatlara kadar farklı alanlarda eserler veren Oryantalist sanatçıların geriye bıraktıkları en önemli eserler Osmanlı İmparatorluğunun ihtişamını gösteren tablolardır. Antik A.Ş.’nin 35. yıl etkinlikleri arasında gerçekleştirilen sergide Osmanlı dönemini ve güzel İstanbul’umuzun görkemli tarihini tuvallerine aktararak belgesel olarak günümüze taşıyan değerli Oryantalist sanatçılara tablolar sanatseverlerle buluşuyor. Özel koleksiyonlarda yer alan tabloların toplumla paylaşılması ve yeni koleksiyonerlere ışık tutması amacıyla geçekleştirilen sergi 15 Ocak – 15 Şubat 2016 tarihleri arasında Antik Palace'da görülebilir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son üç yüzyılının ve İstanbul’un göz kamaştıran yaşantılarına, dış görünüşlerine ve mimarilerine karşı duyulan tutkunun resmedildiği belgesel görkemli tuvalleri görsel bir panorama olarak sunan sergide Antoine de Favray (1706-1791), Jean-Leon Gerome (1824-1904), Amadeo Preziosi (1816-1882), Félix Ziem (1821-1911), Adolf Kaufmann (1848-1916), Leonardo de Mango (1843-1930), Rudolf Ernst (1845-1932), Fausto Zonaro (1854-1929), Alberto Pasini (1826-1899), Germain Fabius Brest (1823-1900), Hermann David Salomon Corrodi (1844-1905) ve François Leon Prieur-Bardin (1870-1939), Alois Schönn (1826-1867) gibi dünyaca ünlü batılı sanatçıların eserleri yer alıyor. Yüzyıllardır egzotik güzelliği ve tarihsel zenginliği ile Avrupa’yı etkisi altına alan ”Oryantalizm” sergisi Antik Palace’ın görkemli sergi salonlarında ziyaretçileri bekliyor. Üç asır boyunca Batı dünyasında görülen Osmanlı hayranlığının tuvallere yansıması Oryantalist tabloların bir arada sergilenmeleri ve toplumla paylaşılmasının çok önemli olduğunu belirten Antik A.Ş.’nin kurucuları Nurcan ve Turgay Artam, değerli eserlerini paylaşan koleksiyonculara, sanatseverler adına teşekkür ediyorlar. “Bu eserlerin bir arada görülmesinin büyük bir şans” olduğunu belirterek tüm sanatseverleri sergiyi görmek için Antik Palace’a davet ediyorlar. Koleksiyonların özel sergiler ile toplumla paylaşılması, saklı kalmış başyapıtların gün ışığına çıkmasını sağlıyor. Sergiyi geçekleştiren Nurcan Artam “Benzerlerine yurtdışında çok rastlanan eğitici ve bilgilendirme amaçlı koleksiyoner paylaşım sergilerinin Türkiye’de artacağına inanıyorum, koleksiyonlar toplumla paylaşıldıkça değerlenir.”diyor. Sergi Pazar hariç her gün saat 10:00 – 18:00 saatleri arasında gezilebilir.
Ümit Gezgin
Tarih: 21 Ocak- 9 Şubat 2016Yer: Bahariye Sanat Galerisi Ümit Gezgin resimleri gözleme dayanan bir estetiği taşır. Sanatçı eleştirmen kimliğiyle ressam kimliğini harmanlayarak, yer yer dış dünyaya karşı satirical bir tutum takınır. Görüngü dünyası onun imaj dünyasında görüntünün ötesine taşınarak, ruhsal, düşünsel hatta ütopik imgeler de üretir. Resimlerindeki gerçeklikler, dış dünya algısı, mekan kurgusu ve figür deneyimleri sürekli değişim halindedir. Bu değişim, hem gözlemle hem yargı ve eleştiriyle pekişir. Ama estetiği, güzel olanı ve perspektif, yani derinlik algılamasını her zaman canlı tutmayı da kendi estetiğinin olmazsa olmazına dönüştürür. Sonuç olarak Ümit Gezgin, sanat ortamı içinde eleştirmen ve ressam olarak saygın bir kimliğin temsilcisi olarak karşımızda durmaktadır.Bahariye Sanat Galerisi 21 Ocak- 9 Şubat tarihleri arasında Ümit Gezgin Resim Sergisi’ne ev sahipliği yapacaktır.
Aşk & Aşk -
ERTUĞRUL ATEŞ
Tarih: 12 Ocak - 19 Şubat 2016
Yer: Ekavart GalleryEKAV / Eğitim, Kültür ve Araştırma Vakfı, yeni yılın ilk sergisine ressam Ertuğrul Ateş’in son yapıtlarından oluşan “Aşk & Aşk” ile 12 Ocak – 19 Şubat 2016 tarihleri arasında Ekavart Gallery’de ev sahipliği yapıyor.“Sanatın başlama noktası bütün büyük sorulara cevap aramaksa, sanatçı cevabı aramaya kendinden başlamalı” diyen Ertuğrul Ateş, kendini ararken içine tuttuğu aynaya yansıyan resimlerini durup dinlenmeksizin tuvale döküyor. Kendini belirli bir akım içinde görmekten ısrarla kaçınan sanatçı, resimlerine sürrealist platform, romantik dışavurum ve mistik düşünce yapısının can verdiği kanısında. Tuval üzerine yağlıboya çalışıyor ve eskiz yapmıyor.“Aşk & Aşk” sergisi Ertuğrul Ateş’in en son çalışmalarından oluşuyor. İnsanoğlunun var olduğu günden bugüne dek aradığı sorguladığı ve tanımlamaya çalıştığı “Aşk” kavramı tam anlaşılamamış bir fenomen olarak tüm zamanların konusu olmuş, tüm sanatçılar ve düşünürlerin tartıştığı kavram olagelmiştir. “Aşk” nedir? “Aşık” kimdir? “Aşk” arayışının sonsuz ve bitmeyecek bir arayış olduğunu bilerek yola çıkan sanatçı meseleye hangi “Aşk” sorusunu sorarak ve içe dönerek ve “Aşık” olarak “Aşk”ı arıyor ve bu sonu gelmeyecek yolculuğa çıkıyor. Zor sorulara cevap arayan sanatçı “ilahi aşk” ve “dünyevi aşk” arasında gidip gelerek bu ruhsal yolculukta asla bulamayacağı cevapları arıyor. Belki de önemli olanın cevap değil bu “yolculuk”tur sonucuna varıp köşe başlarındaki soluklanmaları tuvale aktarıyor ve bize bu yolculuk hakkında ipuçları sunuyor.Sanatçı hakkındaErtuğrul Ateş 1954 yılında Adana'da doğdu. 1976 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nü bitiren sanatçı aynı yıl İngiltere'ye giderek Londra'da Kingsway Princeton College ve Bethnal Green Institute'da eğitim ve çalışmalarını 1979 yılına kadar sürdürdü. İlk sergisini 1980 yılında İstanbul'da açtı.Çalışmalarını 1987 yılına kadar İstanbul'da sürdüren sanatçı ABD'ye giderek New York'a yerleşti.1988 yılında başta Ahmet Ertegün olmak üzere 10 kişilik bir koleksiyoncu grubu ile anlaşma imzaladı. Ünlü 57. Cadde galerilerinden Terry Dintenfass galerisine kabul edildi. Chicago Modern Sanatlar Müzesi'nde "Yükselmekte olan Sanatçılar" sergisine kabul edildi.Miami, Dallas, Los Angeles, Chicago, Palm Beach, Boston, South Hampton, Barselona, Kopenhag, New York ve Pekin'de birçok sergi gerçekleştirdi. 2003 yılında Hürrem Sultan Dans Gösterisi'ni sahneye koydu.Sanatçı yaşamını 2005 yılından bu yana Türkiye'de sürdürmektedir.
ZAMAN BOZUMU
Yer:Antik Hotel Antik Cisterna Sergi Salonu Tarih 2 Aralık- 07 Ocak
Anakronizm (Yunanca ana: “geri” ve khronos: “zaman”), kronolojik ilişkinin isteyerek ya da bilmeden dikkate alınmaması ya da değiştirilmesidir. Yunanca kökenli “Anakronizm” değişik çağların birbirine karıştırılması, olayların farklı zamana taşınması, zamanda yanılsama ifadelerinden yola çıkılarak; serginin teması zaman-bozum sözcüğü… ile karşılık buldu. Bu çerçevede sanatçılar eserlerinde imgesel-soyut anlatımda uzlaşarak zamanın kendisini sorguladı. Bu kavram için şunlar söylenebilir: Zamanın lineer bir fonksiyon olmaması, kişinin zaman akışında olması nedeniyle her sanatçı kendi üslubu ve plastik anlayışında kendi zaman yolculuklarını üretimleri ile buluşturdu.
Böylesine özel bir sergiye ev sahipliği için, antik dünyanın İstanbul’un modern ruhu ile nasıl iç içe olduğunu en yalın biçimde ortaya koyan ve 1500 yıllık tarihin izlerini sunan Antik Cisterna Sergi Salonu’nda “Anakronizm” felsefesinde bir araya gelen sanatçılar, tamamen bağımsız olan eserleri ile aynı çatıda izleyici ile buluşuyor.
Sanatı eş zamanlı olarak yorumlamak, tarihin beynimizde bıraktığı görsel hafızamızı, geçmişin ruhumuzda bıraktığı duygusal izleri, yankılanan mesajları ve zaman bozumu oyunlarını…
Tüm bunlar, Antik Cisterna Sergi Salonu’nda sizleri güzel bir çerçeve içine davet ediyor.
Mehmet Remzi Demirel, Yavuz Fırıldak, Yasemin Noyan, Hatice Özkan, Erhan Şanal ve Özlem Vargün’ın yer aldığı sergi, 12 Aralık Cumartesi günü saat 18:00’de açılış kokteyliyle kapılarını sanatseverlere açacak.
Tarih: 12 Haziran – 20 Temmuz
Antik Hotel Antik Cisterna Sergi Salonu, 12 Haziran – 20 Temmuz tarihleri arasında “Hür Teşebbüs” grubunun “Modern Romantizm” adlı sergisine ev sahipliği yapacak. “Hayatın akışından söz açarken düşüncelerini ve tepkilerini bağımsız, ödünsüz ortaya koyan ve yaşamın ancak değeri bilindiği kadar değerli olacağına inanan; harika yaşantılar ve anılarla zenginleşmek için zihnin yaratıcı hayal gücü ile beslenmesi gerektiğini, banal ve sığlığın taarruzlarından sanatla esirgenileceğini düşünen insanlardan oluşan bir grubuz. Bu amaçla “Hür Teşebbüs” sanat anlayışında, geçmiş sağlam estetik değerler korunur ve güzel-sanat materyalleri ve olanakları çağdaş kurgusal gereklilikleri ve düşünsel boyutları taşıyacak şekilde yeniden kurgulanır. Hiç bir ideoloji ve kuramın etkisinde kalınmaz. Grup, sanat üslubunun sadece niteliksel bir ifade aracı olması nedeniyle “Modern Romantik” tanımlamasını kullanır.” İhsan Doğrusöz, M. Berrrin Kayman, Fatih Karagül ve Eren Rıfat Okay’ın yer aldığı sergi, 12 Haziran Cuma günü saat 18:00’de açılış kokteyliyle kapılarını sanatseverlere açacak.
Dijitalden Analoga, Fotoğraftan Resme Köprüler
Tolga Sezen – Fotoğraf Sergisi
Tarih: 19 Mart –14 Nisan1500 yıllık tarihi Geç Roma - Erken Bizans sarnıcının üzerine inşa edilmiş olan Antik Hotel Antik Cisterna Sergi Salonu, 19 Mart –14 Nisan tarihleri arasında farklı konseptli bir sergiye ev sahipliği yapacak. Sergide, sanatçı Tolga Sezen’in çektiği fotoğrafları teknoloji ile birleştirerek oluşturduğu eserler yer alacak. Serginin açılış kokteyli 19 Mart Perşembe saat 18:00’de yapılacak. “Tolga Sezen, yarattığı eserler ile yeni bir yola çıkmış durumda. Bu yolculuğun başlangıç noktası kendisinin çektiği fotoğraflardır. Bunlar yaratıcı gelişme sürecinde dijital metodlar kullanılarak resme çevriliyor ve böylece fotoğraf ve resim alanları arasında köprü kurulmuş oluyor.” Sanatseverleri varılmamış yerlere ulaşmak için bu yola katılmaya davet ederiz. (Avusturya’da yaşayan sanatçı, 17 Mart – 20 Mart tarihleri arasında Türkiye’de olacaktır)
Bridges from Digital to Analogue, from Photo to Painting
Tolga Sezen – Photograph ExhibitionBuilt on a 1500 years old Late Roman Early Byzantine Cistern , Antik Hotel Antik Cisterna Exhibition Hall will host a different concept exhibition between March 19th – April 14 th . The works created from photos taken by artist Tolga Sezen and modified by using technology will be displayed in the exhibition. Opening cocktail of exhibition will be held at 18:00 on March 19th, Thursday. “Tolga Sezen has started a journey with the works he created. The starting point of this journey is the photos he took. These are converted into paintings by using digital methods during creative development processes and in this way, a bridge is laid between photograph and painting areas.” We invite art lovers to attend this journey to arrive at unexplored destinations. (The artist living in Austria will be in Turkey between March 17th – March 20th.)
Ustaların Buluşması
Karma
Resim Sergisi
21
Şubat – 13 Mart
1500
yıllık tarihi Bizans sarnıcının üzerine inşa edilen Antik Hotel Antik Cisterna
Sergi Salonu, Türk sanatının duayenlerinden 15 sanatçıyı ağırlıyor. Bu karma
sergide, birbirinden farklı yöntem ve üslupları benimsemiş olan sanatçılar;
sizlere çizgi, doku ve figürlerin çeşitli renklerde hayat bulduğu, soyut ve
somutun uyumlandığı, çağdaş estetiğin anlatımdaki açıklıkla, duyguların
gerçeklikle buluştuğu bir dünya sunacak. Birçoğu aynı zamanda akademisyen olan
sanatçıların ortak noktası ise; her birinin konusunda yetkin olması ve özgün
bir sanatsal geçmişe ve, Türk sanatında önemli bir yer sahip olmalarıdır.
Sergi, 19 Şubat saat 18:00’de açılış kokteyliyle kapılarını sanatseverlere
açacak. Türk sanatından farklı örneklerin bir arada görülebileceği resim
sergisi, 19 Şubat – 13 Mart 2015 tarihleri arasında ziyaret edilebilir.
Ramiz
Aydın: Figüratif eğilimli resimlerinde ele aldığı konulardan bazıları; büyülü
bakışlı köy kadınları, kentli müzisyenler, Anadolu izlenimleridir. Pastel, gri
tonlarda, öylesine çarpıcı öylesine muhteşem bir anlatım…
İsmail
Hakkı Demirtaş: Kadın figürün ağırlıkta olduğu resimlerinde, renklerin
uyumuyla, çizginin ve lekelerin dans ettiğini düşünebilirsiniz.
Pesent
Doğan: Kontrast renkleri ve çağdaş anlatımıyla soyutla somutun buluştuğu,
tuvallerindeki coşkulu ifade sizi içine çeker.
Basri
Erdem: Geniş fırça tuşlarına dayalı bir estetik içinde, temiz renkleri ve
anlatımcı öğeleri vurgulayan anlayışıyla öne çıkar.
Dinçer
Erimez: Geleneksel resmin matematiksel çözümü. Onun resminde duygusallık,
hüzün, ayrılık temalarının ustaca işlendiğini, bilinçaltı verileriyle de
zenginleşen bir oluşumu görebiliriz.
Nüzhet
Kutluğ: Onun sanatında soyut ve somutun bütünlüğü kurgulanırken, estetiğin de
göz ardı edilmediği gözlemlenir. Kendini yenilemekten kaçınmayan ressam,
sanatçı duyarlılığıyla Türk sanatında yerini alır.
Veli
Sapaz: ’Benim resimlerim sevda türküleri gibidir’ der sanatçı. Bazen
bozlaktır, bazen uzun hava, bazen de
halay olur. Karamsardır, hüzünlüdür, küser ancak hep ümit ışığıyla boyanır
kadın figürleri. Rengin ustası Veli Sapaz’ın kare tuvallerinde abartısız ama
hep coşkulu yaşam kesitleri nakış nakış ortaya çıkar.
Erol
Özden: Kuşbakışı doğa görünümlerini topografik unsurların ön plana çıkarıldığı,
grafik ağırlıklı bir işçilik düzeyinde yansıtan resimleri, İstanbul teması
çevresinde yoğunlaşmaktadır. Sanatçının köy hayatından kurgulanmış fantastik
resimlerinde etkileyici bir lirik görsellik vardır.
Ahmet
Özol: Kökeninde şiirsel fantezi imgelerinin yer aldığı resimleri, doğa ve çevre
temaları üzerine kuruludur. Ağırlıklı olarak dokuların kullanıldığı
resimlerinde insan figürleriyle de farklı kompozisyonlar kurgular
“Gündüz Düşleri “Aycan Aksakal Resim Sergisi
Aycan Aksakal’ın “Gündüz Düşleri” adlı kişisel resim sergisi, 22 Ocak – 16 Şubat 2015 tarihleri arasında, 1500 yıllık tarihi bir Bizans sarnıcının üzerine inşa edilmiş Antik Hotel Antik Cisterna Sergi Salonunda sanatseverlerle buluşuyor.
Resimlerinde modern zaman kadınının yüzyıllara meydan okuyan naif yalnızlığı ile hırçın kalabalığı arasındaki mücadelesini anlatmaya çalışan sanatçı, kendini ve eserlerini şöyle özetliyor; ‘Beş yaşımdan beri konuşuyorum dışadönük bir susku, renk ve imgelerle. Hala devam ediyorum öğrenmeye düş paletimdeki renkleri ve öğretmeye genceciklerime sanatın ışıltılı dilini. Resimlerim; Pina Bausch koreografilerindeki ürkek asalet, Frida Kahlo tablolarındaki güçlü trajedi, Tezer Özlü cümlelerindeki depresif derinlik, Sylvia Plath şiirlerindeki delirmiş aşk, Edith Piaf şarkılarındaki huzurlu hüzünle dokunabilir size…’
Sanat Danışmanı – Murat KÜÇÜKKAYALI
Aycan Aksakal “Day Dreams”
Aycan Aksakal’s personal exhibition called “Day Dreams” meets art lovers at Antik Hotel Antik Cisterna Exhibition Hall built in a 1500-year Byzantium cistern, between 22nd January – 16th February.
Aiming to express in her works the struggle of modern-times women between graceful and naïve loneliness and wild crowd, the artists summarizes herself and her works;
‘Talking since five, with extroverted silence, colours and images. Still learning the colours of my dream palette and teaching the bright language of art to my young. My works can touch you with; the timid nobility in the choreographies of Pina Bausch, strong tragedy in the paintings of Frida Kahlo, depressive depth in the sentences of Tezer Özlü, mad love in the poems of Sylvia Plath, peaceful sadness in the songs of Edith Piaf…’
Art Consultant
Murat KÜÇÜKKAYALI
FERYAL TANERİ " Altın Dokunuşlar "
Yer: Antik Hotel Antik Cisterna Sanat GaleriTarih :23 Aralık 2014 – 20 Ocak 2015 Sanatçının 35’inci Kişisel sergisi 23 Aralık – 20 Ocak tarihleri arasında Antik Hotel Antik Cisterna Sanat Galerisinde ziyarete açık olacak. Feryal Taneri Zonguldak’ta doğdu. Sanat ile ilk tanışması Ressam Fuat Bey’le başladı. Sırasıyla Mustafa Esirkuş ve Osman Zeki Oral’dan resim dersleri aldı. 1972 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesine devam etti. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Heykel Ana Sanat Dalında lisans, aynı Üniversitenin Eğitim Bilimleri Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalında Yüksek Lisans Eğitimini tamamladı. Yurt içinde ve yurt dışında 35 kişisel, 150’nin üzerinde karma ve grup sergisi gerçekleştiren, sempozyum ve bienallere iştirak eden Taneri’nin eserleri Kültür Bakanlığı, Müzeler, Belediyeler ve bankalar başta olmak üzere, özel ve tüzel koleksiyonlarda yer almıştır. Çeşitli ödüllerin sahibi olan sanatçı; Güzel Sanatlar Birliği, GESAM ve UPSD üyesidir.Kadın Hikayeleri’nden Kadının Rengi dizisine devam eden resimleri son olarak Altın Dokunuşlar‘la Cisterna Sanat Galerisinin büyüleyici tarihi atmosferinde sanatseverlerle buluşuyor. Galeri, erken Bizans döneminin kalıntılarının korunduğu bir mekanda sanata hizmet veriyor.Feryal Taneri’nin bu son sergisinde Kibele’den günümüze kadının gücü, umutları, zaman zaman da ezilmişliği, toprak tonlarından altın varağa dönüşen renklerde yarı soyutlanmış, doku, çizgi ve lekelerin uyumuyla, yer yer eriyerek, tuvalde hayat buluyor. Az da olsa desende deformasyona uğramış figürler ana temaya farklı bir boyut katıyor.Antik Hotel İstanbul - Antik Cisterna Sergi Salonu
Sanat Danışmanı -Murat KÜÇÜKKAYALI
Ahmet Başar “Topladıklarım - Collected items”
Tarih :22 Kasım – 21 Aralık 2014
Ahmet Başar 22 Kasım - 21 Aralık 2014 tarihleri arasında Antik Hotel Cisterna’da kişisel sergisini açıyor.
Sanatçının sergisi 20 adet tuval ve kâğıt çalışmasından oluşuyor. Yapıtları özel koleksiyonlarda yer alan sanatçı, sergisinde 2014 yılının ilk yarısında yaptığı çalışmalarını sunuyor. Serginin Küratörlüğünü Murat Küçükkayalı üstlenmekte.
Çalışmalarını İstanbul'da sürdüren sanatçı, kompozisyonlarında; trafik kazaları, iş cinayetleri, seçimler, çevre kirliliği, siyasi yozlaşma gibi güncel olayları sorgulayan bir yaklaşım açısına sahiptir. Sanatçı eserlerinde; sokaktaki çöpler, sahaf ve eskicilerden topladığı gazete küpürleri, ambalaj, fotoğraf, resmi evraklar, anonim resimler vb. gibi malzemeleri muhtelif boya ve mürekkeplerle bir araya getirip kompozisyonlar üreterek, kimi zaman da o an yanında olan kişileri de üretimin bir parçası haline getirip, güncel olaylara kollektif notlar düşüyor.
Serginin ismi olan “Topladıklarım - Collected items” izleyicilere kültürel, coğrafi ve kişisel özelliklerin kapılarını aralıyor. Her izleyicinin günümüzün toplumsal hayatından izler bulabileceği bu açık uçlu çalışmalar, içerdiği ham renkler ile yozlaşan sisteme belirli bir karşı duruşu çağrıştırıyor. Sanatçı; tüketim toplumunun formlarına gönderme yaparak gerçekleştirdiği çalışmalarında, geometrinin ve topladığı malzemenin anlamından yola çıkarak, kompozisyonlarını belli bölgelere ayırıyor. Bu bölgeler çizgi roman gibi karelere bölünmüş bir öykü düzeni oluşturuyor.
Ahmet Başar “Topladıklarım - Collected Items”
Ahmet Başar opens his personal exhibition at Antik Hotel – Antik Cisterna Exhibition Hall between 22nd November – 21st December 2014.
The artist’s exhibition is composed of 20 canvas and paper works.
The artist whose works are found in private collections presents in his exhibition the works performed in the first half of 2014. The curator of exhibition is Murat Küçükkayalı.
Working in Istanbul, the artist holds the approach of questioning daily incidents such as traffic accidents, work crimes, elections, environmental pollution, political corruption in his compositions. In his works, he produces compositions by gathering materials such as wastes in streets, newspaper clips collected from bibliopoles and junk dealers, packages, photos, official documents, and anonymous pictures, with various paints and inks. He sometimes makes the persons who are with him at that time, a part of that production and makes collective notes for daily events.
The artist whose works are found in private collections presents in his exhibition the works performed in the first half of 2014. The curator of exhibition is Murat Küçükkayalı.
Working in Istanbul, the artist holds the approach of questioning daily incidents such as traffic accidents, work crimes, elections, environmental pollution, political corruption in his compositions. In his works, he produces compositions by gathering materials such as wastes in streets, newspaper clips collected from bibliopoles and junk dealers, packages, photos, official documents, and anonymous pictures, with various paints and inks. He sometimes makes the persons who are with him at that time, a part of that production and makes collective notes for daily events.
The name of exhibition “Topladıklarım - Collected items” opens the door of cultural, geographic and personal properties to the audience. Every audience can find traces of today’s social life in these open-ended works and with crude colours inside, these works recall a certain stance against the corrupting system. The artist makes reference to the forms of consumption society and, looking at the meaning of geometry and materials collected, he divides his compositions into certain sections. These sections make a story order split into frames as in comics..
CİHAT ARAL - Retrospektif Sergi
Yer: İş Sanat
Tarih: 21 Aralık 2013 - 02 Şubat 2014
İş Sanat Kibele Galerisi, Aralık ayında çağdaş figüratif resmin önde gelen temsilcilerinden Cihat Aral’ın eserlerini sergiliyor. Kendi deyimiyle 'gerçek' zamana tanıklık eden sanatçı, resimlerinde insanı ve onun yaşamsal gerçeğini merkeze alan bir doğa sevgisini de tuvale yansıtıyor. 1943 yılında doğan Cihat Aral,1964-69 yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Y. Resim Bölümü Neşet Günal Atölyesi’nde öğrenim gördü. Aral sanat yaşamının başlangıcı olarak nitelendirdiği 60’lı yılların sonunda kent insanlarını, onların çocuklarını ve yaşam biçimlerini gözlemleyerek; figürlerini canlı, şiirsel bir üslupla betimlemiştir. İlk kişisel sergisini 1970 yılında Taksim Sanat Galerisi’nde açtı. Aynı yıl Fransa’ya devlet bursu ile gönderilen sanatçı Paris Ulusal Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda resim dalında dört yıl ihtisas yaptı. Sanatçının resimleri, 1971-74 yılları arasında Paris’te daha düşsel ve renkçi bir yapıya bürünmüştür. Bu genelleştirmeyi yaparken, basit bir gerçeklik durumunun değil, o görüntünün ardında yatan asıl gerçeğin, biçimlikte dönüştürülmüş halinin peşine düşer. Aral’ın resimleri, özne ve nesne arasında ince bir özenle kurduğu denge unsuru ve bu yolla zenginleşen anlatım gücüyle de dikkat çeker. Sanat görüşünü “Merkez insan olunca; figürü temel tutan resim anlayışı bütünüyle sosyal hayatın politik, ekonomik, sosyolojik değerlerinin özünü taşır. Resim dipdiri bir başkaldırı, bir protesto alanıdır ve iyi resim unutulmaz.” diyerek özetleyen Aral, eserleri aracılığı ile kişileri düşünmeye de davet eder. Sanatçı çalışmalarına İstanbul’daki atölyesinde devam etmektedir
Alp Bartu Resim Sergisi - Duyuyor musun?
Yer: almelekartgallery
Tarih 14 Aralık 2013 - 14 Ocak 2014
Resimlerinde, müzik, spor ve sosyal hayat görüntülerine yer veren sanatçı, müziksiz resim yapamayan, müzikle bütünleştiği an renkleri, figürleri, boşlukları, tonları bir müzik notası gibi kullanan bir sanatçıdır. Onun için seyrederken içinizde uyanan müziği yakalayıveren bir coşku bulursunuz bu resimde.”
“Renklerinde açıklık-koyuluk, sıcaklık-soğukluk dengesi ustacadır. Morla mavi arasında gidip gelen içe dönüklük dışa dönüklük ressamın yaratılışındaki ikiliğin bir yansımasıdır. Bir yanıyla kalabalıklar içinde yalnızdır. Bir yanıyla da içindeki insanlarla kalabalık. Her iki durumu yaşamadan kendini rahat hissetmez Bartu.”“…Alp Bartu özgün bir sanatçıdır. Bize sanat aracılığı ile kendi dünyasını bağışlamaktadır. O dünya rengârenk, cıvıl cıvıl müzikle dolu bir dünyadır.”
Prof. Dr. Adil Çağlar.
“Buluşma”
Ortaköy Kültür Merkezi
10 Aralık 2013 – 10 Ocak 2014
Görsel Sanatlar Vakfı GÖRSAV’ın organize ettiği Buluşma sergisi, farklı disiplinlerden 52 sanatçının eserini bir araya getiriyor.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin öğretim üyeleri tarafından 1990 yılında kurulan GÖRSAV ”Görsel Sanatlar Vakfı”, farklı disiplinlerden pek çok sanatçının eserini Buluşma adlı sergide bir araya getiriyor. Uzun bir aradan sonra Görsav’ın organize ettiği bu sergide Mustafa Aslıer, Erol Eti, Güngör Güner, Fevzi Karakoç, Ergin İnan, Mehmet Özer, Hüsamettin Koçan, Nazan Erkmen gibi eski Tatbiki Güzel Sanatlar, yeni Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu Türkiyenin çok değerli 52 sanatçısının eserlerini görebileceksiniz.
Sanatı ve sanatçıyı desteklemek, tüm Güzel Sanatlar Fakültesi mezunları ve mensupları arasında iletişimi ve dayanışmayı canlı tutmak amacıyla kurulan GÖRSAV Vakfı, diğer faaliyetlerinin yanında yurt içinde ve yurt dışında çeşitli sergiler ve organizasyonlarla sanatçıları ve onların üretimlerini birbirleriyle buluşturmayı da hedeflemiştir. Yirmi beşinci yılına yaklaşan mazisiyle, desteğini sanatçı ve sanatseverlerden alan GÖRSAV Vakfı bu sergiye tüm sanatseverleri beklemektedir.
Cafer Arslan – ‘Yüzler’im’ Lif Sergisi
Yer: Pera Sanat Galerisi İstanbul
Tarih: 06 Kasım -04 Ocak.2014
Yaşadığımız çağ, bilgi çağıdır, evrenseldir. Sorumluluğunu bilen ressam, kendi yapıtını konstrüktif ilan etmekten gurur duymaktadır. Yusuf Nuş, bu sorumluluğun bilincindedir. Akademi yıllarından bu yana hep aynı çizgide yürümüş, belirlediği yoldan asla taviz vermemiştir. Resminde üçüncü boyutu ortadan kaldırıp, yüzeyi resmin strüktürü haline getirmiştir. Böylece, nesne hafiflemiş, hacim kaybolmuştur. Bu dönemde formun iç yapısını araştırmamış, sadece formları stilize etmiştir. Bu durumda desenin sorumluluğu ve fonksiyonu serbest kalmıştır. Sanatçı böylece formları stilize ederek, yeni geometrik düzenlemeler oluşturmuştur. Bu kompozisyonlardaki formlar, nesneden bağımsız olarak resimsel anlamda aralarındaki ilişkilerini ve yaşamlarını sürdürmektedirler.
Sanatçının bu noktadan çıkışla; 20 aylık çocuğunda izlenimlerini, yüzlerim başlığı altında farklı yüz ifadelerine odaklanması serginin ana eksenini oluşturmaktadır.
Cafer Arslan lif anlatım diliyle; Bitkisel sisal lifleri kullanarak kişisel kendine özgü geliştirdiği tekniği ile hazırladığı lif betimlemelerini Nilüfer Moayeri Küratörlüğünde Yüzlerim adlı sergi başlığı altında, 06 Kasım 07 Aralık 2013 tarihleri arasında Pera Sanat Galerisinde sizlere sunuyor.
Sanatçının bu noktadan çıkışla; 20 aylık çocuğunda izlenimlerini, yüzlerim başlığı altında farklı yüz ifadelerine odaklanması serginin ana eksenini oluşturmaktadır.
Cafer Arslan lif anlatım diliyle; Bitkisel sisal lifleri kullanarak kişisel kendine özgü geliştirdiği tekniği ile hazırladığı lif betimlemelerini Nilüfer Moayeri Küratörlüğünde Yüzlerim adlı sergi başlığı altında, 06 Kasım 07 Aralık 2013 tarihleri arasında Pera Sanat Galerisinde sizlere sunuyor.
Işık ve renk ustası Eşref Üren Kibele Galerisi’nde
Yer: İş Sanat Kibele Galerisi
Tarih: 24 Ekim – 30 Kasım 2013
Düzenlediği sergilerle, Türk plastik sanat tarihinin önemli isimlerini sanatseverlerle buluşturan İş Sanat Kibele Galerisi, yeni sezonunu Türk resminin renk ve ışık ustası Eşref Üren’in retrospektifsergisi ile açıyor.
Sanatçı Bedri Rahmi Eyüboğlu tarafından “Resmimizin ana direklerinden biridir” diye nitelendirilen Eşref Üren’in eserleri, 24 Ekim – 30 Kasım 2013 tarihleri arasında İş Sanat Kibele Galerisi’nde sergilenecek. Eşref Üren’i yakından tanıyan ressam İmren Erşen tarafından hazırlanan sergi kataloğu, ömrünü resme adamış sanatçının eserleri hakkında detaylı bilgiler içeriyor.
Alçakgönüllü ve gösterişsiz bir yaşamı tercih eden ressam Eşref Üren, 1897 yılında doğdu, 1920’li yıllarda Sanayi-Nefise Mektebi’nde İbrahim Çallı, Hikmet Onat ve Feyhaman Duran gibi Türk resminin önde gelen isimlerinden eğitim aldı. Eşref Üren, sanat eğitimini sürdürmek için gittiği Paris’ten döndükten sonra Erzurum ve Sivas’ta çeşitli okullarda 8 yıl öğretmenlik yaptı.
Çok erken yıllarda resimlerini sergilemeye başlayan Eşref Üren, 1943’te D Grubu’na katıldı, her yıl açılan Devlet Resim ve Heykel Sergileri’ne devamlı eserlerini veren Eşref Üren, Türkiye’nin yurt dışında tanıtımı için açılan UNESCO Sergisi, Venedik ve Tahran Bienalleri gibi toplu sergilere de davet edildi, eserleri sergilendi.
Resimlerinde çoğunlukla Ankara ve çevresinden oluşturduğu kar peyzajlarını, bozkırın akşam saatlerini, bulvarları, baharın renklerini, çiçekleri, Kurtuluş Parkı’nın, Elmadağ’ın, Çiftlik’in pırıltılı görünümlerini işleyen Eşref Üren 1984 yılında Ankara’da vefat etti.
ŞEVKET SÖNMEZ La-Vi-Da LAVIDA FAKE
Yer: MerkurTarih 28- eylül – 20 kasım 2013
Şevket Sönmez 'La-Vi-Da Lavida Fake ' ismini verdiği yeni kişisel sergisinde kavramsal çerçeveden kullandığı tekniklere geniş bir yelpazeye yayılan yeni çalışmalarıyla karşımıza çıkıyor. 'Kaligrafi, hikayecilik, popüler ve resmi kültür imgeleri arasında dolaşırken, klasik pentür anlayışından, duvar estetiğine uzanan dinamik stilini uç bir noktaya taşıyor...
'Lavidafake' Sevket Sonmez' in son sergisini imleyen bir 'kod' olarak görülebilir. Buradaki fonetik 'tını' oyunu, sadece bu çalışmaların oluşturulma ve gösterilme süreci için tasarlanmış olmasına rağmen serginin ana gövdesini taşıyan kavramlara da temas etmektedir...
Bu sergide bütün ağırlığına rağmen felsefi 'tin' çocuksu bir yazı-imaj halinde ortaya çıkar. Çalışmaların tamamında bu 'tin' sanatçının kendi söylemiyle 'half hidden' yani yarı saklıdır.... Alexandre Dumas' nın 'Siyah Lale' isimli hikayesinin 20.y.y uyarlamalarını güncel bir fantezi halinde tekrar kurgulayan sanatçı 'sahte' ve 'orijinal' arasındaki gerilimli ilişkiye dikkat çekiyor. 'Siyah Lale'nin bütün erdemli eylemlerinin sembolü olan lale çiçeği ya bugünün milyonlarla üretilen plastik çiçeklerinden birine dönüşmüş olsaydı? Bir şeyin kendisiyle temsili arasında nitelik zıtlaşması nelere yol açar? 'İyi' ve 'güzel', 'çirkin' ve 'kötü' ile temsil edilebilir mi? Orijinal olan 'sahte' siz, dünya 'ay' sız olabilir mi? Kahramanlar ve kurbanlar arası gizli bir anlaşma mı var? Görüntüler dünyası hangi noktada insanlığın en büyük 'teknolojik' buluşu olan 'yazı' ya dönüştü? Temsillerin hangi hali 'FAKE' Ona göre 'çocuksu gerçekçilik' yaşamı anlamak için anahtar bir yöntemdir. İnsan öğrenme süreçlerinde kazanım ve kayıplar yaşar, her yeni bilgi daha önce yaşanan durumun sonudur...
Ormanda heceleyerek şarkı söylerken, karşımıza 'fake' bir babaanne olarak çıkan kurt bugün yaşadığımız ‘hayatın’ kendisidir. Merkur' de açtığı ikinci kişisel sergi olan “La-Vi-Da LAVIDA FAKE” 28 Ekim - 20 Kasım 2013 tarihleri arasında izlenebilir...
Tansel Türkdoğan “Simülatif İzler, Bilinmeyen Objeler”
Kare Art Gallery
Tarih : 1 – 30
Kasım 2013
Kare Sanat
Galerisi 1 – 30 Kasım 2013 tarihleri arasında Tansel Türkdoğan‘ın
“Simülatif İzler, Bilinmeyen Objeler” isimli kişisel
sergisine ev sahipliği yapıyor.
Sanatçı değişken görselliğin ve katmanlı şeffaflığın bilinçaltımızdaki yeri ve sanatçının kendi düş dünyası için oluşturduğu belirsiz obje yansımalarını tuval üzerine taşıyarak günümüz insanının içinde bulunduğu çıkmazın durum tesbitini yapmaktadır..
Arındırılmış yüzeyler üzerinde monokrom renk anlayışı ve soyut anlatım dili ile kavramsal bir derinliğe ulaşan kamufle imgeler, sanatçının oluşturduğu özgün ifade yeteneği ve akılcılığının göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
1966 yılında Antakya’da doğan sanatçı 1987 yılında Gazi Üniversitesi, Resim bölümünden mezun oldu. 1987-1993 yılları arasında Hacettepe Üniversitesinde, mastır ve doktora yaptı. 1998 yılında doçent, 2004 yılında profesör olan sanatçı, yurtiçinde ve yurtdışında açtığı 20 kişisel sergi haricinde birçok bienal ve uluslararası sergi projesinde yer aldı, atölye çalışmaları yaptı, çeşitli sempozyum, atölye çalışmaları ve söyleşilere katıldı.
Sanatçı değişken görselliğin ve katmanlı şeffaflığın bilinçaltımızdaki yeri ve sanatçının kendi düş dünyası için oluşturduğu belirsiz obje yansımalarını tuval üzerine taşıyarak günümüz insanının içinde bulunduğu çıkmazın durum tesbitini yapmaktadır..
Arındırılmış yüzeyler üzerinde monokrom renk anlayışı ve soyut anlatım dili ile kavramsal bir derinliğe ulaşan kamufle imgeler, sanatçının oluşturduğu özgün ifade yeteneği ve akılcılığının göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
1966 yılında Antakya’da doğan sanatçı 1987 yılında Gazi Üniversitesi, Resim bölümünden mezun oldu. 1987-1993 yılları arasında Hacettepe Üniversitesinde, mastır ve doktora yaptı. 1998 yılında doçent, 2004 yılında profesör olan sanatçı, yurtiçinde ve yurtdışında açtığı 20 kişisel sergi haricinde birçok bienal ve uluslararası sergi projesinde yer aldı, atölye çalışmaları yaptı, çeşitli sempozyum, atölye çalışmaları ve söyleşilere katıldı.
“ Kendini Bul / FindYourself”
Yer : Galeri
İlayda
Tarih : 4 Ekim
– 10 Kasım
Genç kuşak
çağdaş ressamlar arasında, kendine özgü resim dili ve sıra dışı bakış açısı ile
bilinen Barış Cihanoğlu, ‘’ Kendini Bul / Find Yourself’’ adını verdiği son
serisinde, yaşam içindeki bireyin kararsızlıklarını, benlik arayışlarını,
bulunduğu dünya ile kendi iç dünyaları arasında kalışları ile araf’ ta kalmanın
yarattığı sorunları ve aidiyet meselesini irdeliyor. Sanatçı resmine son
dönemde eklediği deformasyonlara ve sıra dışı çekilmelere bu serisinde de devam
ediyor. Portrelerde uyguladığı deformasyonlarda, figürler adeta tuvalin
dışındaki başka bir kütlenin çekim etkisi altında kalarak belirli bir yöne
doğru sistemli bir şekilde çekilmekteler. Buradaki çekilmeler bazen, aynı
kompozisyondaki iki farklı figürü aynı çizgide buluşturabiliyor ve bir anlamda
onların kader ortaklığına gönderme yapıyor. Bazı kompozisyonlarda benzer
konumdaki figürler birbirleriyle kaynaşıp, adeta ‘’aynılaşıyor’’. Figürler
durağan konumda iken sadece baş kısımlarından belirli bir yöne doğru
çekilmeleri ise yaşam içindeki bireyin kendini bulmaya çabalarken istem dışı
olarak sisteme entegre olma sürecine işaret ediyor. Sanat yazarı, Özcan
Türkmen, sanatçı için şöyle bir saptamada bulunuyor. ‘’ Son eserlerinde Barış
Cihanoğlu, farklı yasalarla işleyen bir evrenin kapısını açmış oldu bizlere.
Sanat bilinci, şayet bir parça zahmetle buluşursa, bu evren karşısında heyecan
duyacak ve onun yasalarına, içyüzüne dair kendine sorular soracaktır.’’
Evrensel temaları kişisel üslubu ile irdeleyen Barış, sanatına sürekli
yenilikler katarak, üretkenliği ve yaratıcılığı ile izleyenleri şaşırtmaya
devam etmektedir. Sanatseverler 4 Ekim- 10 Kasım arasında Galeri İlayda’da
açılacak olan bu farklı sergiyi görmeliler…
Nevin Çokay
Resim sergisi
Tarih: 3 Ekim
-2 Kasım 2013
Yer: Terakki
Sanat
2012 yılında
kaybettiğimiz Çağdaş Türk resminin önemli kadın sanatçılarından Nevin Çokay’ın
eserlerine ev sahipliği yapıyor. Sanatçı, tuvallerinde insan hüznünü,
çaresizliğini soylu bir ifade ile duyguları sömürmeden aktarıyor. Özgürlüğün
simgesi çizdiği atların yelelerinde umutların uçuştuğunu görebilir, doğayı
betimlediği resimlerinde, tüm güzel renk kodlarını, henüz ihanete uğramamış
peyzajların içinde merakla ve özlemle ararsınız.
Nevin Çokay
insan ilişkilerini, sevdayı, sevgiyi ayrıntılar içinde kaybolmadan, bütüne
odaklanmayı, mükemmel bir gözlemle yansıtmış bir ustadır. Eserlerinde,
özellikle figürlerin ifade gücünü, gözlerin en derinliğinde toplayarak
yarattığı çarpıcı etki; aynı zamanda destek olmanın, direnmenin metamorfozunu
oluşturmayı da başarıyor.
Sanatçı,1947 yılında girdiği Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden, 1953 yılında
Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesi’nden mezun olarak bitirdi. İlk sergisini 1953
yılında Adalet Cimcoz’un Maya Galerisinde açtı. Bir dönem Nedim Otyam’la
birlikte müzik ve sinemayla ilgilenen sanatçıya, 1988 yılında Uluslararası
Plastik Sanatlar Deneği tarafından “Onur Ödülü” verildi.
Türkiye’de ve
Avrupa’nın birçok kentinde yer alan çeşitli müzelerde, resmi ve özel
koleksiyonlarda resimleri bulunan Nevin Çokay, Türk resmine toplumsal gerçekçi
çizgide verdiği eserlerle katkıda bulundu.
Resim
çalışmalarının yanısıra, uzun yıllar resim ve sanat tarihi öğretmenliği çeşitli
atölye çalışmaları yaparak birçok öğrenci yetiştiren sanatçı, 82 yaşında
Foça’da hayata veda etti
REBECCA HORN
Tarh: 11 Eylül
– 1 Kasım 2013
Yer: Galeri
Artist İstanbul
Galeri Artist
İstanbul 11 Eylül – 1 Kasım 2013 tarihleri arasında “A Chemical Wedding in
İstanbul” adlı sergisiyle çağdaş enstalasyon ustalarından Alman sanatçı Rebecca
Horn’u ağırlamaktadır.
Rebecca Horn’un
neredeyse yarım yüzyılı bulan üretimi; ortaya koyduğu özgünlük, hayal gücü ve
çarpıcı tutarlılık nedeniyle çokça övgü almaktadır. Heykel, performans, film,
çizim, fotografik çalışmalar; şiir ve büyük çaplı, kompleks yapıda in situ
enstalasyonlarını içinde barındıran geniş bir yelpaze sunar. Bu farklı türler
arasında hareket ederken sanatçının absürd ve irrasyonele karşı ne denli
kuvvetli bir duyuşa sahip olduğu da açığa çıkar.
Bu İstanbul sergisinde
yer alan eserler, sanatçının işlerinin karakteristik, ilk bakışta fark
edilmeyen, güçlü jestleri olduğu kadar karanlık fantezilerini de dışa vuruyor.
“Tongue House of the Sultan” adlı işi onun oyuncu ironisinin güzel bir
kanıtıdır. (Bu, sürrealistlerden ziyade Marcel Duchamp, Buster Keaton ve
Raymond Roussel’le bağ kuran bir ironidir). Gizemli bir pirinç konteynerden
dışarı uzanan eski bir bisiklet lastiği ve masanın bir ayağının altında kalan
bir peçe olağandışı bir komşuluk ilişkisi yaratarak erotik anlamlar
çağrıştırıyor. Birbiriyle alakası olmayan objelerin bu şekilde bir araya
getirilmesinden yeni nesneler ve yeni anlamlar ürüyor. İşte bu, hakikaten,
‘kimyasal düğün’ün ya da kimyasal süreçler ve transformasyonların temel
anlamıdır. Rebecca Horn’un sergisinin başlığı Almanya’da Orta Çağda yazılmış
olan “Chymische Hochzeit” adlı tanınmış kitaba atıfta bulunur. Özellikle
İstanbul için yapılmış olan “Mirrored Light in a Desert Tree” adını taşıyan
diğer eserde de – Rebecca Horn’un sözleriyle – ‘imkansızlar arasında bir simya’
söz konusudur. Kurumuş bir Hibiscus çalılığının dalları sivri pirinçten
pençelere sahiptir. Hareketli bir ayna duvarlarda gizlenmiş bir ışık kaynağının
ve tavandan sarkan cam kürenin akislerini yansıtır. bir kasenin içinde çöl ağacının
ayakları dibine yerleştirilen su, ağaca yürümez ve ağaç öylece kuru ve cansız
kalır. Birbirine sürtünerek asabi ağustosböcekleri gibi sesler çıkaran iki
omurgalı “Cricket Song” gibi ya da yeni enigmatic remi ‘Nine Prophets’ gibi bu
büyülü iş de Rebecca Horn’un silahının ne olduğunu ayan ediyor: bir şairin
patlayıcı fantazileri, algılamada duyumsal sürat ve toplumumuzdaki değişimleri
öngören ve kavrayan bir zeka. Horn’un sanatsal kaygısı bizi saran gerçekliğe
alternatifler tahayyül etmek ve bunları güçlü ve huzur kaçıran karşı imgelerle
var etmektir.
Rebecca Horn
İstanbul’la ilk kez tanışmıyor. 1995’te 4. İstanbul Bienali küratörü René Block
onu davet etmiş ve sanatçı açıkçası bu önemli organizasyona finansal destek
sağlamak amacıyla bazı tanınmış sanatçı dostlarıyla birlikte bir sanatçılar
portföyünde yer alarak ‘Les raisins de la nuit’ – Gecenin üzümleri adlı işini
üretmiştir. Şimdi bu sergi ise onun İstanbul’daki ilk kişisel sergisidir.
Joachim
Sartorius – Berlin, September 2013
Nedret Yaşar
“Empati”
Tarih 3 Ekim –
31 Ekim 2013
Yer: Doruk
Sanat
3 Ekim de
açılacak olan sergi, 31 Ekim’e kadar Doruk Sanat/Tophanede görülebilir.
EMPATİ… Nedret
Yaşar’ın “empati” başlıklı sergisinde; resimlerinin merkezinde yer alan
iletişimsizlik fenomeni, yabancılaşmadan ayrı düşünülemez. İletişimsizlik ve
yabancılaşmanın yol açtığı “insansızlaştırma”, insanın özünü yitirmesiyle
sonuçlanan çağımızın en ağır travması. Bireyin ne kendisiyle ne de dış gerçeklikle
doğrudan bir temas içinde olamaması, topluma, doğaya ve kendisine
yabancılaşması…
Empatinin
yitimi…
Sanatçı bu travmayı, bilinen iletişim düzlemi üzerinden değil hiyerarşinin en alt sınıfından, alt metinler üzerinden görünür kılıyor. İletişim ilerledikçe figürlerin ruhsal halleri belirginleşmeye başlıyor, konuşmalardaki kekemelik, ve kesintiye uğrama hali, sessizlikle birlikte çarpıcı bir dille dönüşüyor. Yaşar, plastik dilin imkanlarıyla, gerçekliği uyumsuz bir ilişkisellik üzerinden kurgularken izleyiciyi alışkanlık ve kökleşmiş geleneğin dışında bir düşünüşe ve tedirginliğe davet ediyor. Sanatçı, rahatsız etmeyi amaçladığından figürler üzerinden duygusal bir yakınlık kurmaktan özellikle kaçınıyor. Ortaya konulan sahne izleyicinin sevimli bulacağı, tanıyıp özdeşleşeceği bir ortamdan ziyade uyumsuz bir ilişkisellik üzerinden kuruluyor.
Sanatçı bu travmayı, bilinen iletişim düzlemi üzerinden değil hiyerarşinin en alt sınıfından, alt metinler üzerinden görünür kılıyor. İletişim ilerledikçe figürlerin ruhsal halleri belirginleşmeye başlıyor, konuşmalardaki kekemelik, ve kesintiye uğrama hali, sessizlikle birlikte çarpıcı bir dille dönüşüyor. Yaşar, plastik dilin imkanlarıyla, gerçekliği uyumsuz bir ilişkisellik üzerinden kurgularken izleyiciyi alışkanlık ve kökleşmiş geleneğin dışında bir düşünüşe ve tedirginliğe davet ediyor. Sanatçı, rahatsız etmeyi amaçladığından figürler üzerinden duygusal bir yakınlık kurmaktan özellikle kaçınıyor. Ortaya konulan sahne izleyicinin sevimli bulacağı, tanıyıp özdeşleşeceği bir ortamdan ziyade uyumsuz bir ilişkisellik üzerinden kuruluyor.
Günlük hayatın
bilinen biçim kalıplarının kullanılmadığı düzenlemeler, gerçeküstü, düşsel
biçimler, uyumsuz parçalarla oluşan plastiğin dili, tedirgin edici bir alegori
oluşturuyor. Tanıdık figürlerin biçimsel uyumsuzluğu aynı zamanda uyarıcı etki
yaratıyor. Bu uyarıcı etki, biçimsel uyumsuzluğun, gerçeğin görünümü ile
özündeki uyumsuzluğa koşut olmasından ileri geliyor. Toplu yaşamanın içindeki
uyumsuzluğa nüfuz eden tedirginlik, kişilerin birbirleri ile iletişim
kuramadıkları, birbirlerine ve topluma yabancılaştıkları, doğaya ters
düştükleri travmanın içinde yayılıyor ve insansızlaşma ile son buluyor.
Nedret Yaşar,
resimlerinde; insansızlaştırmayı, trajik olanı bir alegori içinde ele alıyor.
Örneğin bir cücenin görünürlüğü zengin çağrışımlarla, insanın yalnızlığını,
başka insanlarla ilişki kuramamasını ele alırken, insanların çıkarlara dayalı,
ikiyüzlü, yapmacık ilişkilerinin adeta bir ikonografisini de oluşturmaktadır.
Yaşar’ın resimlerinde karakterlerin birbiriyle yer değiştirmesi aynı alegori
içinde kurgulanıyor. İnsanın kendisini doğadan bir varlığın yerine koyması ya
da örneğin bir çocuğun, bir çocuk anne ile yer değiştirmesi plastik bir dil
üzerinden ifadesini buluyor. Birbirimize yaklaşmak, birbirimizi daha çok
anlamak zorunda olduğumuz bir dönemde, sanatçı, ötekini anlama beceresi olan
empati ile karşısındakini yargılamadan önce anlamayı öneriyor. Dünyaya bir de
ötekinin gözüyle bakmanın önemini vurguluyor.
Lütfiye BOZDAĞ
Lütfiye BOZDAĞ
Sevgi, Umut, Aşk ve Temas kısaca S.U.A.T. temalı KAPILAR sergisi
Yer: galeri
ısık tesvikiye
Tarih:
03 – 26 Ekim 2013
Bir
kardeşlik ve dayanışma hikayesi S.U.A.T ve Kapılar Sergisi FMV Galeri Işık
Teşvikiye’de Çağdaş Türk resminin önde gelen isimlerinden
Ertuğrul Ateş ve yıllardır fotoğraf alanında dikkat çeken çalışmalara imza
atan, koleksiyoner Nejat Türkmen, tüm geliri Down Türkiye’ye bağışlanacak 14
fotoğrafın fırça darbeleriyle yorumlandığı bir sergi hazırladı.
Nejat Türkmen
ve Ertuğrul Ateş; ortak sergileri Sevgi, Umut, Aşk ve Temas kısaca S.U.A.T.
temalı KAPILAR sergisi ile çarpıcı bir işbirliğine imza atıyorlar. Temelinde
Sevgi, Umut, Aşk ve Temas’ın olduğu sergi, 3 Ekim-26 Ekim tarihlerinde Feyziye
Mektepleri Vakfı’na ait Galeri Işık Teşvikiye’de sanatseverlerle buluşacak.
İki sanatın ve
sanatçının ortak imzasını taşıyan, fotoğrafla resmin, aynı tuvalin üzerinde
uyum içinde birleştiği eserler için Nejat Türkmen 14 kapıyı fotoğrafladı.
Ertuğrul Ateş, bu fotoğraflar ve fırça darbeleriyle tuvaline akıttığı
hayalleriyle KAPILAR sergisinin gözbebeği eserleri ortaya çıkardı.Sergi, tıpkı
yola çıkış hikayesi gibi bir dayanışma, kardeşlik ve mücadeleyi anlatıyor.
Pek çok Down
sendromlu çocuğun hayatında önemli bir fark yaratacak bir kapı açma niyetiyle
yola çıkan Ertuğrul Ateş ve Nejat Türkmen, destekleriyle Down sendromlu
çocukların, gençlerin gerekli eğitimleri alarak, yetişkin olduklarında üretken
bireyler olmalarına büyük bir katkıda bulunacaklar.
Serginin
yaratıcılarından Ertuğrul Ateş: “SUAT,
adına bu projeyi gerçekleştirdiğimiz kardeşimizin adı. SUAT bize verdiği ilham ve cesaretle var olma
nedenine-nedenimize derin anlamlar yükleyebileceğimiz bir katkı daha yaptı.
Kendisiyle aynı kaderi paylaşan diğer kardeşlerine ve bizlere bir kez daha
kardeşleşme fırsatı tanıdı. Bize düşen onun bu mesajını sizlerle buluşturup hep
beraber ‘biz’ olmaktır” diyor.
Serginin
yaratıcılarından Nejat Türkmen ise: “Aslında adına yaşam dediğimiz, acıtatlı
bir çok olayla geçen süreç, bir kapıdan girip, diğer bir kapıdan çıkmak
gibidir. Aşık Veysel’in dizelerinde söylediği gibi “İki kapılı bir handa /
Gidiyorum gündüz gece” ne çok şey anlatmaktadır. Sevgi, Umut, Aşk ve Temas’ın
en üst boyutunu yaşama imkanı bulduğum, bu projeye ilham kaynağı olan canım
kardeşim Suat, yalnızca kardeşim değil, aynı zamanda çocukluğumda oyunlar oynadığım
arkadaşım olmuştu. Suat, bizlerden bir kromozom fazla dünyaya gelen diğer
arkadaşlarla bizi bir kez daha bir araya getirdi. Onun gibi bir kardeşe sahip
olduğum için sonsuz bir mutluluk duyuyorum.Kapılar sergimizin ilham kaynağı
sevgili kardeşim Suat, evrenin bütün işaretli çocuklarıyla yeniden kardeş
yaptın beni. Bu vesileyle seni bir kez daha yürekten kucaklıyorum. İyi ki
varsın.” diyor.
“Aklımdakiler” Nurdan Likos
Yer: Galeri İlayda
Teşvikiye
Tarih : 7 Kasım – 8 Aralık
Nurdan Likos’un
“Aklımdakiler” isimli solo sergisine ev sahipliği yapacak. Sanatçı,
Aklımdakiler serisinde kendi kişisel hikâyesinden yola çıkarak kadınlara ait
bir dünyanın mahremiyetini/günahlarını konu alır. Her kadının kendine ait gizli
bir dünyası vardır. Pek çok kadın bazı gerçekleri ya da durumları en
yakınlarına hatta kendine bile itiraf edemez. Ancak düşüncelerine de engel
olamaz. Kimisi cinsel kimliğini saklar bir diğeri hastalığını, hamile olduğunu,
kürtajını, arkadaşının sevgilisiyle birlikteliğini, dayak yediğini, tecavüze
uğradığını vs… Tüm bunlar ataerkil bir toplumda rolleri biçilmiş kadın’ı
ötekileştireceğinden yok sayılır ve düşüncelere hapsedilir. Bu aykırı
düşünceler yatakta kişinin kendisiyle baş başa kaldığı bir zamanda realize
olur.
Genç sanatçı Likos’un da
hayatı her kadınınki gibidir. Ancak O, diğer kadınlardan farklı olarak kendi
gerçeklerini resimleriyle görünür kılar. Resimdeki kadın resmi yaparken
kendisidir, galeriye asıldığındaysa izleyen herhangi bir kadın olur. Yatakta,
sokakta, bazen de tanımlanmaz bir mekânda kendisiyle hesaplaşma anını izleyenle
paylaşır. Yaşadığı mahremiyeti ya da günahları başucunda ya da ayakucunda yer
alan formlar aracılığıyla ortaya serer. Bunları açık bir anlatımdan ziyade
metaforik bir dille yapmayı tercih eder. Renkler ile anlatımlarını
güçlendirdiği kompozisyonları yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgiye de işaret
etmektedir. Ölüm ve yaşamı kadın ve erkek ilişkisi üzerinden ele alır: cinsellik,
erkek, doğurganlık, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve bunların yol açtığı
ölüm fikri vardır. Ancak sanatçı bunları anlatmak için resimlerinde soğuk bir
atmosfer ya da dramatik bir dil kullanmaz. Günahlarını sempatik bir şekilde
sunar ve yaşamla dalgasını geçmeye çalışır. O nedenle renkli ve eğlenceli bir
kompozisyon kurgusu benimsemiştir.
Kısaca sanatçı sanatsal
üretimlerinde kendisinin de yaşadığı çelişkili bir dünyanın tanımlamasını
yapmaya çalışır. Kadın-erkek, yaşam-ölüm, cinsellik-hastalık vs… Likos’un,
zıtlıkların uyumu olarak bilinen ying yang kavramını işlerinde bir referans
olarak kulla
ndığını söylemekte de yarar
vardır. Siyah beyaz renk kullanımını sıklıkla tercih etmesi bu nedenle tesadüf
değildir. (Ying ve Yang, Chi’nin alçalan ve yükselen evrelerine verilen
isimlerdir. Birbirlerine karşıt ama tamamlayıcıdırlar. Birbirleri olmadan var
olamazlar.)
Likos, Tracey Emin’in
90′larda ortaya koyduğu itiraf sanatının bugün başka bir coğrafya ve zaman
diliminde yorumlamakta, yaşamında var olan durumları fütursuzca ortaya sermek
yerine resimlerinde yarattığı renkli formlar aracılığı ile izleyenle
paylaşmaktadır. Nurdan Likos’un Aklındakiler 8 Aralık ‘a kadar Galeri Ilayda
Teşvikiye’de izlenebilir.
Efendiler ve Köleler Resim Sergisi
Yer: Beyoğlu Akademililer Sanat Merkezi
Tarih :31
Ekim - 30 Aralık 2012
Efendi ve köle... Biri olmazsa diğeri olamayacak insanlık puzzle'ının girintili parçalarıyız. Sema Maşkılı, aynı insani gerilimin üzerinde gezdiriyor fırçasını. Damlayan her boya, sürülen her kıl parçası, üst üste binen, alttakini de gösteren her katman, uysal ve uygar hatalarımıza sinen tekinsiz bir güç savaşını çarpıyor rahat gözlerimize. Bizim onayımıza ve arzumuza kelepçelenmiş evcil efendi ve kölelik pozları bunlar. Durgun, mesafeli, tedirgin edici ve kavrama yapışmamış etkileyici bir figürasyonun resmi bunlar. Uzanan bir adam, dokunan bir el, gözlerini izleyiciye dikmiş bir yüz...
İçinde
yuvalandığımız rahat ama tekinsiz kozamızı sorguluyoruz usul usul...
1000 günlük sanat akımı “KoBrA”,
SSM’de!
Tarih: 29 Haziran –16 Eylul
20. yuzyılın ikinci yarısında sanat ortamını sekillendiren Kobra akımının öne çıkan eserlerinden olusan genis bir seckiyi, Kobra - Özgür Sanatın 1000 Günü adlı sergiyle ağırlıyor. Adını sanatcıların geldikleri Kopenhag, Bruksel ve Amsterdam’ın ilk harflerinin bilesiminden alan Kobra, 29 Haziran’da ziyarete acıldı. Kobra sanatcıları tarafından hayata gecirilen ve yalnızca 1948-1951 yılları arasında uygulanan bu avangard akım 60’ın uzerinde eser ile temsil ediliyor. Hollanda ve Turkiye arasındaki diplomatik iliskinin 400. yıl kutlamaları kapsamında gerceklestirilen sergi, Hollanda’daki Kobra Modern Sanat Muzesi ve ABN AMRO Bank’in ozel koleksiyonuna ait eserleri, ilk kez Turkiye’ye getiriyor. Secki; tablo, heykel, kumas, seramik, kağıt uzerine isler, caz muziğinden ilham alan calısmalar ve belge niteliğindeki malzemelerden olusuyor.
Sergide, Kobra doneminin one cıkan
isimlerinden Karel Appel’e ait “Femme, Enfants, Animaux” (Kadınlar, Çocuklar,
Hayvanlar) isimli unlu tablonun yanı sıra Eugene Brands, Constant, Corneille, Asger
Jorn gibi sanatcıların imzasını tasıyan onemli eserler de yer alıyor. Ulkemizde
ilk kez sanatseverlerle bulusacak sergi; ABN AMRO Bank, De Meeuw Group / ABC Prefabrik,
Gozde Girisim Sermayesi Yatırım Ortaklığı, Đpragaz, Merck Serono, TMF Group ve
Hollanda Kraliyeti’nin desteğiyle gerceklestiriliyor.
Sergiyle ilgili bilgi veren SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer, “Turkiye ve Hollanda arasındaki
diplomatik iliskilerin 400. yılı kapsamındaki etkinlikler, Fluxus ile birlikte,
20. yuzyılın ikinci yarısının onemli bir sanat akımı olarak kabul edilen Kobra
sergisiyle devam ediyor. Kobra akımı, 2. Dunya Savası sonrasında, yeni ve ozgur
bir sanat formu olusturmayı amaclayan genc avangard sanatcılar tarafından
kuruldu. Kısa omru icinde pek cok onemli
sanatcıyı catısı altında birlestiren Kobra akımı, savas sonrası yeniden yasama sevincini
ve umudu yansıtan, spontan, renkli, davetkar ve zamansız eserlerin uretilmesine
yol actı. Kobra sanatcıları, saf ifadeyi bulma uğruna bazen kendi ulkelerinin
halk sanatı koklerine eğildi, bazen de onun pesinden uzak diyarlara, doğu ve
batı ulkelerine uzandı. Amacları, buldukları renkli izlerle, savasın insafsız anılarından
bunalan dunyaya bir nebze iyimserlik, Avrupa’nın kasvet dolu sanat ortamına
renk ve yasam sevinci vermekti. Akımın onemli sanatcılarının eserlerini barındıran
Amstelveen’deki Kobra Modern Sanat Muzesi’nin isbirliğiyle hazırladığımız,
fevkalade guclu bir gorsel betimleme sunan serginin gerceklestirilmesine destek
veren sponsorlarımıza tesekkur ederim. Kobra akımının sergisi, yaz boyunca Đstanbullulara
ve sehri ziyaret eden turistlere onemli bir kultur ziyafeti sunacak. Sergi sanatseverlere,
cocuksu duygularını canlandıracak ve yaratıcı yonlerini tetikleyecek bir
deneyim vaat ediyor.” dedi.
Sergiyi ziyaret edenler,
Kobra akımının gelisiminin yanı sıra, 1930-1960 yılları arasında Avrupa ve Turkiye’deki
sosyal, tarihsel gelismelerin paralel kurguyla anlatıldığı keyifli bir yolculuğa
cıkacak. Tarihsel onem tasıyan goruntulerden olusan siyah-beyaz belgesel ise
Kobra akımı basladığında dunyada nelerin olup bittiği konusunda izleyenlere
fikir verecek. 16 Eylul’e kadar sanat severlerle bulusacak
“Kobra - Ozgur Sanatın 1000
Gunu” sergisi kapsamında, cocuklara yonelik eğitim programları da yapılacaktır.
Rönesans’ın Sırları İstanbul'da Aydınlanıyor!
Yer: MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi,
Tarih: 1 Haziran – 31 Temmuz 2012
16. yüzyıl İtalya’sının en ünlü üç ustasının bilim ve sanatta nasıl izler bıraktıklarını anlatan The Great Masters Sergisi dünyada ilk kez Türkiye’de sergilenecek.
1 Haziran – 31 Temmuz 2012 tarih aralığında Museo
Ideale Leoanardo Da Vinci, Arter Tasarım ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi işbirliği ile MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, Beş
Kubbe Salonu’nda gerçekleşecek sergi, Türkiye’de gerçek anlamda hayata
geçirilecek ilk interaktif sanat sergisidir.
İsveçli sergi tasarım şirketi “Excellent Exhibitions
AB” tarafından tasarlanan ve alanlarında uzman İtalyan küratörler Alessandro
Vezzosi ve Francesco Buranelli tarafından hayata geçirilen “The Great Masters”
sergisi ilk kez Türkiye’de sergilenecek.
Türkiye’de açılacak ilk interaktif sanat sergisi
“The Great Masters”da ziyaretçiler Michelangelo’nun Sistin Şapeli’ndeki
eserlerini, Davud heykelini, Leonardo’nun Son Yemek freskini, anatomi
çalışmalarını, Vitruvius İnsanı’nı, Raphael’in yapmış olduğu birçok resmi ve
Atina Okulu freskinin detaylı incelemesini modeller, dokunmatik ekranlar ve
interaktifler vasıtasıyla öğrenme ve deneyimleme fırsatı
bulacaklar.
Sergi, 3 büyük usta üzerinden yola çıkarak 16.
Yüzyıl İtalya’sını ve Rönesans’ı anlatıyor. Bu dönemin en önemli keşifleri olan
Perspektif, Anatomi ve Ayna sergi içinde farklı deneyimlerle ziyaretçi ile
buluşuyor. Bilim ve sanatın iç içe geçtiği bu dönemde hem sanatçı, hem bilim
insanı olarak insanlığa sayısız eser bırakan 3 büyük ustanın bu sıra dışı
sergisi 1 Haziran – 31 Temmuz 2012 tarihleri arasında MSGSÜ Tophane-i Amire
Kültür ve Sanat Merkezi, Beş Kubbe Salonu’nda gerçekleşecektir. Serginin
biletleri sergi mekanında bulunan My Bilet gişesinden ve My Bilet web sitesinden
temin edilebilir. Müze Kart Plus sahipleri sergiyi %10 indirimli olarak
gezebilecekler
“Kesişmeler-Dönüşümler”
Yer Santralistanbul
Tarih 1 Mart 2012 - 30 Mart 2012
Yapıtlarında, mitolojiden ve efsanelerden beslenen halk kültürünün motiflerine yer veren Ahmet Güneştekin’in “Kesişmeler-Dönüşümler” sergisi, santralistanbul Güzel Sanatlar Müzesi’nde 30 Mart tarihine kadar izlenebilecek. Güneştekin, Ömer Uluç’un anısına düzenlediği sergide, “Güneşe Açılan Kapılar” ile “Saf Adalet” serisinde yer alan heykel ve konstrüksiyonların da içinde bulunduğu 27 yapıtını sanatseverlerle buluşturuyor.
Dinleri simgeleyen “Güneşe Açılan Kapılar, tarihi kapıları tuvale dönüştürüyor.
Dinleri simgeleyen “Güneşe Açılan Kapılar, tarihi kapıları tuvale dönüştürüyor.
Ahmet Güneştekin, semavi dinleri çağdaş sanat yorumuyla bir arada işlediği “Güneşe Açılan Kapılar” adlı eserinde tarihi kapıları tuvalle buluşturuyor. Güneştekin, eser için Antakya’da, dünyanın en önemli kutsal mekânlarının ahşap oymalarını yapan yirmiye yakın ustayla çalıştı. Bir yıla yakın sürede tamamlanan eserde kutsal dinlerin sembolleri çarpıcı bir biçimde yorumlanıyor.
Herakleitos’un “Saf” Adalet” kavramı, Ahmet Güneştekin’in heykel ve konstrüksiyonlarında canlanıyor.Ahmet Güneştekin, Herakleitos’un sayısız kuvvetlerin mücadelesi olarak tanımladığı Saf Adalet kavramını heykel ve konstrüksiyonları ile sanata taşıyor. Güneştekin yapıtlarıyla, karşıtlıkların bir araya gelmesinden doğan uyumu görselleştiriyor. Ahmet Güneştekin, “Karşıtlıkların bir aradaki uyumu, birbirilerinin varlık güvencesidir.” anlayışına yoğunlaşan Saf Adalet kavramını günümüz dünyasının temel sorunlarıyla ilişkilendiriyor.
“ CİN ALİ SERGİDE”
Yer:Merkur
Tarih: 9 - 29 Mayıs 2012
Popüler kültür imgesine dönüşmüş olan Cin Ali’yi sanatçı, ilk basımı 1968 yılında gerçekleştirilmiş olan Cin Ali kitapları serisinden özenle seçtiği renklendirilmemiş çizimleri – resimleri çalışmalarına temel almıştır. Sanat adına “imgenin yararsız biçimde mükemmelleştirildiği “ günümüzde, sanatın ve sanat eserinin varlık nedeni olan “yanılsama” neredeyse yok olmuştur. Sabire Susuz, bu noktada Cin Ali tasvirinin yalınlığının ve yalınlıkla yaratılmış yanılsamanın temsil dilini kendine özgü üslubuyla yorumlamaktadır.
Sabire Susuz’ un yalın anlatım tarzıyla uyum gösteren Cin Ali kurgusunu sanatçı şu sözlerle açıklıyor; “Figürlerin neredeyse tek çizgiye indirgenmiş tek boyutlu biçimleri, bilinen resim kurallarının neredeyse kullanılmaması, tüm bunlara rağmen belli ve anlaşılabilir bir ritmin, duygunun, dahası derinlik algısının varlığı, Cin Ali resimlerini yanılsamayla yaratılmış birer “ klasik yapıt” olarak koyuyor karşımıza. Bu tavır benim çalışmalarımdaki yalın dille örtüşüyor ve benim çıkış noktamı oluşturuyor.”
Piksel art tavrından yola çıkarak giysi etiketlerini kendine özgü tekniğiyle bir araya getirerek oluşturduğu resimlerini “Cin Ali Sergide” başlığı altında 9 - 29 Mayıs 2012 tarihleri arasında MERKUR’de izleyebilirsiniz.
“ZAMANLAR İÇİNDE”
Yer Kare Sanat Galerisi
Tarih 10 Nisan - 10 Mayıs 2012
Kare Sanat Galerisi, günümüzün önemli sanatçılarından Yusuf Taktak’ın “Zamanlar İçinde”adlı sergisine ev sahipliği yapıyor. Galerinin iki katlı mekanında gerçekleşecek olan sergide, sanatçının merceğini zaman kavramına çevirmesi sonucu doğan işleri izleyicilerin beğenisine sunuluyor. Sanatçının tuvallerinde, gelişimi ya da yinelenmesi zaman kavramıyla koşut olarak elde edilen biçimlerin görselleştiği sergi, 10 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında sanatseverlerle buluşuyor.
Akbank Sanat Merkezi’nde 2003 yılında açtığı “Zamanlararası” sergisinden bu yana kişisel ve grup sergilerinde “zaman” kavramı üzerine düşünmeye devam eden sanatçı, bu doğrultuda bir süreklilik çizgisi yaratıyor. Akademi’deki öğrencilik yıllarından bu yana üstü örtük bir şekilde sanatsal bir problematik olarak işlediği “zaman” kavramı, sanatçının tuvallerinde, yaşam alanı çadırın, içeriği sabit olarak ilerleme simgesi üçgenin ve geçmiş zaman dikilitaşlarının günümüz formuyla sorgulanıyor.
Akbank Sanat Merkezi’nde 2003 yılında açtığı “Zamanlararası” sergisinden bu yana kişisel ve grup sergilerinde “zaman” kavramı üzerine düşünmeye devam eden sanatçı, bu doğrultuda bir süreklilik çizgisi yaratıyor. Akademi’deki öğrencilik yıllarından bu yana üstü örtük bir şekilde sanatsal bir problematik olarak işlediği “zaman” kavramı, sanatçının tuvallerinde, yaşam alanı çadırın, içeriği sabit olarak ilerleme simgesi üçgenin ve geçmiş zaman dikilitaşlarının günümüz formuyla sorgulanıyor.
Yusuf Taktak, bir bakıma durağan bir biçim olan çadırdan, devingen biçim olan üçgen, dikilitaş ve sonrasında bisiklete geçiş serüveninde, “Geri vitesi olmayışı, enerji bitene dek kullanılması...” gibi bisikletin insan yaşamıyla benzerlik taşıyan niteliğinden esinle üretimine devam ediyor. Bu formlar ortaya çıktığında, zaman kavramının döngüsel bir hal aldığı, dolayısıyla kendi içinde ileri-geri sonsuz hamleler yarattığı ve bu sayede çoğaldığı fikrini öne süren Nusret Polat, sanatçıyı Nietzsche’ci ‘ebedi dönüş’ fikrinin yakınlarında konumlandırıyor. O’na göre, Yusuf Taktak’ın bu bağlamda oldukça sembolik olarak nitelenebilen resimleri, zaman(lar) arasında ve zaman(lar) içinde hareket ediyor.
Karanlıkla Işığın Buluştuğu Yerde…
Yer: Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM),
Türkiye ve Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılında, “Hollanda Sanatının Altın Çağı” Türkiye’de sergileniyor.
10. yılını kutlayan Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Hollanda ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılının kutlanacağı 2012’de, dönemin en kapsamlı sergisini sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. 22 Şubat’ta açılacak sergide, Rijksmuseum ile dünyanın önde gelen özel koleksiyonlarına ait olan eserler, Türkiye’de ilk kez izleyicilerle buluşacak. Sergide, Rembrandt’ın yanı sıra; Hollanda resminin en önemli isimlerinin bulunduğu 59 sanatçıya ait 73 tablo, 19 desen ve 18 obje olmak üzere toplam 110 eser yer alacak. Türk ve Hollanda hükümetlerinin diplomatik sponsorluğunu üstleneceği sergi, Türkiye’de faaliyet gösteren önemli Hollandalı şirketlerin desteğiyle gerçekleşiyor. Ana sponsorluğunu Sabancı Holding ve ING Bank’ın yapacağı serginin bir diğer sponsoru da Philips. Unilever ve Shell’in katkılarıyla gerçekleşecek serginin hizmet sponsorluğunu ise Grand Hyatt ve Park Hyatt İstanbul-Maçka Palas Otelleri ile KLM Hollanda Kraliyet Havayolları üstlenecek.
Yurtdışında ve Türkiye’de çeşitli koleksiyonlarda eserleri bulunan Maximilian Eder için Mehmet Ergüven, sanatçının eserlerini değerlendirirken şöyle diyor, “Dünyayı eliyle görmeye çalışan biriyle karşı karşıyayız. Malzeme kullanımı entelektüel tavrın haletiruhiyeye yük olmadığı bir düzlemde gerçekleşiyor. İnsana yabancı olmayan bir soyutlama iradesi, bu resimlerin daha ilk görüşte fark edilen başat özelliği, daha doğrusu değişmeyen ortak paydasıdır. Belki de bu yüzden Eder’in resimleri ile diyaloğa girmek izleyici için hayli yorucu olsa bile, sonunda kaçınılmaz hale geliyor neredeyse.”
Biz Küçükken - Ayşe Wilson
2007’deki ‘Yüzücüler’ sergisiyle Türkiye’deki sanatseverlerin dikkatini çeken Wilson’ın resimlerinin çekiciliği, içinde barındırdığı iyimserlik ve yaşam enerjisinden kaynaklanır. Cıvıl cıvıl renkler, çocuksu karakterler yaratan sanatçı, hayattaki tüm zorluklara rağmen insanın içinde umut barındırabileceğini hatırlatır adeta.
Gençlik, masumiyet ve çok küçükken zamanı hiç umursamadan yaşadığımız mekanları konu edinen sanatçı, ‘biz küçükken’ sergisinde yer alan işlerinde yine umutlu ve tasasız bir ruh halini tasvir ederken, gençlik dolu hayellerin de nostaljisini yansıtıyor. Resimlerinde, hayata dair gözlemden ve fotografik imgelerden ziyade, saf hayaller ve duygulardan yola çıkan Wilson’ın kişisel yansımalarla örülü bakışı, izleyiciyi herşeyin masum ve güvenli hissedildiği kendi çocuk anılarına götürüyor. “Herkesin, kendini güvende ve iyi hissettiği bir zaman diliminin olduğu fikri beni cezbediyor” diyen sanatçı, Fra Angelico gibi basit ama güçlü formlarla olağanüstü hikayeler anlatan erken dönem İtalyan Rönesans ustalarının resimlerinin en önemli ilham kaynaklarından biri olduğunu belirtiyor.
‘’Yaşama Dokunmak’’ Ahmet YEŞİL
Yer: Ankara Galeri Soyut
Tarih : 06-25Nisan 2012
Tarih : 06-25Nisan 2012
Ülkemizin sanat ortamında seçkin bir yere sahip olan Yeşil, özgün sanat anlayışı ve üslubu ile Uluslararası sanat ortamında da izlenen bir Türk sanatçısıdır. Ahmet Yeşil aşağıdaki cümlelerle sanat anlayışınnı ve sanata bakışının ipuçlarını vermektedir‘’Yaşamın gerçekleriyle her an yüzleşme durumumuz, görüntünün anlam değerleriyle yaşama dokunmaya başlarsınız.
Bu ise yaşamın her boyutundaki görüntüler /yansımalar arasında kendimize ait olanla buluşmamız demektir.
Bulma, buluşma, kavuşma, keşfetme kişinin kendi gerçeğiyle yüzleşmesidir.
Duyguların, olguların insana ait saf, onu özgün kılan gerçeğiyle de yaşama kendinize dokunmaya başlarsınız.
Gösterilmek istenilenle değil, görmek istediklerinizle yaşamı sorarak sorgulayarak , iradenizi boşluklarda egemen kılarak, anlamlı özgür ve özgün yaşayabilirsiniz.’’
Ahmet Yeşil
Yaşamdan…
Yer: Galeri Soyut ANKARA
Tarih:16 Mart – 4 Nisan 2012
Hakan Esmer, ‘’Yaşamdan…’’ adlı sergisi ile 16 Mart – 4 Nisan 2012 tarihleri arasında, Galeri Soyut A - B - C Salonları’nda, izleyicileriyle, buluşuyor.
Bu sergiye paralel olarak planlanmış olan, T.C. Dış İşleri Bakanlığı, Suna Çokgör Ilıcak Sanat Galerisi’ndeki sergisi ise 22 Mart – 11 Nisan 2012 tarihleri arasında izlenebilir.
Sanatçı, Heyyamola, Cafeler, Çiçekçi Kadınlar, ve Peyzaj temalı çalışmalarından oluşan yağlıboya çalışmalarının yanı sıra, Galerinin C Salonu’nda, sergisine eklediği desen ve eskiz çalışmalarıyla da ayrı bir heyecan yaratmakta, eserlerinin oluşum sürecine ilişkin pencereler açmaktadır.
Esmer’in ’’Yaşamdan…’’ adlı bu sergisinde monotonlaşan ve artık hazır bir yaşamın önümüze sunulduğu ortamda, mekanikleşen insan ilişkilerini ve tabiatın renksizliğini sorguluyor.
Ulaşamadığımız veya unuttuğumuz yaşamın renkliliğini, tabiatın coşkusunu ve dinginliğini kendi paletiyle buluşturmaya çalışırken de, yüzeyde vurguladığı kalın boya hamuru ile / renk olarak ben buradayım / iddiasını vurgular.Esmer, düzenini bozduğumuz, farkında olarak ya da olmadan zarar verdiğimiz doğanın dengesini, kendi renkleriyle barıştırma arayışındadır.
Farkında olmadan içine girdiğimiz diyalogların, yanından hiç sorgulamadan geçtiğimiz ama bizi de ilgilendiren muhabbetlerin, toplumsal iletişimin zorunlu birlikteliklere dönüştüğü ''BANANECE'' duruşların, üzerimize yapıştırdığı diyalogları resimlerken, izleyeni şahit tutan tavrı ile, sanatseverleri de aslında istemeden bu konuya dahil etmektedir.
“GUVAŞLAR”
Tarih: 03-21 Nisan 2012
İzleyenlerinin soyut çalışmalarıyla bildikleri Altan, bu kez de soyut örneklerle çıkacak sevenlerinin karşısına; çoğunluğu kağıt üzerine çalışılmış guvaş işler olacak bunlar. Selim’in resimlerine anlamak ve yorumlamak odaklı ve gönül gözüyle bakan Cem ONAN’ın sözcükleriyle yaklaşalım:
“Selim Altan yeni guvaşlarında çoğul anlamlara ulaşmak adına ham ve tam olarak biçimlendirilmemiş olanı seçer. Resim onun için olmak ve olmamak arasındaki ayrımda durur. Genellikle resmini sezgisel boyama yöntemlerini kullanarak doğaçlama kurar. İçsel bir özgürlükle hareket eden çizgilerin tanıdık dünyadaki şeylere benzemek gibi bir kaygıları yoktur. Belli bir görsel deneyimle doğrudan ilişkili olmayan bu öğelerde, yaşayan şeylerin tutkusu sezilir. Lirik dışavurumcu bir soyut anlayış görüldüğü gibi çizginin birbirini kestiği, bölerek çoğalttığı gerilim alanları da kullanır. Yalın kaligrafik imgelerden oluşan bazı işlerinde Japon sumi mürekkep sanatçılarından Çin dekorlarına dek uzanan bir ilgi görülür. Guvaşı farklı medyumlarla birlikte kullanması boyaya kalınlığını ve inceliğini kendisinin ayarladığı bir hacimsellik katar. Bu da işlerine çok katmanlı dinamik bir yapı ve malzemenin plastik yapısına çift taraflı bir yaklaşım getirir. Mekansal derinlik içerisinde gizli ve örtük olanı ortaya çıkarmaya çalıştığı gibi, oluş anının üzerine eklenmesi gereken rengi, dokuyu ve resimsel özellikleri de eşit paydada dengeler. Dolayısıyla resim yapma anında tazelenen ve diğer çalışmaya sızan şey bir ucundan malzeme ve bilinçaltı sürecine de eklemlenir. Kaldı ki Selim’in çoğunlukla biçimden çok renk soyutlamasına olan eğilimini göz önüne aldığımızda, varılan bu noktanın kavramsal bitmemişliğine referans oluşturduğunu da söyleyebiliriz.”
Selim Altan: 1959 yılında İstanbul’da doğan Selim Altan, 1978’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü’ne girdi. Neşet Günal ve Adnan Çoker atölyelerinde eğitim gören Altan, 1985 yılında Şeref Akdik sanat ödülünü kazandı. Mimar Sinan Üniversitesi Resim Fakültesi’nden 1986 yılında mezun olan Selim, çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir. Sanatçımız aralarında II. Uluslararası İstanbul Bienali (AKM), Çağdaş Türk Resmi Sotheby’s-KÜSAV’ın da (İstanbul 1990-Londra 1996) bulunduğu birçok çağdaş sanat fuarına ve grup sergilerine katılıp kişisel sergiler açmıştır. Fatma Ekeman
Sultanlar, Tüccarlar, Ressamlar Türk - Hollanda İlişkilerinin Başlangıcı
Yer : Pera Müzesi
Tarih:21 Ocak – 1 Nisan 2012
Pera Müzesi, Türkiye ile Hollanda arasındaki dört yüzyıllık verimli işbirliğinin başlangıcını araştıran bir sergi düzenliyor. Amsterdam Müzesi ile ortak bir çalışma sonucunda düzenlenen sergide, hem iki dünya şehrinin, İstanbul ile Amsterdam’ın, hem iki ülkenin arasındaki tarihsel ilişkileri irdeleniyor. Hollanda Cumhuriyeti’nin ilk elçisi Cornelis Haga, İstanbul’a Osmanlığı İmparatorluğu döneminde, 14 Mart 1612’de gelmişti. 2012 yılı, bu diplomatik ilişkilerin başlangıcının dört yüzüncü yıldönümü niteliğini taşıyor.
Amsterdam’daki Rijksmuseum ve Lahey’deki Nationaal Archief dahil olmak üzere, önde gelen çeşitli başka kurumlar, sergiye katkıda bulunuyorlar. Serginin başlıca temaları arasında, “öncüler” ile “imge (oluşumu)” yer alıyor. Amaç, dört yüzyıllık diplomatik ilişkileri eksiksiz olarak araştırmak değil; daha çok, 1612’den günümüze Türkiye ile Hollanda arasındaki tarihsel bağların ve kültürel alışverişin ilk iki yüzyıllık dönemine sanat eserleri aracılığıyla bakmak.
Sergi, 17. yüzyılın başlarından 19. yüzyılın başlarına dek, Belediye Binası’nda (Dam Meydanı’ndaki Saray) bulunan Doğu Ticaret Odası’nı yansıtan ya da bu odada sergilenmiş eserler yer alacak. Elimizde Amsterdam’daki bu güçlü ticari merkezin duvarlarında sergilenen resim ve haritaların ayrıntılı bir envanteri var. Bu parçalardan birçoğuna, Jean-Baptiste Vanmour’un Amsterdam’daki Rijksmuseum koleksiyonunda yer alan kapsamlı bir portreler dizisi de dahil olmak üzere, sergide yer verilecek. İstanbul ile Amsterdam, Türkiye ile Hollanda, Avrupa ile Asya arasında önemli birer köprü oldular, bugün de öyleler; her iki ülke de, uluslararası ticaret, diplomasi ve sanat dünyasının önemli birer aktörü.
İlk olarak Pera Müzesi’nde sanat severlerle buluşup, daha sonra Amsterdam Müzesi’ne gidecek olan sergi, Türk tarihi ile Hollanda tarihi arasındaki bağlantıyı açığa çıkarıyor ve günümüzü karşılıklı olarak kültürel (çok kültürlü) açıdan anlamayı teşvik ediyor
Pera Müzesi, Türkiye ile Hollanda arasındaki dört yüzyıllık verimli işbirliğinin başlangıcını araştıran bir sergi düzenliyor. Amsterdam Müzesi ile ortak bir çalışma sonucunda düzenlenen sergide, hem iki dünya şehrinin, İstanbul ile Amsterdam’ın, hem iki ülkenin arasındaki tarihsel ilişkileri irdeleniyor. Hollanda Cumhuriyeti’nin ilk elçisi Cornelis Haga, İstanbul’a Osmanlığı İmparatorluğu döneminde, 14 Mart 1612’de gelmişti. 2012 yılı, bu diplomatik ilişkilerin başlangıcının dört yüzüncü yıldönümü niteliğini taşıyor.
Amsterdam’daki Rijksmuseum ve Lahey’deki Nationaal Archief dahil olmak üzere, önde gelen çeşitli başka kurumlar, sergiye katkıda bulunuyorlar. Serginin başlıca temaları arasında, “öncüler” ile “imge (oluşumu)” yer alıyor. Amaç, dört yüzyıllık diplomatik ilişkileri eksiksiz olarak araştırmak değil; daha çok, 1612’den günümüze Türkiye ile Hollanda arasındaki tarihsel bağların ve kültürel alışverişin ilk iki yüzyıllık dönemine sanat eserleri aracılığıyla bakmak.
Sergi, 17. yüzyılın başlarından 19. yüzyılın başlarına dek, Belediye Binası’nda (Dam Meydanı’ndaki Saray) bulunan Doğu Ticaret Odası’nı yansıtan ya da bu odada sergilenmiş eserler yer alacak. Elimizde Amsterdam’daki bu güçlü ticari merkezin duvarlarında sergilenen resim ve haritaların ayrıntılı bir envanteri var. Bu parçalardan birçoğuna, Jean-Baptiste Vanmour’un Amsterdam’daki Rijksmuseum koleksiyonunda yer alan kapsamlı bir portreler dizisi de dahil olmak üzere, sergide yer verilecek. İstanbul ile Amsterdam, Türkiye ile Hollanda, Avrupa ile Asya arasında önemli birer köprü oldular, bugün de öyleler; her iki ülke de, uluslararası ticaret, diplomasi ve sanat dünyasının önemli birer aktörü.
İlk olarak Pera Müzesi’nde sanat severlerle buluşup, daha sonra Amsterdam Müzesi’ne gidecek olan sergi, Türk tarihi ile Hollanda tarihi arasındaki bağlantıyı açığa çıkarıyor ve günümüzü karşılıklı olarak kültürel (çok kültürlü) açıdan anlamayı teşvik ediyor
Kendisi ya da Gerçeği”
Yer:Damat Tween MağazasıSelahattin Aydın’ın “Kendisi ya da Gerçeği” adlı kişisel resim sergisi 12 Mart – 01 Nisan 2012 tarihleri arasında, Artgalerim Nişantaşı Sanat Galerisi’nde, Valikonağı caddesi üzerindeki tarihi Damat Tween Mağazası’nın 6. ve 7. katlarında sanatseverlerle buluşuyor.
“Yıllardır belleğimize attığımız, orada biriktirdiğimiz “şeyler” zamanla harmanlanıp belli bir olgunluğa ulaştığında ortaya çıkar. Selahattin Aydın’ın resimlerindeki çocuk ve çocuğa ait imgeler yaşantısının bir parçası olan eğitimci kimliğinin bir sonucudur. Çocuk odaklı kompozisyonlarında tiyatral sahneler “an” duygusunu yansıtmakta ve çocuğun yaşamın tüm evrelerine dair verdiği ipuçlarının izlerini taşımaktadır. Doğanıniçinde çocuğun güven arayışının sorgulanması yalın bir anlatımla oluşturulmuştur. Kent içindeki çocuğun ilişkilerden uzak yaşamından uzaklaşıp farklı coğrafyadaki hayvanlarla ilişkileri çok dengeli ve romantik bir ortamda verilmektedir.
Selahattin Aydın’ın resimlerinde gerçeklik tamamen kurgusaldır. Geleneğe tamamen bağlı bir gerçeklik anlayışı hâkimdir. Yabani hayvanlarla ilişkilendirilirken çocuğun çocuk olağanlığıyla “an’a” devam etmesi resmin yüzeyinde dingin bir atmosfer yaratmaktadır.Her şeyin sıradan ve tüketilen bir hal aldığı dünyada resmin yüzeyine yayılan yabancı karakterlerin çocukların üzerinde hiçbir etki yaratmaması, her şeyin çok normal algılanması şaşırtıcıdır. Günümüz çocuğunun yaşamındaki önemli farklılıklar, ilişkilerde tedirgin ve kendi içine kapalı bireyler oluşturmaktadır. Resimlerdeki çocuk doğayla yani gerçeği ile ilişkilendirilerek aslını oluşturacağı bireyin yaşamı hakkında ipuçları sunmaktadır.
Selahattin Aydın resminin elamanlarının genelinin daha kişisel tercihlerden oluştuğunu, çevresine “aitlik” kavramını içerdiğini söylemek mümkündür. Bunlar teknik anlamda bir gerçeklik içinde resmedilse bile tavır olarak ifadeci tatlar içermektedir. Resmin üzerindeki farklı renk ve fırça darbeleri soyut elemanlar olarak resmin zengin diline katkı sağlamaktadır.
Sanatçının resimlerinde günümüz sanat ölçülerinin etkisinden uzak bir tavır izlediğini görmekteyiz. Bu tavır çağdaş sanatın moda yaklaşımlarından uzakta, daha içsel deneyimler sunmasına olanak tanımaktadır. Bu günümüzde sanatın kalıplaşmış üsluplarla değil daha bireysel tercihlerle yapılması gerektiğinin bir işaretidir. Sağlam desen ve kompozisyonları Türk resim sanatında farklı bir bakış açısı yaratacak niteliktedir.”
Bir Metropol'ün Anatomisi
Tarih : 14 Mart - 29 Mart 2012
Çağdaş Türk Sanatının genç temsilcilerinden Kadir ABLAK'ın "Bir Metropol'ün Anatomisi adlı serisinin devamı olan" 20 eserini. 14 Mart - 29 Mart 2012 tarihleri arasinda izleyici ile buluşturuyor.
PENCERENİNİÇİ VE DIŞI
- Bizim olmayan bir yaşamıdikte eden her şey benim karŞItım, bu sen olsan bile.
- Ben mi? Oysa bana ait hiçbir şey sana ters düşmez. Duygularım, inançlarım, hayallerim sana yan bakmaz. Ne oldu şimdi birden?
-Kendini kaybetmiş gökyüzüm. Var olabilmek için, varlığını satılığa çıkarmış şehir. Şehir yapay bir şeydir. Yalanlarımıza geçirdiğimiz kılıf, oyunlarımızın arenası. Hangi taşıkaldırsan böcekler sağa sola kaçışır.Vitrinleri ışıklıdır, karanlığı boğucu kokular yayar.
Dudak büktüOlcay. Bertan'ın kapkara bakışları şeffafmış da bir şey görebilecekmiş gibi iyice yaklaştı gözlerine. Kapkara pencerelerinden içine baktı uzun uzun. Ne bir böcek, ne de yapaylık gördü.
-Benim şehrim korunaklı. Dostları sıcak, içecekleri lezzetli, şarkıları çeşit çeşit…Bin yılyaşasan her köşesinde yeni bir macera bulursun. Bir gün dans et çılgınca, başka bir gün sessizce arşınla sokaklarını, yetmedi denizi seyret ve dalgaların şarkısını dinle. Görmesinive yaşamasını bilene bambaşka bir dünya. Leş kokularına arkanı dön artık, rüzgara ver yüzünü..!
-Yorgunum... Bu şehrin yalanlarına, her gün başka telden çalan sözcüklerine inanmaktan ve bunun gerçek ve önemliymiş gibi algılanmasından bıktım. Şiirmiş gibi sunulan her şey, kulakları tırmalıyor. Şehir ve sen, beni kendimle başbaşa bırakın da bir nefes alayım!
Ve çocuk, şiirli sesiyle yepyeni bir masal anlatmaya başladı Bertan'a: teneke, çaput göçevlerini, yalılarını, ağaç dedeleri, unutulup gitmişhayaletlerin gezdiği saraylarını, her köşeyi tutabilecek kadar çok; imparatorunu, efsanelerini, tarihin çevresini aceleyle sarmış eğreti teknolojisini; sessiz ve yalnız, gürültülüve yapışkan köşelerini şehrin…
Ne yapsan şenlikli bir masal, bu kara gözlü çocuk.
“ Nefes ”
Tarih:29 Şubat – 13 Mart 2012
“Nefes” isimli sergi tuval üzerine akrilik ....... resimden oluşuyor. Burhan Yıldırım bu sergisinde Goya ve Gericault’nun izlerini sürüyor. Sanatçı ölüm, şiddet, acı, direnç... gibi yaşamsal izleri; adalet düşüncesinden sapmadan sorguluyor. Ressam tematik olarak seçtiği “ölüm oruçları”ndan hareketle “varoluş ve yokoluş” üzerine bir düşüncenin plastiğini oluşturmaya çalışıyor.
Bu düşüncenin plastiğini oluşturmayı hedefleyen Yıldırım’ın resminde figür gelenekten kopup parçalanır ve trajik bir görselliğe dönüşür. İlk adımlarda figürün varlığını kısmen koruyan ve bir anlamda atmosfere gömen ressam; sonraki adımlarda atmosferi koruyup insanı başkalaştırır.
Sanatçının NEFES adlı konsept sergisi ölümü, yaşamı, zamansız ve mekansız yok oluşları farklı farklı insanlık hallerinden yola çıkarak sorguluyor. Yaşamın ve ölümün aynı "nefes"te buluştuğu NEFES sanatseverleri ölümün kıyısında bir yolculuğa davet ediyor.
Bestekar portreleri Gaziantep’te
Yer: Gaziantep Üniversitesi Kültür Sanat Merkezi,
Tarih: 22 Şubat 2012 – 22 Mart 2012
YapıKredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından düzenlenen, Yapı Kredi Resim Koleksiyonu’ndan Bestekâr Portreleri İbrahim Safi resim sergisi Gaziantep’te açılıyor.22 Şubat 2012 – 22 Mart 2012 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesi Kültür Sanat Merkezi’nde izlenebilecek olan sergi, Yapı Kredi Resim Koleksiyonu’nda bulunan 75 adet bestekâr portresinden oluşuyor. Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşamış Türk Musikisi’nin ünlü bestekârlarını konu alan sergi, Ressam İbrahim Safi’nin yaptığı, kendisinden yüz elli, iki yüz yıl önce yaşamış bestekârların resimlerinden oluşuyor. Uzmanlar bu resimlerin yapılma nedeninin zamanında kendisine gelen bir sipariş üzerine olduğunu düşünüyor. Muhtemelen bir sergi, kitap veya ansiklopedide kullanılmak üzere İbrahim Safi’ye yapması için sipariş edilen bu resimler, Türk Musikisi’nin ünlü bestekârlarını daha iyi tanımamız bakımından çok değer taşıyor. Ayrıca İbrahim Safi bu çalışmasında bazı bestekârları görerek ya da fotoğraflarından bakarak, bazılarını ise eserlerini dinleyerek ya da hayalinde canlandırarak resmetmiş.
“ Masalsı Gerçekler” Nilüfer Çile
Tarih:1-14 Mart 2012
Hızla değişen teknolojinin ve kent yaşamının öğütücü dişleri arasından kurtulup kendine bozulmamış bir ortam ve doğa içinde sığınak arayan sanatçı imajının taşıdığı tepkinin masalsı bir dille yansımaları…
Nilüfer Çile resimleri ile hem çağdaşı yakalamak, hem de onlara geçmişten izler katmayı amaçlamaktadır.
“Dişi Sanat”
Yer : Piramid Sanat
3 kadın sanatçı; Burçin Ayebe, Hülya Küpçüoğlu ve Sevincy’yi “Dişi Sanat” isimli sergi ile bir araya getiriyor…
“İşlerim kişiliğimin ve seçimlerimin izlerini taşır.” diyen Burçin Ayebe, model olarak kendi bedeninden, kavram olarak da hayat tecrübelerinden besleniyor. Aslında hepsi birer otoportre olan bu resimler ayrıntıları verilmeyen bir öykünün ipuçlarını içeriyor ve zamansızlaştırma ve mekansızlaştırma ile yalınlaştırılıp tek başına bırakılmış, fiziksel ya da duygu durum yönünden var olan olgulara dikkat çekiyor.
Hülya Küpçüoğlu, son yıllarda Marcel Duchamp’tan beri kullanılan ve pop sanatı da etkilediği bilinen hazır nesne kavramından yola çıkarak hazırladığı işlerine devam ediyor… Bu kez sanatçı, geçmişte Pera Oteli’nde kaldığı belirtilen ünlülerin yanı sıra, günümüz popüler dünyasına ait isimlerin portrelerini de bir arada sunuyor…
Genel olarak çeşitli endüstriyel materyalleri kendi tekniğiyle bir araya getirerek, yaşamdaki fiziksel benzerliklerin popüler kültür üzerindeki etkisini araştıran Sevincy, Çağdaş dünyanın bakış açısı ve doğal estetiği yansıtma çabasıyla yarattığı işlerinde, maddi dünyadan ve sıkıcı spesifik temalardan kaçışı vurgulamaya çalışıyor
"Anılar"
Tarih: 24 Şubat – 14 Mart 2012
Peruze Yiğit in “Anılar” isimli resim sergisi 24 Şubat -14 Mart 2012 tarihleri arasında Galeri SOYUT B Salonu’nda izleyiciler ile buluşuyor. Sanatçı, insana ait değerlerin darmadağın olduğu bu yüzyılda insana ve insan yaşamına dair konularıyla hepimizi içsel bir yolculuğa çıkarıyor. Kendine özgü bakış açısıyla kurguladığı resimlerindeki figürler, bazen tanıdık bir yüz gibi gelir. Ancak onlar bir düş aleminde yaşayan yaşanılan geçek mekandan alınmış kendilerine özgü bambaşka bir sahnede rol alırlar.
Figürlerin zaman zaman olanaksızmış gibi görünen duruşları ve ilişkileri, kendi varoluşlarını imgesel bir boyuta taşımak için kurguladığı bir oyundur.
Resimlerinde renk, tuval yüzeyinde sınırlanmış biçim ve form ilişkisinde sınırlanmaz. Aksine onun resminde renk desenle birlikte hareket eden bir unsurdur. Bu yüzden resimler, desen ve rengin birlikte harmanlandığı bir sürecin sonucudur.
Peruze Yiğit’in eserlerinde, insanı insan yapan tüm güzellikleri umudu samimiyeti ve içtenliği figürlerin yüzlerinde, yağlı boya resmin tüm olanaklarının kullanıldığı ustalığı ise resimlerin sizi saran büyüsünde görebilirsiniz.
Kısacası, paletine tüm renkleri umarsızca sıkar. Düşünür, düşünür sonra hepsinin üstüne kocaman bir insan yüreği koyar.
’Düşsel Çeşitlemeler’’
Tarih: 24 Şubat – 14 Mart 2012
Peruze Yiğit in “Anılar” isimli resim sergisi 24 Şubat -14 Mart 2012 tarihleri arasında Galeri SOYUT B Salonu’nda izleyiciler ile buluşuyor.
Sanatçı, insana ait değerlerin darmadağın olduğu bu yüzyılda insana ve insan yaşamına dair konularıyla hepimizi içsel bir yolculuğa çıkarıyor. Kendine özgü bakış açısıyla kurguladığı resimlerindeki figürler, bazen tanıdık bir yüz gibi gelir. Ancak onlar bir düş aleminde yaşayan yaşanılan geçek mekandan alınmış kendilerine özgü bambaşka bir sahnede rol alırlar. Figürlerin zaman zaman olanaksızmış gibi görünen duruşları ve ilişkileri, kendi varoluşlarını imgesel bir boyuta taşımak için kurguladığı bir oyundur.
Resimlerinde renk, tuval yüzeyinde sınırlanmış biçim ve form ilişkisinde sınırlanmaz. Aksine onun resminde renk desenle birlikte hareket eden bir unsurdur. Bu yüzden resimler, desen ve rengin birlikte harmanlandığı bir sürecin sonucudur.
Peruze Yiğit’in eserlerinde, insanı insan yapan tüm güzellikleri umudu samimiyeti ve içtenliği figürlerin yüzlerinde, yağlı boya resmin tüm olanaklarının kullanıldığı ustalığı ise resimlerin sizi saran büyüsünde görebilirsiniz.
Kısacası, paletine tüm renkleri umarsızca sıkar. Düşünür, düşünür sonra hepsinin üstüne kocaman bir insan yüreği koyar.
Süleyman Çağlayan Resim Sergisi
Yer :Doruk Sanat Galerisi Tophane Sanatçı tek başına insan bedeninin, anlatım imkanlarını renk ve biçimlerle birleştirerek bütünsel bir armoni oluşturuyor; daha çok orta tonların sıçak ve soğuk grilerin hakim olduğu resimlerde, insan ince bir hüzünle sarmalanıyor. İnsan bedeninin her bir farklı duruş biçiminin verdiği psikolojik görüntüsel göstergelerden de yararlanan Çağlayan yer yer deformansyonlarada giriyor.
John Berger´in de vurguladığı gibi insan konuşmayı öğrenmeden görmeyi öğrenir. Üstelik görmenin dili dünyanın her yerinde ortak benzerlikler gösterir. Yeni doğan bir çoçuk, ilk olarak insan bakışı ve insan vücudunun diliyle tanışır. Sanatçı her insanın bilinçaltın da yatan bu ilk göstergeleri yani bedenle potre arasında salınıp duran çizgide yaşamı anlamlandırmaya çalışıyor.
1977 İstanbul doğumlu
2002 MSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Neş'e Erdok, Nedret Sekban ve Ahmet Umur Deniz eğitmenliğinde lisans programını tamamlamıştır.
2010 MSÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı, Yrd. Doç. Ahmet Umur Deniz danışmalığında Yüksek Lisans Programını tamamlamıştır.
Bir toplumun dönüsümünün öyküsü,tablolarla SSM’de...
Yer: Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM)
Tarih: 24 Aralık -
“Bir Ulke Değisirken - Tanzimattan Cumhuriyete Turk Resmi” baslığıyla, 24 Aralık’tan itibaren ziyaretcilerle bulusturacak. Osman Hamdi Bey, Fikret Mualla, Halil Pasa, Sehzade Abdulmecid Efendi ve Đzzet Ziya gibi, Turk Resim Sanatı’nın onemli sanatcılarının eserlerini iceren koleksiyon, yeni yapılan ozel galerisinde bundan boyle surekli teshir edilecek. Ziyaretciler, bilimsel danısmanlığını Prof. Dr. Semra Germaner ve Doc. Dr. Ahu Antmen'in ustlendiği sergide, Turk resim sanatının tarihsel yolculuğunu izleme sansını elde edecek.
Sakıp Sabancı'nın ozel koleksiyonuna zaman icinde yapılan eklemelerle ortaya cıkan secki,bir koleksiyonerin gozuyle; Osmanlı Devleti’nden Turkiye Cumhuriyeti’ne uzanan modernlesme surecinde, Turk resim sanatına kapsamlı bir bakıs sunuyor. Sakıp Sabancı’nın Turk resminin belirli bir donemine duyduğu merak ve ilgiyle olusturduğu koleksiyon; ulkemizde resim sanatının gelisip serpilme surecinin baslangıc evresine dair onemli ipucları veriyor. Ayrıca, Turkiye’de gorsel imge uretimindeki donusumu, sanat ve sanatcı kavramlarındaki değisimi de gozler onune seriyor.Yaklasık 100 eserin yer aldığı sergide, dikkat ceken pek cok eser sanatseverlerin beğenisinesunuluyor. Osman Hamdi Bey imzalı Naile Hanım portresi, Turkiye'de ilk defa sergilenecek eserler arasında yer alırken, Halil Pasa’nın Paris Fuarı’nda 1889’da sergilenen ve Bronz Madalya ile odullendirilen Madam X adlı eseri de, ilk kez odul belgesi ile beraber sergilenecek. Arka planındaki altın yaldızla dikkat ceken Naile Hanım tablosu, Bizans ikonalarında kutsal kisilerin betimlenmesi icin kullanılan altın yaldızla, Osman Hamdi Bey’in esine ve kadına verdiği onemi vurgulayarak, donemin toplumsal yapısına dair ipucları veriyor.
Nazmi Ziya Güran imzalı Taksim Meydanı adlı eser ise Cumhuriyetin halka sağladığı yasam standartlarını ve ozellikle Turk kadınlarına getirdiği ozgurluğu temsil ediyor.
Sergiyle ilgili bilgi veren SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer, “Turk resim sanatının Tanzimattan Cumhuriyete uzanan oykusunu ve gelisimini yeni bir mekansal duzenlemeyle sanatseverlere sunuyoruz. Resimler, farklı modernizm gorunum ve eğilimleriyle, Osmanlı ve Turk resminde ortaya cıkan sanat anlayısları ve bakıs acılarının anlasılabilmesi icin sağlam bir zemin olusturuyor. Yeni duzenlemeyle birlikte, her zaman olduğu gibi, toplumda sanatseverlik bilincinin gelistirilmesi icin, okul cağındaki cocuklara ve genclere yonelik eğitim programları ve atolye calısmalarının yanı sıra, yetiskin eğitimleri de yapmaya devam edeceğiz” dedi. Yıl boyunca, koleksiyonu derinlemesine tanımak isteyen resim meraklılarına ucretsiz rehberli turlar da duzenlenecek.
Bir kataloğu da hazırlanan sergi, bu toprakların gec kesfedip cabuk sahiplendiği resim sanatı uzerinden, bir ulkenin toplumsal, sosyal ve ekonomik donusumunu gozler onune serecek. Yıl boyunca yapılacak konferans ve belgesel gosterimleri, bu tarihsel iliskilendirmeyi tamamlayacak. Boylece SSM, misyon olarak belirlediği sanatın kavramsal ve imgesel boyutlarını farklı yonleri ile irdelemeyi ve Turkiye halkıyla bulusturmayı surdurecek.“Silik İzler”
Tarih:9 Şubat – 10 Mart 2012
Özgül Arslan’ın resimde renk ekleme eylemini tersine çevirdiği ve ‘silerek’ oluşturduğu eserler, “Silik İzler” adlı kişisel sergisinde 9 Şubat – 10 Mart 2012 tarihleri arasında DAİRE’de izlenebilir.
Sosyal hayatta edinilen roller ve cinsel kimliğe atfedilen sorumluluklar, nesneler, imgeler ve performanslar yaşam pratiğini belirlediği gibi düşünsel ve üretimsel süreci de şekillendirir. Üretim sürecindeki sanatçı kimliği diğer kimliklerle yer yer paralellik gösterirken bir yandan da çelişkilere, çatışmalara sebebiyet verir.
İç mekanı temizlemek, toparlamak , düzenlemek, hijyeni sağlamak kadına atfedilmişeylemlerdir. Özgül Arslan, “Silik İzler” isimli yeni kişisel sergisinde bu eylemlerin sanattaki karşılığını sorguluyor. Bunu yaparken resim tarihinde önemli yeri olan ışık-renk temalarından yola çıkıyor ve bunları elde ederken yapılan renk ekleme eylemini tersine çevirerek resimlerinde; boyamak yerine domestik bir aksiyon olarak atfedilen “silme” eylemini, boya yerine yine temizlemede ve hijyen sağlamada kullanılan ağartıcıyı kullanıyor. Geçmişe referans veren “pamuklu kadife” kumaş üzerine çalıştığı resimlerinde, ışığın siliciliğinden yararlanarak, iç mekana sızan ‘davetsiz misafir’i, ışığı, silinen olarak belirliyor.
.
.
Hakan Selçuk Bacak’ın ”Güzel Çirkinler, Çirkin Güzeller”
Tarih: 19 Ocak-18 Şubat a
2005 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlayan Bacak’ın bu ilk kişisel sergisi iki bölümden oluşuyor.
İlk bölümde sadece, geleneksel malzemeyle üretilmiş tuval üzeri yağlıboya resimler mevcut. Bunlar değişime uğratılmış hayvan resimleri. Çiçek yapraklarıyla bezenmiş sinek kafalı bir fil, soyut motiflerle süslenmiş bir zürafa, vb. İşlevselliğe değil de estetiğe hizmet eden bir evrime ya da gen transferine maruz kalmış gibi görünen hayvanlar. Güzelleştirilmiş çirkinler, yani “Güzel Çirkinler”. Bu bölümde, güzelliği amaçlayan “soylu sanat (!)” etkisini arttırmak için geleneksel bir malzeme olan yağlıboya ve tuval seçildi. Yine bu “güzellik” ve “soylu sanat” vurgusunu arttırmak için, tuvaller Altın Oran ve Fibonacci Dizisi’ne uygun olarak düzenlendi.
Serginin ikinci bölümü olan “Çirkin Güzeller” ise, ilk bölümdeki resimlerin üretim sürecinde atölyede ortaya çıkan atıkların (eski fırçalar, stenciller, eskizler, National Geographic sayfaları, yenmiş pizzaların kutuları, vb.) tekrar kullanılmasıyla meydana getirilmiş işlerden oluşuyor. Çöpten, atıktan ortaya çıkmış güzeller. İlk bölümdeki “soylu sanat (!)”’la tezat oluşturacak biçimde, savruk, düzensiz ve döküntü görünümünde bu bölümdeki işler.
Sergi bu yapısıyla, bir geri dönüşüm ünitesi gibi çalışarak kendi içinde deviniyor. İki bölüme bütün olarak baktığımızda gen transferi kavramıyla tekrar karşılaşıyoruz, zira ikinci bölüm ilk bölümden taşınmış genlerle oluşturulmuş. Yani iki bölümdeki işler, birbirleriyle son derece tezat görünseler de, aralarında ciddi bir kan bağı var diyebiliriz. Atıkların tekrar kullanılmasıyla sağlanan bu kan bağı, üretim sürecinin gizemli yanıyla ilgili de ipucu veriyor
Erdinç Babat – Müşkülpesent
Tarih: 12 Ocak-12 Şubat 2012
The Marmara Pera çağdaş sanatın genç temsilcilerinden Erdinç Babat'ın ‘’Müşkülpesent’’ adlı sergisine ev sahipliği yapıyor.
Erdinç Babat her ne kadar soyutlamacı bir dille resimlerini yapsa da resimlerinin öznesini insan olarak görmekteyiz. Bazı figürlerindeki amorph yapı ve kendi vücutlarından bağlanmış insan bedenleri, günümüz dünyasının birey üzerinde yarattığı sınırlanmışlık hissi ile birlikte insanın yavaş yavaş kendi iç gerçekliğinden uzaklaşması sorunu üzerine düşündürür. Babat, popüler kültürün yaratmış olduğu yapaylığın yansımalarının ve dayatılan yaşam modellerinin yol açtığı ‘tatminsizliğin’ yansımalarını kadın bedeni üzerinden anlatır ve başka bir yönden düşünmemizi sağlar.
Şeyda Köseoğlu / “Ora” Resim Sergisi
Tarih :15 Şubat - 4 Mart 2012
Şehirin kalabalığı, gürürltüsü, egzos kokusu, duymak istemediğim dialogların vızıltısı ve karşı koyamadığım akışı yaşamın, unutturur nerede olduğumu...
Sorarım YER’de miyim GÖK’te mi? Hayal mi? Gerçek mi? O zaman başlar yolculuk YER ve GÖK arasında, mavinin sınırsız tonlarıyla, görmek istediğim diğer bir kaç renk ve formlarla, istediğimde sadece bir düşünme hızı uzaktayım oraya!
Hayallerimin gerçeğindeki o “ara” yerde, gerçek kadar hayal çizip boyarken, bazen bir kurbağanın şen kahkahalarıyla, bazen de deniz kadar sessiz, uzay kadar sonsuzmuşcasına uzayan öykülerde kaybolurum...
Yine sorarım YER’demiyim? GÖK’temi?
Ne fark eder? O, en sevdiğim yerde “ORA”dayım işte..."
Serhat Koçak’ın “Gerçeksizlik”
Tarih:07 - 20 Ocak 2012
Serhat Koçak’ın “Gerçeksizlik” adlı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. 16 Mart 1983’te İstanbul’da doğan ve 15 yaşında yaşamının önemli bir bölümünü geçirdiği Avustralya’ya giden Serhat Koçak, burada liseye devam ederken aynı zamanda resim dersleri de alır. Ardından Bond Üniversitesinde IT, Mültimedya bölümünü bitirir ancak sanatçının, kendini yaratıcılığıyla ifade etme tutkusu, onu tekrar tuval üzerinde çalışmaya yönlendirir.
“Eserlerim benim köprülerim, renkler mutluluğum, kederim ve dünyayı nasıl gördüğümdür. Her birinde bu dünyaya uyum sağlama hallerimizin beni nasıl etkilediğini gözlemleyebilirsiniz” diyen Koçak, soyut ekspresyonist çalışmalarıyla öne çıkıyor.
Halen İstanbul’da çalışmalarını sürdürmekte olan Koçak, “Gerçeksizlik” adlı sergisinde evrildikçe değişen, dönüşen gerçeklikten kopuş sürecini anlatıyor. Sanatçının hissettikleri ile temaşa ettikleri arasındaki farklılıklar, onun zaman zaman “gerçeklik” duygusu ile bağlarını koparmasına neden olduğunu söylerken, bir yandan da belki de bize resmetme sürecinin şizoid bir eylem olduğunu anlatıyor. Serhat Koçak eserini, gördüğü karşısında hissettiklerini, yine göze sunarken hem kendi içinde dönüştürüyor, hem de bakan gözün algısına teslim ediyor.
Salvador Dali
Yer: Tophane-i Amire
Tarih: 23 Aralık 2011-26 Şubat 2012
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ev sahipliğinde, Rene Magritte, Andy Warhol gibi dünyaca ünlü sanatçıları koleksiyonunda barındıran InArtis ile Kült işbirliğinde gerçekleştirilen “Salvador Dali Sergisi”nde 121 eser yer alıyor. Sergide, 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından Salvador Dali’nin, “İlahi Komedya”, “Sürrealizm İzleri”, “Gala ile Akşam Yemeği” adlı 3 ayrı başlıktaki eserleri yer alacak. Tophane-i Amire’de gerçekleştirilecek bu etkinlik 23 Aralık 2011’de başlayacak ve 26 Şubat 2012 tarihinde sona erecektir.
İlahi Komedya
1950’li yılların başlarında dönemin İtalyan hükümetinin, Dante’nin 700. doğum günü şerefine Dali’den İlahi Komedya’yı resimlemesini istemesi üzerine ortaya çıkan yapıtlar, Dali’nin, sanat eleştirmenleri ile kendisinin, kariyerindeki en dikkate değer eserler olarak görülmektedir. Sanatçı tarafından resmedilen 100 sulu boya çalışma, dönemin uzman ağaç oymacıları tarafından sanatçının gözetimi altında 3000’in üzerinde ahşap blok kullanılarak yeniden üretilmiştir. Bu süitte Dali, Dante’yi arzın derinliklerindeki Cehennem’den Araf’a ve Cennet’e seyreden yolculuğunda takip etmektedir.
Gala ile Akşam Yemeği
“Gala ile Akşam Yemeği tamamen haz almaya adanmıştır ve diyet reçeteleri içermez.”
Salvador Dali
1971 yılında resmedilen “Gala ile Akşam Yemeği” 12 adet renkli litografiden oluşur. Çocukluğundan beri aşçı olmayı hedefleyen Dali, bu hayalini 68 yaşında, efsane restoranların ve aşçılarının menü ve tariflerinden oluşturduğu, sürrealist gastro-estetik hikâyelerini bir araya getirdiği bu seride gerçekleştirir. Renk ve ışık oyunlarıyla dolu bu çalışmalarda Dali, açlıktan ölmek üzere olan sanatçıya vurgu yapar ve sanatçı, yemek parası olmadığı için aç kalan birisi olarak değil, tutkularıyla yanıp tutuşan, sanatı, aynı yemek yer gibi hazla, abartıyla ve gösterişle sindiren bir kimse olarak betimlenir.
Sürrealizm İzleri
“Ben sürrealizmin ta kendisiyim.”
Salvador Dali
“Sürrealizm İzleri” Salvador Dali’nin 9 adet renkli basım litografileri içermektedir. Litografiler 1971 tarihinde Paris’te yapılmıştır. Bu eserlerinde oluşturduğu düşsel atmosfer, hayal ile gerçeği ayırmanın mümkün olmadığı plastik bir evreni imler. Dali’nin asıl hedefi gündelik hayatı sarkastik bir tavırla hayal’in evine dönüştürmekti. “Sürrealizm İzleri” Dali sembolizminin ve sürrealizminin örnek niteliğindeki çalışmaları olarak kabul edilmektedir. Burada yer alan koltuk değnekleri, saatler, kelebekler, Gala ve Dali’nin kendisi, sanatsal izleğine ışık tutan önemli sembollerdir. “Ben sürrealizmin ta kendisiyim.”
Salvador Dali
Bilet Fiyatları:Tam 12 00 TL Öğrenci 7 00 TL
NESLİ TÜRK "BEDENİN HAFIZASI"
Yer:Akademililer Sanat Merkezi
Tarih: 8 Aralık 2011 – 7 Ocak 2012
Nesli Türk’ün ekspresif bir tavır sergilediği resimlerinin temel izleğini beden_et (flesh) şiddet_kaygı, cinsellik gibi kavramlar oluşturuyor. Bir kadın sanatçı olarak kendi bedeninden de sıklıkla yola çıktığı işlerinde psikolojik gerilim dozunu yüksek tutarak, M. Heidegger’in bu dünyaya fırlatılmış olan biçare bireyini sınır durumlar aracılığıyla yeniden estetize ediyor.
Tenin modern_nesnel gerçekliğini betimlerken sanatçının aynı zamanda tragedya ve edebiyat ile kurduğu ilişki, sıklıkla kullandığı bireysel semboller yoluyla hikayeci geleneğin izinden gidiyor. Kendi ‘Organsız Beden’ inin arayışında; gerektiğinde bedenin ifrata varan reaksiyon hallerini, gerek paketlemiş, bağlamı dışına sürüklenmiş tenleri konu ettiği resimleri… tarihleri arasında Akademililer Sanat Merkezi’nde izleyiciyle buluşacak.
Nesli Türk’ün ekspresif bir tavır sergilediği resimlerinin temel izleğini beden_et (flesh) şiddet_kaygı, cinsellik gibi kavramlar oluşturuyor. Bir kadın sanatçı olarak kendi bedeninden de sıklıkla yola çıktığı işlerinde psikolojik gerilim dozunu yüksek tutarak, M. Heidegger’in bu dünyaya fırlatılmış olan biçare bireyini sınır durumlar aracılığıyla yeniden estetize ediyor.
Tenin modern_nesnel gerçekliğini betimlerken sanatçının aynı zamanda tragedya ve edebiyat ile kurduğu ilişki, sıklıkla kullandığı bireysel semboller yoluyla hikayeci geleneğin izinden gidiyor. Kendi ‘Organsız Beden’ inin arayışında; gerektiğinde bedenin ifrata varan reaksiyon hallerini, gerek paketlemiş, bağlamı dışına sürüklenmiş tenleri konu ettiği resimleri… tarihleri arasında Akademililer Sanat Merkezi’nde izleyiciyle buluşacak.
.
Yaprak Berkan - Resim sergisi
Yer:Artium Art Gallery
Tarih :22 Aralık 2011 – 21 Ocak 2012
Günümüz Türk sanatında figür resminin ve toplumsal gerçekçi akımın önemli isimlerinden Yaprak Berkkan, yeni sergisiyle 22 Aralık 2011 – 21 Ocak 2012 tarihleri arasında Artium Art Gallery’de izlenecek. Yaprak Berkkan, bir yaşam gözlemcisi olarak gündelik hayat içinde rastladığı sahnelerden görüntü üretiyor. Kendine özgü samimi bir resim diline ulaşmayı başarmış olan usta sanatçının, büyük kompozisyonlarında adeta teatral bir kurgulama göze çarpıyor. 2007′de Birleşmiş Milletlerin düzenlediği Floransa Bienali’ne davetli olarak katılan sanatçının eserleri yurtdışı koleksiyonlarda da yer almakta.
Artium Art Gallery, 2011 yılının son sergisinde kuşağının usta sanatçılarından olan Berkkan’ın mutlu ve güleryüzlü resimlerini sanatseverlerle buluşturuyor.Sanatçı, kuvvetli desen ve renkleriyle inanılan bir gerçekliği kendi estetiği ile eritip yeniden var ederek ustalığını kanıtlıyor eserlerinde…
Fotoğraflar:Murat KÜÇÜKKAYALI
.
.
ARAYÜZ “Dağ ve Yansıyan Gölge”
Tarih:22 Aralık 2011 – 15 Ocak 2012
Gülgün Başarır’ın, Arayüz “ Dağ ve Yansıyan Gölge” başlıklı 17. kişisel sergisi Art Suites Gallery’de. Sanatçı, iki farklı durumu, iki farklı ifade biçimiyle oluşturduğu ve “Arayüz” başlığıyla ilişkilendirdiği, soyutlama ve soyut resimlerini, izleyicilerle buluşturuyor.
Başarır’a göre, görünür olan her şey, içinde gerçeğin saklı bulunduğu birer arayüzdür. Sanatçının kolay kabullerden arınmış bir oluş sürecinin izini taşıyan resimlerinin resimsel yüzeyi, bir arayüzdür.
Başarır resimlerinde, anlamın ucunu açık bırakır. Her resim, izleyiciden kendi anlamını bulmalarını ister. Kelimelerin politikleştiği bir coğrafyada dağ kelimesinin çağrıştıracağı anlam ile resmi kendi kavramsallığı ya da kendi resimselliği içinde algılayanlar için anlam farklı olacaktır.
Sanatçı, Dağ isimli resimlerinde, fiziksel var oluşlarıyla dağı, resimsel bir espasta soyutlama ile ifade ederken, dağı dağ kılar. Yansıyan Gölge isimli resimlerinde ise gölgelerin yansıdığı ortamı tanımsız bırakarak gölgeyi ve gölgenin yansıma biçimini öne çıkartır.
Dağ yüceliğin, ulaşılmazlığın ve sonsuza kadar var olacak oluşun göstergesiyken, Yansıyan Gölge resimlerinde soyutlanmış gölgeler, biçimleriyle gelip geçiciliğin, değişkenliğin göstergesidirler. Sergi kapsamında, birbiri ile ilişkilendirilen iki farklı konu, iki farklı ifade biçimiyle bir karşıtlık oluşturur. Biri, diğerine göre, “ötekini” temsil eden, canlı bir beden gibidir.
Başarır, bir önceki “Arazaman” başlıklı sergisinde, insana dair izleri öne çıkartırken, Arayüz başlıklı sergisinde bu izlek geri çekilmiştir. Seçilen elemanlar sadece kendi gerçeklikleriyle var olurlar. Sanatçı izleyiciyi resmin gerçekliğiyle yüz yüze getirir
Osman Hamdi Bey ve Amerikalılar "Arkeoloji, Diplomasi, Sanat"
Yer:Pera Müzesi
Tarih: 15 Ekim 2011 - 8 Ocak 2012 Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi'nde 15 Ekim tarihinde ziyarete açılacak sergi, ressam, arkeolog ve müzeci Osman Hamdi Bey ile Amerikalı arkeolog ve fotoğrafçı John Henry Haynes ile Prof. Hermann Vollrath Hilprecht'in Osmanlı topraklarında kesişen yaşamlarından yola çıkarak, Amerikalı arkeologların Osmanlı topraklarındaki ilk kazılarını -Assos ve Nippur- ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri konu alıyor.
Pennsylvania Üniversitesi'nden Prof. Renata Holod ve Prof. Robert Ousterhout'un küratörlüğünde hazırlanan sergide, Pennsylvania Üniversitesi Müzesi, Boston Güzel Sanatlar Müzesi , İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ve özel koleksiyonlardan derlenen Osman Hamdi Bey resimleri, 19. yüzyıla ait arkeolojik fotoğraf ve çizimler, mektuplar, seyahat günlükleri ve ilk kez sergilenecek arkeolojik eserler yer alıyor. Osman Hamdi Bey'in az bilinen resimlerinin yanı sıra, Pennsylvania Üniversitesi Müzesi'nde keşfedilen ve bugüne kadar bilinmeyen iki resmi de sanatseverlerle ilk kez buluşuyor
Yer :Daire galerisi
Tarih: 7 Aralık -7 ocak
Mustafa Duymaz’ın çalışmalarında kullandığı yapının genel konseptini oluşturan öğelerden bir başkası da şeffaflık olarak ön plana çıkmaktadır. Sanatçı, aynı bina içerisinde yaşayan insanların bir duvar mesafesi uzaklıktaki diğer insanlara olan kapalı ve gizemli olma durumu, genel anlamda kent silüetinde fark edilemeyen bir geçirgenlik algısı oluşturduğunu resmetmiştir.
Duymaz’ın eserlerinde Modernizm’in gökdelenlerinin kendi içinde barındırdığı hareket, fütürist bir tavrı da bulunmaktadır. Eserlerde cinsellik olgusu da devasa boyutlarda tasarlanan imajlarla yeniden ortaya çıkmıştır. Şevket Arık bu konuyu “Özellikle cinsel içerikli imajların vurgulanmasındaki amaç ise, metalaşan insan bedenini kent ile yeniden ilişkilendirmek olarak algılanabilir” şeklinde yorumlamıştır. Yine aynı şekilde kaçınılmaz olarak ilgi çekmeye zorlanan ve sürekli tüketen olarak algılanan kent insanının böylece iştahı sürekli açık tutulmaya çalışılmaktadır. Fotoğraflar:Murat KÜÇÜKKAYALI
Pennsylvania Üniversitesi'nden Prof. Renata Holod ve Prof. Robert Ousterhout'un küratörlüğünde hazırlanan sergide, Pennsylvania Üniversitesi Müzesi, Boston Güzel Sanatlar Müzesi , İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ve özel koleksiyonlardan derlenen Osman Hamdi Bey resimleri, 19. yüzyıla ait arkeolojik fotoğraf ve çizimler, mektuplar, seyahat günlükleri ve ilk kez sergilenecek arkeolojik eserler yer alıyor. Osman Hamdi Bey'in az bilinen resimlerinin yanı sıra, Pennsylvania Üniversitesi Müzesi'nde keşfedilen ve bugüne kadar bilinmeyen iki resmi de sanatseverlerle ilk kez buluşuyor
Bir Ev’in Topografyası
Tarih: 7 Aralık -7 ocak
Ev; aynı zamanda hem belli bir kimliği ve aidiyeti temsil eden, hem de mahremiyeti olan özerk bir alandır. Bu özerk alanın topografyasını çıkarmak için ölçülebilir tüm verileri tespit etmek, sabitlemek ve bunu gerçekleştirirken de bir strateji oluşturmak gerekir. 4/12, başlangıçta tüm bu verilerden; yüzölçümü, adım ölçümü, ısı ölçümü gibi elde edilmiş ölçülebilir verilerden yola çıkarak ilerlemiş, daha sonrasında ise mekanın tüm anlam ve temsillerini kapsayan bir araştırma alanına dönüşmüştür. İstanbul’da, Türkiye’de ya da daha geniş bir perspektifle Dünya’daki bir noktadır ev. Makro olandan merkeze, mikro olana doğru yeniden yaklaştığımızda mekan kimlik kazanır; içinde yaşayan kişinin tüm hayatını, mahremiyetini, inancını, milletini, ırkını ve tüm aidiyetini tanımlar. Diğer bir bakışla ev, bireyin dışında kendi ruhu olan bir mekandır. Bu noktada tuğlalardan örülmüş duvarların ötesinde görünmeyen yeni bir mekan algısı ve saklı bir bellek ortaya çıkar. Bu bellek, bireyin kişisel tarihine de şahitlik eden, mekanın kendi belleğidir. Bu, zamanın tozudur.
“Panokent”
Yer:Galeri/Miz’de
Tarih:29 Kasım 2011 - 07 Ocak 2012
Mustafa Duymaz’ın kent konulu resimlerinden oluşan kişisel sergisi “Panokent” 29 Kasım’da Galeri/Miz’de sanatseverlerle buluşuyor.
Mustafa Duymaz karışık teknik kullandığı eserlerinde kentlerin kimlikleşme süreçlerine ve değişen silüetlerine dikkat çekiyor. Değişim gösteren kent silüetini yansıtan Duymaz, kentlerin sürekli kurgulanma hâli, dönüşüme olan arzunun bir işareti olan inşa sürecinin her zaman var olması anlamına geldiğini yansıtıyor. Ressam, kent dokusunda görülen renkli ve ışıklı tabelaların, devasa reklam panolarının, sinevizyon ekranlarının görsel bir cümbüş oluşturarak tüketicileri cezbettiğini resmediyor. Mustafa Duymaz’ın çalışmalarında kullandığı yapının genel konseptini oluşturan öğelerden bir başkası da şeffaflık olarak ön plana çıkmaktadır. Sanatçı, aynı bina içerisinde yaşayan insanların bir duvar mesafesi uzaklıktaki diğer insanlara olan kapalı ve gizemli olma durumu, genel anlamda kent silüetinde fark edilemeyen bir geçirgenlik algısı oluşturduğunu resmetmiştir.
Duymaz’ın eserlerinde Modernizm’in gökdelenlerinin kendi içinde barındırdığı hareket, fütürist bir tavrı da bulunmaktadır. Eserlerde cinsellik olgusu da devasa boyutlarda tasarlanan imajlarla yeniden ortaya çıkmıştır. Şevket Arık bu konuyu “Özellikle cinsel içerikli imajların vurgulanmasındaki amaç ise, metalaşan insan bedenini kent ile yeniden ilişkilendirmek olarak algılanabilir” şeklinde yorumlamıştır. Yine aynı şekilde kaçınılmaz olarak ilgi çekmeye zorlanan ve sürekli tüketen olarak algılanan kent insanının böylece iştahı sürekli açık tutulmaya çalışılmaktadır. Fotoğraflar:Murat KÜÇÜKKAYALI
Cansen Ercan’ın resim sergisi
Tarih 13 Kasım - 3 Aralık
18 kişisel, 28 karma sergiye imza atan Cansen Ercan’ın, Aralık 2005’den beri yaptığı tüm çalışmalarının bir araya geldiği sergi, 13 Kasım - 3 Aralık arasında Harmony Sanat Galerisi'nde.
1989 yılından bugüne çalışmalarını 18 kişisel, 28 karma sergiyle paylaşma fırsatı bulan Cansen Ercan, Aralık 2005’ten beri yaptığı tüm çalışmaları yepyeni bir sergide bir araya getiriyor. 13 Kasım’da Harmony Sanat Galerisi’nde açılacak sergide, Ercan’ın geleneksel yöntemlere sadık kalarak yaptığı, büyük boy kağıtlar üzerine pastel ile peyzajlara, kağıt üzerine kalem ile portrelere ve desenlere yer verilecek.
Cansen Ercan, sergisi hakkında şunları ifade ediyor: "Bu sergimde, plastik sanatların temel dalı olan resmin başlangıcından bugününe kadar gelen evrensel değerlerine tutunarak ve geçmişte de olduğu gibi bu değerlere inatla sadık kalarak yaptığım büyük boy kağıtlar üzerine pastel ile peyzajlar, kağıt üzerine kalem ile portreler ve desenler var." Ercan, gri skalayı dilimin önemli bir unsuru olarak gördüğünü ve rengi grileştirerek ekonomik kullandığını belirtiyor ve ekliyor: "Konu bence resmin sadece bahanesi. Bu yüzden nesneyi görmezden gelmek yerine, başka resim unsurlarının içinde sindirip, nesneyi, kurduğum resimsel düzene hizmet ile görevlendiriyorum. Çalışmayı, devamlılığı ve hızıönemsiyorum. Abartmaktan, aşırı duyarlıktan çekiniyorum ve bunların yerine yalınlığı, yoğunluğu ve azlığı koyuyorum. Lekeci eğilimim ve sadeciliğimle ‘az’ın‘çok’ etkisine çalışarak izleyiciyle resmin kendi plastik değerleri üzerinden ilişki kurmayı hedefliyorum."
Fotograflar: Murat KÜÇÜKKAYALI
1989 yılından bugüne çalışmalarını 18 kişisel, 28 karma sergiyle paylaşma fırsatı bulan Cansen Ercan, Aralık 2005’ten beri yaptığı tüm çalışmaları yepyeni bir sergide bir araya getiriyor. 13 Kasım’da Harmony Sanat Galerisi’nde açılacak sergide, Ercan’ın geleneksel yöntemlere sadık kalarak yaptığı, büyük boy kağıtlar üzerine pastel ile peyzajlara, kağıt üzerine kalem ile portrelere ve desenlere yer verilecek.
Cansen Ercan, sergisi hakkında şunları ifade ediyor: "Bu sergimde, plastik sanatların temel dalı olan resmin başlangıcından bugününe kadar gelen evrensel değerlerine tutunarak ve geçmişte de olduğu gibi bu değerlere inatla sadık kalarak yaptığım büyük boy kağıtlar üzerine pastel ile peyzajlar, kağıt üzerine kalem ile portreler ve desenler var." Ercan, gri skalayı dilimin önemli bir unsuru olarak gördüğünü ve rengi grileştirerek ekonomik kullandığını belirtiyor ve ekliyor: "Konu bence resmin sadece bahanesi. Bu yüzden nesneyi görmezden gelmek yerine, başka resim unsurlarının içinde sindirip, nesneyi, kurduğum resimsel düzene hizmet ile görevlendiriyorum. Çalışmayı, devamlılığı ve hızıönemsiyorum. Abartmaktan, aşırı duyarlıktan çekiniyorum ve bunların yerine yalınlığı, yoğunluğu ve azlığı koyuyorum. Lekeci eğilimim ve sadeciliğimle ‘az’ın‘çok’ etkisine çalışarak izleyiciyle resmin kendi plastik değerleri üzerinden ilişki kurmayı hedefliyorum."
Fotograflar: Murat KÜÇÜKKAYALI
ORHAN UMUT ‘’Hayat Bilgisi
Tarih 16 - 31 Aralık 2011
‘’Orhan Umut, doğru bildiğini, ironim bir plastik ifade ile çok çağrışımlı toplumsallık dizgesinde kurgularken, bu kurguya eslik edebilecek güçte bir desen, kompozisyon ve renk anlatımıyla da karsımıza çıkıyor ve sadece yüzlerde değil, ayni zamanda kültürel-toplumsal gerçekliğini figürlerin kompozisyona dahil olan bütünlüklerinde de yeniden ele alıp gerçekçiliğini yüksek bir düzlemde değerlendiriyor. Gitgide yasamdan, onun estetik anlatımından, toplumsallıktan ve doğal olarak bireysellikten kopmaya yüz tutmuş Türkiye sanatı için Orhan Umut’un eserleri, daha birçok özgün yaratıcı sanatçıyla birlikte izlenmeyi hak edip, gerçek yerini bulmuştur.’’ Ümit GEZGIN Orhan Umut' un resimlerinde ön plana çıkanların; her ne kadar hayata dair anlık durumlar olduğu gözüküyorsa da aslında ulaşmaya çalıştığı ve bunda da basarili olduğu çaba, tamamen sanata ait üretim ve onun deneyselliğidir. Bu sergisinde; zengin bir kompozisyon oluşumu, renkçi bir tutum, simgeler, motifler ve figür daha bir önem kazanmaktadır. Kompozisyonlarının oluşumu, iyi bir düşüncenin ve sürekli bir arayisin sonucu olarak kendini hemen ortaya koymakta, yapıtların; resim mantığı süzgecinden iyi geçirildiği belirgin bir biçimde görülmektedir. Resimlerinde renklerin değişik tonlarda ve tatta kullanılması bizlere paletindeki renk yelpazesini güçlendirme çabası içinde olduğunu da vermektedir. Simge ve motifler de o an-durumla ilgili olarak da düşünmemizi-paylaşmamızı kolaylaştıran (resim için gerekli ve yeterli miktarda olması) ayrı bir zenginliktir.. Figürlerin resmin kenarlarına dogru veya resmin kenarlarıyla sıkıştırma isteği de bilinçli ve amaçlı (hayatta olduğu gibi) yapılmakta, yüzdeki ifadelerin, mimik ve jestlerin yine bizlere hiç yabancı olmadığı, yasamdan olduğu gibi verildiği de görülmektedir. Bütün bunların iyi bir gözlem ve incelemenin sonucu olarak eserlere yansıtıldığı bir gerçektir. Sanatçı ’ nin resimleri; hiç bitmesini istemediğimiz kendimize ait an(i)arımizin, iç dünyamızın derinliklerinden gelip, nasıl birer resme dönüşebileceğini düşünmemizi sağlarken, daha hangi anları resmedeceğine dair merakımızı da artırmaktadır.
Fotograflar: Murat KÜÇÜKKAYALI
MOR KAFA’ / ‘PURPLE HEAD’ .
Tarih: 17 Kasım – 24 Aralık, 2011
Galerist, sanatçı Evren Tekinoktay’ın ‘Mor Kafa / Purple Head’’ başlıklı yeni sergisine 17 Kasım – 24 Aralık 2011 tarihleri arasında Akaretler’deki sergi mekanında ev sahipliği yapıyor. Tekinoktay, mata yakın kağıda basılmış dergi imajları, desenler ve kesilip çıkartılmış kâğıt parçalarıyla oluşturduğu kolajlarıyla, özgün ve yeni sembollerle sosyal bir dil yaratıyor.
Sanatçı, 2009 yılında Galerist’te gerçekleştirdiği ‘Eldorado’ başlıklı sergisinden sonra Black Egg(2010) isimli kitabını yayınladı. Son olarak Kopenhag’da “U” başlıklı kişisel sergisi ile aynı isimli kitabını yayınlayan Tekinoktay mevcut resimleri tüketerek onlardan yeni eserler üreten bir sanatçıdır. Tekinoktay, küçük ve büyük boyutlardaki ‘Kolaj Serisi’ni İstanbullu sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Tekinoktay’ın çalışmalarında işaret veya görsel öğeler anlamlarını, bağlamına göre buluyor. Onu çevreleyen şeylere bağlı olarak, sık tekrarlanan şekillerden daire, peynirin içindeki deliklerden biri ya da farenin kulağı olarak algılanabiliyor. Peyniri tüketerek onu yeniden şekillendiren bir fare; aynı şekilde resimleri tüketerek onlardan yeni eserler üreten bir kolaj sanatçısı.
Tekinoktay’ın karmaşık kompozisyonlarını biçimlendiren bazı tek renkli düzlemler, Türk kökenli sanatçının çocukluk anıları arasında yer alan Türk basınındaki sansür şeritlerini yeniden geri getiriyor. Tekinoktay’ın işlerinde, –geometrik şekillere dayanan– renk düzlemleri, Danimarka’nın eski Variete dergilerinden kesilmiş çıplak kadın fotoğraflarını örtüyor. Odak noktası seks değil, fakat bütün çokanlamlılığı ve belirsizliğiyle cinsiyet.
Yaşamını ve çalışmalarını Kopenhag’da sürdüren Evren Tekinoktay’ın (1972, Danimarka) bugüne kadar kişisel sergi açtığı yerler arasında; Londra’da The Approach, İstanbul’da
Fotoğraflar: Murat KÜÇÜKKAYALI
Van Gogh'un ölümünde yeni iddia
Sanatçının yazdığı binlerce mektubu inceleyen araştırmacılara göre Van Gogh, vurulma olayının yaşandığı gün birlikte içki içmeye gittiği iki gencin bozuk silahından çıkan kaza kurşunuyla vuruldu ve tanıdığı delikanlıları korumak için suçu üstüne aldı.
Van Gogh'un buğday tarlasına ''kendini vurma planıyla gitmediğinin aşikar olduğunu'' belirten yazarlara göre, kurşunun ressamın göğsüne dik değil, eğik bir açıyla girmiş olması da olayın intihar olmadığını kanıtlıyor.
Öte yandan, yazarlardan Gregory White Smith, kendini öldürme niyeti olmasa da Van Gogh'un ölümle burun buruna geldiğinde olacakları kabullendiğini öne sürüyor. Smith, ressamın o dönem eserlerini satamadığını ve kardeşi Theo'ya mali açıdan daha fazla yük olmayı istemediği için ölümü kabullendiğini savunuyor.
Empresyonizm akımının öncülerinden kabul edilen ve yoksulluk içinde bir yaşam süren Van Gogh'un resimlerinden bazıları dünyanın en tanınmış ve pahalı eserleri arasında yer alıyor.
Yaşadığı mutsuzluk ve yalnızlığı eserlerine de yansıtan ünlü ressamın giderek kötüleşen ruhsal hastalığı sonucunda kendini göğsünden vurarak intihar ettiği sanılıyor.
Kaynak : http://cumhuriyet.com.tr/?hn=285970
’’ Çizgiselİfade ’’
Yer : MERKUR sanat galerisiTarih : 7 – 31 Ekim 2011
MERKUR' de ilk kişisel sergisini açacak olan Hasan Pehlevan, kendini sanatsal anlamda ifade etme yolu olarak, günlük yaşamın ve şehir mimarisinin hiç de yabancı olmadığı bir olgudan, Graffitiden yola çıkışlı, tuval resimleri yapmayı tercih ediyor.
Tuval yüzeyindeki çizgisel kırılmalar, yanılsamalar ve optik oyunlar arasına gizlenmiş yazı formları da aslında sanatçının algıyı zorladığı yeni bir plastik dili ortaya koyuyor. Kimi zaman monokrom renk anlayışı, kimi zaman da kontrast renklerin birlikteliğiyle oluşturduğu çalışmaları “Çizgisel İfade (Linear Expression)” adını verdiği sergisinde bir araya geliyor.
UniCredit’ten “Venedik Ödülü”
Tarih : 4 Haziran-27 Kasım 2011
Yapı Kredi’nin ana hissedarlarından UniCredit, 4 Haziran-27 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek 54. Venedik Binenali’nde 150 bin Euro’luk ödül vermeye hazırlanıyor. Dünyanın en önemli sanat etkinliklerinden biri olan bienalde, “UniCredit Venedik Ödülü”, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri sanatçılarından birine verilecek ve ödülü kazanan sanatçının eseri, ülkesindeki prestijli bir çağdaş sanat müzesinde sergilenecek.
Çağdaş sanatın ve sanat eserlerinin üretiminin artırılmasını amaçlayan “UniCredit Venedik Ödülü”ne, Venedik Bienali’nde küratör Fulya Erdemci ve sanatçı Ayşe Erkmen tarafından temsil edilen Türkiye’nin yanı sıra Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya ve Ukrayna da başvurabilecek.
UniCredit bünyesindeki Sanat Bilim Komisyonu ile UniCredit üst yönetiminden üyelerin katılımıyla oluşturulan jüri, başvuruları yaratıcılık ve yenilikçilik üzerinden değerlendirecek. UniCredit’in faaliyet gösterdiği Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine yönelik bu uluslararası yarışmanın sonucu 4 Haziran’da Venedik’te yapılacak bir törenle açıklanacak. Ödül kazanan sanat eseri UniCredit Sanat Koleksiyonu’nun bir parçası olacak.
Ayrıntılı bilgi için: www.unicredit.eu
“IMAGINE”
Tarih :15 Eylül- 9 Ekim 2011
C.A.M Galeri (Akaretler), sezonu İstanbul bienaliyle eş zamanlı olarak gerçekleşen “Imagine” sergisi ile açıyor. Sergide Ceyda Aldemir, Matt Lifson, Burcu Yağcıoğlu, Nihal Martlı, Şinasi Bozatlı, ve Yasemin Kaçkar Demirel’in eserleri “Imagine” teması etrafında buluşuyor.
Günümüz dünyasında günden güne artan savaşlar, felaketler, gitgide mahvolan doğa süre-giderken; değerler ve insanlık -bu düzenin içinde yer alan her yapı, her birey kadar sanat da- sürekli zarar görüyor. Ve tüm bunların ortasında bütün heybetiyle duran tiran, kapitalist sistem her şeyi yuttuğu gibi sanat dünyasını da ele geçirirken bizler bunları izlemeye maruz kalıyor ve sadece hayal edebiliyoruz.… Benim bir hayalci olduğumu söyleyebilirsin // ama ben yalnız değilim
Umarım bir gün sen de bize katılırsın…
John Lennon bu sözleri yazdığında yıl 1971’di. Ve hala bu ütopyaya sahip çıkanlar var. Imagine hayal edilenlere ve hayal etmeye dair bir sergi. Latincede “hiçbir yerde bulunmayan” anlamına gelen ütopya kelimesi, bu sergide yer alan her sanatçının, zihninde yarattığı o ‘ülke’yi, ‘yer’i birbirinden farklı dünyalarına giden bir yol’u da tarif ediyor. Ve Imagine sergisi, bizi birbirinden başka resimsel dokular, anlamlar ve imgeleri barındıran o farklı yerleri keşfe davet ediyor.
Sanatçılar için resim yapmak kendi dünyalarını ve ütopyalarını ortaya koymak, dünyanın bu aşırı gerçekliklerine meydan okumak ya da onlara rağmen yeni bir dünya tahayyül etmek için bir araç. Bugün yozlaşmaya devam eden dünyaya dair imgelerimiz o kadar güçlüdür ki ütopyaları maskelerler. Ama Oscar Wilde’ ın “Hepimiz çamurun içindeyiz, ama bazılarımız yıldızlara bakar” sözlerinde olduğu gibi yıldızlara bakmaya devam eden birileri var.
Just imagine…
İhsan Cemal Karaburçak
Tarih : 7 Nisan - 3 Temmuz 2011
20. yüzyıl Türk resminin en özgün sanatçılarından biri olan İhsan Cemal Karaburçak, akademik eğitimi reddederek kendini geliştirmiş sayılı otodidakt sanatçılardandır.
Uzun yıllar sürdürdüğü memuriyet döneminde resimle tanışan, yaşamının büyük bölümünü geçirdiği Ankara'da evinin bir odasından dönüştürdüğü mütevazi atölyesinde çalışmalarını sürdüren Karaburçak, Türk resminin değeri yıllar geçtikçe anlaşılan gizli kalmış ustaları arasında yer alıyor. Retrospektif niteliğindeki bu sergi, özgün üslubu kadar renkleri, özellikle de tuvaline imzası kadar yer etmiş "mor"uyla tanınan İhsan Cemal Karaburçak'ı yeniden tanıma fırsatı veriyor.
20. yüzyıl Türk resminin en özgün sanatçılarından biri olan İhsan Cemal Karaburçak, akademik eğitimi reddederek kendini geliştirmiş sayılı otodidakt sanatçılardandır.
Uzun yıllar sürdürdüğü memuriyet döneminde resimle tanışan, yaşamının büyük bölümünü geçirdiği Ankara'da evinin bir odasından dönüştürdüğü mütevazi atölyesinde çalışmalarını sürdüren Karaburçak, Türk resminin değeri yıllar geçtikçe anlaşılan gizli kalmış ustaları arasında yer alıyor. Retrospektif niteliğindeki bu sergi, özgün üslubu kadar renkleri, özellikle de tuvaline imzası kadar yer etmiş "mor"uyla tanınan İhsan Cemal Karaburçak'ı yeniden tanıma fırsatı veriyor.
Resim fırçasını eline ilk kez 1930 yılında, Telgraf İşleri Müdürlüğü'ndeki görevi gereği bulunduğu Paris'teyken kaydolduğu École Universelle'de alan ancak katı öğretim kuralları ve sanat anlayışına uygun düşmemesi sebebiyle yarıda bırakıp kendi kendini yetiştirmeye karar veren Karaburçak, modern sanatı yakından incelemiş, herhangi bir akım ya da üsluba bağlı kalmadan kendine özgü bir resim dili oluşturmuştur. 1930-1970 yılları arasında portre, natürmort, doğa görünümleri, kent manzaraları, gece manzaraları, soyutlamalar ve soyut çalışmalar olmak üzere pek çok konuda eserler üretmiştir.
"Ben bir renk ressamıyım. Güneş de renkleri öldürdüğü için tabiatı havanın karardığı, bulutların biriktiği veya yağmurdan sonra toprağın, ağaçların ve binaların yıkandığı, renklerin meydana çıktığı saatlerde sevmekliğim bu yüzden olabilir. Koyu tonları da daha çok bu tonlar arasında uygun yerlere konulan ışıkların veya alttan gelen aydınlanmanın olgun cazibesi altında kaldığım için seçiyor olmalıyım. Belki de kötümser veya melankolik bir ruh veya mizaç meselesidir; kim bilir? Ama sebep ne olursa olsun beni doyuran bir netice aldığıma ve sanatı da sanat için yaptığıma göre sanatımdan, dolayısıyla da hayatımdan memnunum demektir."
Fotoğraf : Murat KÜÇÜKKAYALI
‘ t e ş b i h ’ YAVUZ TANYELİ
Tarih :9 Haziran – 25 Temmuz 2011
Türk resim sanatının önemli isimlerinden Yavuz Tanyeli ‘t e ş b i h’ adlı sergisi ile Pg ArtSpace’te izleyicilerle buluşuyor.
Pg Art Gallery, sanatı şehrin farklı alanlarına taşımak amacıyla hayata geçirdiği Kemerburgaz Country Life inşaat alanında yer alan Pg ArtSpace’te Mithat Şen, Devabil Kara, Günnur Özsoy ve Mike Berg sergilerini sanat severlerle buluşturmuştu. Pg ArtSpace’in 15 aydır süren sanat maratonu, Yavuz Tanyeli’nin 9 Haziran’da açılacak olan ‘t e ş b i h’ sergisiyle son buluyor. Son dönem resimleriyle karşımıza çıkacak olan Tanyeli, renk kütleleri, formasyon- deformasyon ikileminde salınan figürleri ve simgesel nesneleriyle yine dünyaya, olaylara bakışını yansıtma çabasıyla hareket ediyor.
“(...) Renktir Yavuz Tanyeli resmi. Mavi, mor, kırmızı, turuncu, yeşil… Ne olduğunu anlamadan resmin içinde buluveriyor kendini izleyici. Boya katmanlarıyla karmaşık bir yapı örüyor ve kütle kütle, yığın yığın figürleriyle hep birşeyler anlatmaya çalışıyor. Formasyon–deformasyon ikleminde salınıyor ve nihayetinde kavram öne çıkıyor, ilk rolü ‘söz’ alıyor hep. Figürleri soyutlaştıkça, nesnelerle anlatıyor derdini. İnandırıcı olmaya çabalıyor; geçmişte yaşadıklarına, biriktirdiklerine hiç ihanet etmeden boyuyor.
‘Dil’i önemsiyor, başka bir dil yaratmak, bambaşka şeyler söylemek için yapıyor resimlerini. ‘Güle ağlaya tamamladım’ diyor ‘Teşbih’i. Baktığı yerden gördüklerini bir bir anlatıyor ve bir kez daha bozuyor ezrlerimizi.”
“Bakış”
Tarihler: 14 Nisan – 16 Temmuz 2011
“Bakış” sergisindeki işler, dış dünya ile içsel olanın arasındaki alana göndermeler yapar. Bakışın seçen reddeden, elle tutulamaz ve belirsiz hali üzerinedir. Sanatçının uzun zamandır kullandığı tül sergideki işlerinde malzemesidir.
“Otopsi” sergisi de İrfan Önürmen’in gazeteyi kullanarak oluşturduğu Arşiv Serileri’nin yedincisidir. Bir otopsi odası olarak tasarlanan enstalasyonda toplum, tek bir insan figüründe simgeleşir. Figürün yapıldığı gazete bir bellek; topluma ve insana ait şifrelerin olduğu bir alandır. Toplumun düşünce yapısından yaşam biçimlerine, kadına bakışından tutun da kentleri nasıl dizayn ettiğine ve demokrasi anlayışına kadar ipuçları görülebilir. Bu otopsi sonucunda oluşan kavram blokları, toplumu yeniden tanımlamayı, kavramlar arasındaki ilişkiyi kurgulamamızı ve bu kavramlar üzerinden yeniden düşünmemizi kaçınılmaz kılar. İrfan Önürmen, 1987 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü’nden mezun olmuştur. "9. Çağdaş Türk Ressamı", Brüksel (2004, Belçika); "Made in Turkey, Frankfurt (2008, Almanya); “Intersections”, Yeni Bağdat Müzesi ve Terrör Fabrikası, Selanik Çağdaş Sanatlar Müzesi (2009, Yunanistan); “6 positions in critical art from Istanbul”, Akademie der Künste, Hanseatenweg (2009, Berlin); “Contemporary Art From Istanbul”, Museo Comunale d`Arte Contemporanea, Polignano a Mare (2010, İtalya), katıldığı uluslararası etkinliklerden bazılarıdır. İrfan Önürmen’in eserleri, İstanbul Modern dahil, yurtiçi ve yurtdışında birçok önemli koleksiyonda yer almaktadır. Sanatçı, İstanbul’da çalışmalarına devam etmektedir.
Vasıf Pehlivanoğlu Resim Sergisi
Her çizilen çizgide, her boyanan yüzeyde, her yapılan kurguda, aslında sanatçı kendisiyle yüzleşir ve bu yüzleşme sonrası ortaya çıkardığı yapıtlarla bizleri yüzleştirir. Kısacası bu durum gerçek bir diyalog halinin devamlılığı olup, gerçek hayata tanıklık etme sürecine katkı sağlamaktadır. İşte tam bu açıdan baktığımızda Vasıf Pehlivanoğlu'nun balıkçıları, bu diyalog sürecini başlatıp gerçek hayata tanıklık etmemizi sağlamaktadır.
Hüsnü İyidoğan’ın Eserleri
Tarih : 12 – 30 Mayıs 2011
Hüsnü İyidoğan'ın çizgiselliğe dayanan resimleri figüratif ve soyut ifadeyle karşımıza çıkmaktadır. Sanatçı yapıtlarında otomatizmi kullanmaktadır. Bilincin ve jestüel hareketlerin serbest bırakıldığı bu üretim anlayışının getirisinde İyidoğan'ın resmlerinde bilinçdışı figürler oluşmakta, zaman zaman çizgilerin kendiliğinden gelişen tekrarları ile yeni anlatım olanakları ortaya çıkmaktadır. Soyut çalışmalarında izleyicinin gözüne çarpan yatay, dikey ve diyagonal çizgi kullanımları, yapıtların olabildiğince arınmış, sade oluşumuna yeni bir hareket katmaktadır. İşlerinde monokrom ifadeye yaklaşan sanatçı, ünik olan yapıtlarını baskı izlemine yaklaştırmaktadır
”Nature Calling/Doğanın Çağrısı”
Tarih:12 – 31 Mayıs 2011
İngiliz Ressam Michael Tchernega, 12 – 31 Mayıs tarihleri arasında ”Nature Calling/Doğanın Çağrısı” isimli resim sergisiyle Derinlikler Sanat Merkezi’nde…
Calling/Doğanın Çağrısı” isimli kişisel sergisini Derinlikler Sanat Merkezi’nde açıyor. Sanatçı İstanbul’a ilk kez geldiğinde Büyükada’ya hayran kalarak ailesiyle beraber İstanbul’a yerleşmiş. Lonra’nın karanlık havasından sonra, İstanbul’un ve özellikle Büyükada’nın kendisine verdiği ilhamın dünyanın başka hiçbir kentiyle karşılaştırılamayacağını belirtiyor.Çalışmalarını Büyükada’daki atölyesinde sürdüren Tchernega, sanat serüvenine çocuk yaşlarda başlamış, Fransız empresyonistlerinin etkisiyle kendi özgün spatula tekniğini geliştirmiş. Sanatçı, eserlerinde vurguladığı insan bedeninin dünyada çalışılması en zor obje olduğunu, bunun yanında, insan bedeninin ışıkla girdiği etkileşim sonucunda ortaya çıkan çeşitliliğin kendi tarzını ortaya koyabilmesi açısından kaçınılmaz olduğunun altını çiziyor. Doğadan ve mitolojiden beslenen sanatçı, Büyükada’nın, kendi özgün tarzını geliştirmek ve yaşamak için en iyi platform olduğunu söylüyor.
Ali Balkan Masallar Şehri İstanbul Resim Sergisi
Tarihler: 17 -31 Mayıs 2011
Ali Balkan’ın 3.Kişisel Resim Sergisi “Masallar Şehri İstanbul” Maksem olarak da anılan Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi’nde 17—31 Mayıs 2011 tarihleri arasında sanat severlerin beğenisine sunulacak.
Sergide yer alan yaklaşık 200 resim, Masallar Serginin temasını, İstanbullular ve
Sanat eleştirmeni Ümit Gezgin’in Ali Balkan’ın Sanatına Dair Kaleme Aldıkları;
“Ali Balkan
Farklı bir disiplin ve
Genç kuşak içinde de, İstanbul’u kent gerçekliği, gelecek
Aynı
8 “Güncel Sanat "
Tarih : 10 Mayıs-30 Haziran 2011
ine Sanat Galerisi Avrupa Mekanı bu kez 8 “Güncel Sanat” sanatçısına kapılarını açıyor. Sergide; Nancy Atakan, Serhat Kiraz, Gül Ilgaz, Can Maden, Özgül Arslan, Raziye Kubat, Neşe Çoğal ve Seçkin Pirim yer alıyor. Her sanatçının birbirinden bağımsız olarak kendi özgün dillerinde ürettikleri yapıtların yer alacağı sergide; günlük yaşama dair farklı yorumların sunumuna tanık olacaksınız. çalışmaların özgünlüğüne, kullanılan farklı malzemelerin doğal dilleri de eşlik edecektir. Sergide belli bir tema üzerinde odaklanmaktan kaçınılmış. Dolayısıyla oluşabilecek ortak dilin izleyicide teşkili öngörülmüştür. Bu şekilde izleyicinin belleğinde oluşabilecek temaya, günlük hayatın içerisinde zihnimizde kendiliğinden oluşan görüntülerin kendisi, saf olanla çatışmasından doğan masalsı lekeler ve bu hayatın başrolündeki figürlerin bir takım nesnelerle birlikte ironik gösterimi eşlik eder. Bu anlamda “8 Sanatçı – 8 Güncel” sergisi farklı duyumların izleyicide buluşması-oluşması gereken imgesel bütünlüğün sunumunu gerçekleştirir.
Gılgamış Efsanesi ve Antik Kentleri" - İtalya'da illüstrasyon sergisi
Yer : Academia di Belle Arti di Albertina Torino Üniversitesi'nde Torino üniversitesi
Tarih : 11-19 Mayıs 2011
Nazan & Aydın Erkmen Torino'da "Gılgamış Efsanesi ve Antik Kentleri" sergisi açtı 17'nci asırda Torino'da kurulan dünyanın en önemli sanat kurumlarından biri olan Academia di Belle Arti di Albertina Torino Üniversitesi'nde Torino üniversitesinin daveti üzerine 11-19 Mayıs 2011 tarihleri arasında Nazan & Aydın Erkmen "Gılgamış Efsanesi ve Antik Kentleri" adlı bir illüstrasyon sergisi açtılar..
Sergi İtalyan eleştirmenleri Guido Curto, Eduardo Di Mauro, Autonio Muriani, Prof. Gianfranco Rizzi, Claudio Pieroni, sanatçı - öğretim üyeleri ve öğrencileri tarafından takdirle izlendi. Eserler Ulusal Müze Direktörü ve Türkiye'de uzun yıllar geçirmiş olan kurumun Rektör Yardımcısı Dott. Roberto Sandri Giachino tarafından övgü aldı. Dott Sandri Giachino iki Türk sanatçısının bu kutlama içerisinde başarılı eserlerle yer almasından büyük bir mutluluk duyduğunu, tarihin ve insanlığın kuruluşunun derinlerine giden bu eserlerin aynı zamanda Roma kültür mirasının da yer aldığı antik kent afişleri ile İtalya ve Türkiye arasında bir köprü kurduğunu ve Albertina akademisi'nin İstanbul, Erasmus partneri olan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi dekanının bizzat kendi sanatı ile bu kutlama içerisinde yer almasından gurur duyduğunu belirtti.
İtalyan Ulusunun 150. yıldönümünü kutlamak üzere düzenlenen sergiler, opera, film ve tiyatro gösterimleri gibi pek çok önemli kültür etkinlikleri arasında bu sergiye yer verilmesi basında ilgi ile izlendi. Önemli yayın organları
Academia di Belle Arti di Albertina Torino Üniversitesi İstanbulda sergi açacak.
Sergiyi düzenleyen ünlü film yönetmeni ve aynı zamanda kurumun Sinema Tv. bölümü öğretim üyesi ve uluslararası sanat direktörü olan Prof. Salvo Bitonti 17 Ekim 2011 tarihinde Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde kurumun ünlü sanatçı öğretim üyeleri ve onların yetiştirdikleri en ünlü öğrencilerinin yapıtları ile bir sergi açacaklarını bildirdi.
Sergide Resim Bölümü Başkanı İtalyan Cumhurbaşkanlığı madalyası sahibi Prof. Gianfranco Rizzi ve öğretim üyesi Prof. Claurio Pieroni, Sahne Tasarımı Bölümü Başkanı Prof. Elisabette Ajani, Prof. Massimo Voghere, Prof. Claudia Esposito, Özgünbaskı bölümü Başkanı Prof. Franco Fanelli, Prof. Daniele Gay, Heykel Bölümü Başkanı Prof. Gianni Busso, Prof. Paolo Serrau, Dekorasyon Bölümü Başkanı Prof. Francesco Preverino, Prof. Monica Saccotlandi, Anatomi Bölümü Başkanı Prof. Fernando Tartagluro, Prof. Roberta Tartaglino ve Rektör Yardımcısı, Ulusal Müze Direktörü Sayın Dott Roberto Sandri Giachimo'nun bizzat katılacaklarını bildirdi.
İstanbul, Marmara Üniversitesi'nde bir hafta sürecek olan etkinlikler sırasında Prof Bitonti'nin Yunan mitolojisinden etkinlendiği "Fedra" ve "Helene" adlı yapıtları birer gala ile Marmara Üniversitesi mensuplarına ve topluma sunulacaktır
Fedra" adlı filmin sanatçıları Franco Nero Mita Medici ve Antonio Musairi, set direktörü Elisabetta Jane'dir. Franco Nero Mita Medici veya Antonio Musairi galaya geleceği bildirilmiştir.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden 10 öğrenci Torinoda eğitim görüyor.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Albertina Belle di Arti Torino İkili Erasmus Socrates anlaşmasını 2006 yılından bu yana sürdürmektedir. Kurumda Türk öğrencilerin eğitim görmesi en önemli sonuç olarak yer almaktadır. Şu anda Torino Albertina Torino'da 10 Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi eğitim görmektedir.
http://www.sabah.com.tr/kultur_sanat/sergi/2011/05/19/italyada-illustrasyon-sergisi
“Dönüşsüz Kırlangıç Düşleri”
Yer : Evin Sanat Galerisi’
Tarih : 05-31 Mayıs 2011
Çağdaş Türk resminde romantik tavrın temsilcilerinden boya ustası İrfan Okan’ ın yirmibirinci kişisel sergisi “Dönüşsüz Kırlangıç Düşleri”, 5 Mayıs 2011 tarihinde Evin Sanat Galerisi’ nde açılıyor. İrfan Okan; “…bugüne kadar yaygın bir biçimde uyguladığı yağlıboya tekniği çerçevesinde, ifade ve kimliksellik açısından kendine özgü bir tarza ısrarla sahip çıktığı” gerekçesiyle ve 2009 yılında yine Evin Sanat Galerisi’ nde açılan “Arafta Unutulanlar” Sergisi nedeniyle 2010 yılı Sedat Simavi Görsel Sanatlar Ödülü’ nü kazanmıştı. Bu sergisinde İrfan Okan, fırsatlar çağı adı verilen yaşam önerilerine ve onun getirisi olan büyümüş kentlerdeki yaşam tarzına bir tepki olarak romantik yeni söylemlerle donanmış resimleriyle karşımıza çıkmakta. Dayatılan sanal öngörülerle körleştirildiğimiz güncel koşullarda yaşamsal her öneriyi nasıl dönüşü olmayacak biçimde yitirdiğimizi ve yalnızlaştığımızı bize yeniden anımsatmaktadır.
Bu sergiye adını veren “Dönüşsüz Kırlangıç Düşleri”, sosyal medyada paylaşılan ve kaynağı belirsiz bir kırlangıç hikâyesinden esinlenilenerek oluşturulmuştur. Bu hikâyede geçen iki karakter, günümüz insanının telaş içinde dayatmacı yaşama kaygılarının peşinden koştururken, ötekine dair bir kırlangıç imgelemiyle kendini gösteren aşk davetinin nasıl kaçırıldığını anlatır. Sergide yer alan resimlerde, kendilerine ait öz-deneyim fırsatlarının kaçırıldığında, dönüşü olmayan darbelerin de yaşanabileceği, yalnızlaştırılmalarımızın ardında saklı olanın kendilerine ve doğal olana hiç yönelememeleri tekrar tekrar vurgulanmaktadır.
İrfan Okan, önceki sergilerinde de olduğu gibi yağlıboya tekniğinin geleneksel kullanımının ötesinde oluşturduğu ışık ve renk bileşenlerini izleyicinin katılımına şiirsel bir dille sunmaktan hiç vazgeçmeksizin devam etmektedir. Günümüz Türk resminde az rastlanır kişisel üsluplaşma deneyimlerine rağmen; İrfan Okan, resimlerinde yer alan izlenimci-sembolist-romantik ve ifadeci anlatımlarla olan seçici ilişkileri özgün bir tavra dönüştürmeyi başarmış ender sanatçılardan birisidir. Güncel sanatın etkileşimde olduğu yazılı ve görsel medya estetiğine bir tepki olarak, boya tabakalarının arasına şifrelediği klasik resim diliyle olan bu dolaylı rabıtayla, klasik aydınlanmış birey olgusunun varlığını sürekli bir biçimde yeniden sorgulamaktadır.
Çünkü o bu tavrı ile ilerleme önermelerinin yeni baştan ele alınarak değerlendirilmesini öngörmektedir. Tüketim ve fırsatçılık çılgınlığına dönüştürülen bu sanal modernleşme projesinin, insanı, dönüşsüz bir serüvende yalnızlaştırmasının kaçınılmaz olduğunu bir kez daha gözlerimizin önüne serer. Son resimlerinde yer alan mevsimsel zamanlar ve mekânlarla bizleri bir düş gezgini olmaya çağırmakta ve gönlümüzden gelen seslere kulak kabarttığımız yolculuklarda veya durumlarda yer almaya davet etmektedir. Sadece hülyalı uykulara terk edilen imgeler ve aşklarımız, İrfan Okan resimlerinde bir gerçeklik duygusu ile görkemli bir boya ve renk şölenine dönüştürülmektedir.
Anadolu Kadınları Fransa yolunda! Aslı Kutluay “Anadolu’dan Geldim” Resim Sergisi
Ressam Aslı Kutluay’ın “Anadolu’dan Geldim” resim sergisi 23 Mayıs – 17 Haziran tarihleri arasında Fransa’nın Strasbourg kentinde sanat severlerle buluşacak.
Avrupa turnesi kapsamında nisan ayında ilk kez İtalya’nın başkenti Roma’da sergilenen ve sanat eleştirmenlerinden tam not alan sergi, turnenin ikinci ayağı olan Strasbourg’da “Je viens d’Anatolie” adıyla açılacak.Council of Europe Art Club’ın ev sahipliği yapacağı sergide, Aslı Kutluay’ın dejavü, seyahat ve okumalar sırasında yaptığı, Troyalı Helen, Sümer Kraliçesi Innana, Prenses Destina, Florence Nightingale ve Nene Hatun gibi paleolitik çağdan günümüze Anadolu’da yaşamış kadın karakterlerin resim ve eskizlerinden oluşan toplam 21 eser yer alacak.
Kaynak :http://sanat.milliyet.com.tr/anadolu-kadinlari-fransa-yolunda-/plastiksanatlar/haberdetay/17.05.2011/1391525/default.htm
Katmanlar Arası
Yer : Antik Hotel - Antik Cisterna Sergi
Tarih : 26 Mart - 9 Nisan 2011
Ferda Kara, “Katmanlar Arası” adlı resim sergisi, Antik Hotel - Antik Cisterna Sergi Salonu’nda 26 Mart - 9 Nisan tarihleri arasında sanatseverlerle ile buluşuyor.
Günlük yaşantıdan, aldığı hikayeleri düş dünyası ile harmanlayarak sunan Ferda Kara’nın resimleri izleyiciyi beklemediği bir yerden içine alıyor. Resimlerde, formun belirginsizleştiği anda renk, rengin arka planda kaldığı zamanda ise anlatı ön plana çıkıyor ve her bir resimde bu üç öğenin yarışı, izleyicinin kendini farklı bir dünyada bulmasına neden oluyor.
Bu farklı dünya, kimi zaman bir lunapark, kimi zaman bir evin arka bahçesi, bazen de uzaklardan izleyiciye bakan bir kadın olabildiği gibi, her seferinde, izleyiciyi var olan resmin daha da ötesine götürerek, gördüğünü sorgulamasına neden oluyor.
Van Gogh’a selam, Dali’yi hatırlatıyor
Ferda Kara, rengi olduğu gibi, tüpten çıktığı haliyle kullanarak, Van Gogh’a bir selam çakarken, renk katmanları arasında yer alan öyküleriyle Dali’nin gerçeküstü resimlerini hatırlatıyor. Bunun yanı sıra sanatçı, kendine has hayal gücü, tekniği ve yaklaşımı ile, resimlerini ustaların izinde ama bir bakış ötede olduğunu anlatırcasına yapıyor.
Ferda Kara’nın resimlerindeki bu anlatı ve renk şöleninin keyfini çıkarmak ise izleyiciye kalıyor.
Yer: Merkur Sanat Galerisi
Tarih : 5 - 30 Nisan 2011
Fulden Aran, Burçak Balamber, Engin Beyaz, Osman Kerkütlü, Hakan Kırdar, Burak Kutlay, Murat Özdemir, Hasan Pehlevan 5 - 30 Nisan tarihleri arasında Nefes VOL.III sergisiyle Merkur’deNefes ile hayat bulan ve bugünün sanatında genç kuşağın oynadığı önemli role parmak basan sergi dizisinin üçüncüsü, Nefes Vol. III, sekiz sanatçının çalışmalarını Merkur’de bir araya getiriyor.
Eserler, mekansallaşmanın çıplak gerçekliğinden dışarı çıkarken, yeniden içeri dönerek izleyiciyi kendisiyle buluşturuyor. Aynı zamanda bu iki alan arasındaki boşluğu da “var olmakla” dolduruyor.
İç benlik ve dış dünyanın ansızın birbiriyle kavuşması ve tutsak edilmesiyle dolan bu iki alan arasındaki boşluk, kabullenilmiş bir şaşkınlık ile nesnelerin kimlikleri çatısında çarpışıp dönüşürek, varlıkları aynı kısır döngü ile canlandırıyor.
"Kıyı ile konuşmalar''
Tarih : 23 Şubat - 19 Mart 2011
Her şeyin gölgesi vurur sessizliğe; dağların, ağaçların, insanların. Bir iç konuşmaya dönüşür sonra. Kulağın duyduğu her şeyi an ve an tekrar eden gölge. Bir süre sonra içinden konuştuklarını dışından konuşur ama duymaz kimse, aslı bile... Sanatçı, "Kıyı ile konuşmalar'' da her şeyi kendi gölgesiyle konuşturur, bir yukarıdan bakışla gözetlenir sanki dünya sessizce. Belki bir hesaplaşmadır bu kendiyle ve evrenle. Dışarıdan sesler, düşünceler, karmaşa içinde. Derken iç sesin cevabı duyulur: Sakinleş ve etrafına bak. Aslolan orda duruyor, gölgesi de...
Rassam Ercüment Tarhan'ın son dönem resimleri arasında yer alan"Kıyı ile konuşmalar'', Resim sergisi Doruk Sanat Galerisinde siz sanat severlerin beğenisine sunuluyor..
Frida Kahlo ve Diego Rivera- Gelman Koleksiyonu'ndan Frida Kahlo ve Diego Rivera
Yer : Pera Müzesi
Tarih :23 Aralık 2010 - 20 Mart 2011
Gelman Koleksiyonu'ndan Frida Kahlo ve Diego Rivera sergisi, 23 Aralık 2010 -
20 Mart 2011 tarihleri arasında, 20. yüzyıl sanatının Meksika ve dünyadaki en çarpıcı figürlerinden ikisini, Frida Kahlo ve Diego Rivera'yı sanatseverlerle buluşturuyor.
20 Mart 2011 tarihleri arasında, 20. yüzyıl sanatının Meksika ve dünyadaki en çarpıcı figürlerinden ikisini, Frida Kahlo ve Diego Rivera'yı sanatseverlerle buluşturuyor.
Yapıtları kadar özgün karakterleri, yaşam öyküleri ve merak uyandıran birliktelikleriyle de ilgi uyandıran sanatçılar, 40 yapıttan oluşan bir sergiyle Türkiye'de ilk kez Pera Müzesi'ne konuk oluyorlar.
Yaşamlarının önemli bir bölümünü Meksika'da geçirmiş koleksiyoner bir çift olan Jacques ve Natasha Gelman'ın, 20. yüzyıl Meksika sanatına da odaklanan geniş koleksiyonunda yer alan yapıtlar, Frida Kahlo'nun sanatsal kişiliğinin derin izlerini yansıtan otoportreleri ile Diego Rivera'nın az sayıdaki tuval resmi örneklerinin en önemlilerinden. Dünya çapındaki bu ünlü koleksiyon, Meksika dışında daha önce çok az sayıdaki sergide izleyiciyle buluşabildi.
Pera Müzesi'nde yer alacak sergide, Berlin ve Viyana'da düzenlenen ve 2010 yılına damgasını vuran Frida Kahlo Retrospektifi'nin en gözde Kahlo yapıtlarının yanı sıra Diego Rivera'nın tuvalleri de yer alıyor. Yapıtları ve yaşamlarıyla sinema ve edebiyat dünyasına da esin vermiş ikilinin eserleri 20 Mart 2011 tarihine kadar Pera Müzesi'nde izlenebilecek.
Lütfen Arkaya Doğru ilerleyiniz
Yer : x-ist'
Tarih : 24 Mart -16 Nisan
Lütfen Arkaya Doğru ilerleyiniz", Nalan Yırtmaç'ın ikinci kişisel, x-ist'teki ilk sergisi...
Son dönemde Sulukule'de yaşanan yıkımla dikkatini kentsel dönüşüme, yok olan mahalle kültürüne odaklamış olan sanatçı, stensil (şablon) tekniği ile tuvalleri, farklı materyalleri ve galeri duvarları da dahil olmak üzere çeşitli yüzeyleri boyamakta...
Yırtmaç, çağından sorumlu her sanatçı gibi gerek ortak, gerekse de bireysel projelerinde gündeme göndermelerde bulunuyor. Resim altyapısından gelen sanatçı, stensillerini çektiği fotoğraflardan yola çıkarak oluştururken, bazen de suluboya, akrilik, litografi ve serigrafi tekniği ile ürettiği baskı çalışmaları ve kolaj kullanarak geniş spektrumlu bir ifade özgürlüğü sunuyor.
Sanatçı temel olarak yapıtlarını büyük şehirlerin sosyal alan üretiminin sorunsallaştırılması ve özneyle mekan, bireyle şehir ilişkisi üzerine kurguluyor. Bunu yaparken de muşamba, masa örtüsü ve hatta duş perdesi gibi konu estetiği ile uyumlu bir ortaklığın ürünü olan malzemeleri kullanarak gündeliğin bileşenlerini gündeliğin estetiği ile birlikte yeniden üretiyor.
Yırtmaç'ın bu sergisinde, modernizmin yarattığı "kent" denen gayrimeşru canavarın tavırlarını kolayca gözlemlemek mümkün. Sanatçı her türden insan ve bina manzaralarının doluştuğu bu mesaj cümbüşünü kentin burjuvazisinin kalesi Nişantaşı'na taşırken, konu edindiği insan ve mekânlar üzerinden bizzat fotoğrafın kayıt yeteneğine "muhalif" bakışıyla müdahale ederek 13 milyonluk kentte bu küçüklü büyüklü şehirlileri bir aylığına sınıflar arası muazzam bir ring seferine çıkartıyor; mahalle samimiyetini kentsel dönüşümün karşısına adeta kültürel bir barikat gibi konuşlandırıyor.
Nalan Yırtmaç'ın bu "provokatif" sergisi 24 Mart -16 Nisan tarihleri x-ist'te arasında görülebilir..
İSMİYOK
Yer : Teşvikiye Galeri Oda
Tarih : 15 Mart – 02 Nisan 2011
Ayşe KAZANCIGİL DÖLER’in, “İSMİYOK” başlıklı Kişisel Resim Sergisi, 15 Mart – 02 Nisan 2011 tarihleri arasında Teşvikiye Galeri Oda’da açılacak .
Her şey noktayla başlamıştı ilk sergisinde...
Sonsuz nokta çizgiyi, sonsuz çizgi de Ayşe’nin resmini oluşturdu o zamanlar.
Desenin yapıtaşı çizgi değildi bu; yalın, basit, sade çizgiydi kastettiğimiz.
Rengi de, deseni de, resmi de sırtında taşıyan bir ögeden söz ederek başlamıştık Ayşe’yi anlatmaya.
Bu kez karşımıza çıkan çizgi gene her şeyin temelinde ama başka elemanlarla duraksamalara uğrayarak yoluna devam eden sadece temel bir unsur artık.
Yani Ayşe’nin resmi bu defa noktayla başlayıp çizgiyle sürse de, süslemenin coşkusuyla genişleyen yüzeyler, sanki üçüncü boyutu arıyormuşçasına küçücük nesnelerden destek alarak büyüyor, gelişiyor...
Renkli bir dünyaya davet eden çalışmalar daha çok birer masal.
Konularıyla olduğu kadar, renklerinin çeşitliliği ve canlılığıyla da fantastik bir aleme kapı aralıyor sanatçımız. Geleneksel sanatlarımızdan aşina olduğumuz dokuyla ve zaman zaman da mistik konularla oluşturduğu, ancak kendine özeli yakalamayı başardığı çalışmalarında buluşuyor bizimle.
Ayşe Kazancıgil Döler’in, fotoblok üzerine, renkli kalemle ve sanatçının kullanmak istediği her tür malzemeyle yapılan uygulamalardan oluşan ikinci sergisi, Pazar ve Pazartesi dışında 12:00 -19:00 saatleri arasında açıktır.
Jean-Luc Guerin’in Berlin’de yapmış olduğu çalışmalarında oluşan sergi
Tarih :10 Mart -21 Nisan 2011
Yer :Galeri Baraz
Jean-Luc Guérin 67 yaşında genç bir ressam. Genç dememizin nedeni yılların getirdiği deneyimin yanı sıra yok olmayan enerjisi. Bu güçlü ressam 40 yılı aşkın bir süredir Fransa sınırlarında kendine özgü bir sanat anlayışını sergiliyor. Sanatçı bir grup koleksiyoner ve İtalyan Kiron Vakfı tarafından destekleniyor.
Sanatçının Türkiye'deki ilk sergisi İstanbul'da açılacak. Ayral Consulting Art & Entertainment Agency, Galeri Baraz ve Galeri Kiron (Paris) işbirliği ile gerçekleşen serginin açılışı 10 Mart 2011 de saat 19.00 - 21.00 arasından düzenlenecek bir kokteyl ile Galeri Baraz'da gerçekleşecek. Sergi 24 Nisan 2011’e kadar gezilebilinecek
Jean-Luc Guérin sergisinin küratörlüğünü Roxane & Cüneyt Ayral ile Galeri Kiron'un (Paris) sorumlusu Peter Deckers ile beraber gerçekleştirdiler. Retrospectif tadında olan sergide uzun yıllara yayılan çalışmalardan seçerek sanatçıyı genel anlamda sanatseverlere tanıtmak amaçlanmış. Bu sergide, Guerin’in Berlin’de de yapmış olduğu farklı biçimde çalıştığı resimlerden de örnekler sunuluyor..
Sınırlanmış Alanlar -Mehmet Ali Doğan
Tarih : 11- 30 Mart 2011
Uzun yıllar resim yapmanın yanı sıra sanatsal eğitim vermeyi kendine görev kabul ederek bugüne kadar binlerce öğrenci ile bilgisini paylaşmış, yaşamlarına katkı sağlamıştır.
Anadolu Uygarlıkları Çeşitlemeler serisinin ardı ndan, doğaya ve çevreye duyarlılığı nedeni ile ”sınırlamış alanlar” konseptinde resimler yapmıştır. İnsanoğlunun, oksijen kaynağı olan ağaçları gün be gün tüketmesine ve katletmesine tepki vermek amacıyla ağaçları organik bir form olarak tercih etmiş, metafora dönüştürmüştür. Renkçi anlayışı ile yok oluşu, resimlerinde görsel bir şölen halinde sunmayı bilmiştir.
Sanatçı, 11.03.2011 tarihinde Galeri Soyutta açacağı 17.kişisel sergisinde, tekrar “sınırlamış alanlar” konseptiyle doğanın yok edilişini ve yaşadığımız kutucukları -evlerimizi, çirkin mimarı yapılanmanın yer aldığı mahallerimizi, sokaklarımızı, metropol yaşantımızın getirdiği tüketime dayalı birbirini tekrarlayan düzensiz yaşam alanlarımızı- yine kendi renkçi ve plastik anlayışı ile sunuyor.
Anadolu Uygarlıkları Çeşitlemeler serisinin ardı ndan, doğaya ve çevreye duyarlılığı nedeni ile ”sınırlamış alanlar” konseptinde resimler yapmıştır. İnsanoğlunun, oksijen kaynağı olan ağaçları gün be gün tüketmesine ve katletmesine tepki vermek amacıyla ağaçları organik bir form olarak tercih etmiş, metafora dönüştürmüştür. Renkçi anlayışı ile yok oluşu, resimlerinde görsel bir şölen halinde sunmayı bilmiştir.
Sanatçı, 11.03.2011 tarihinde Galeri Soyutta açacağı 17.kişisel sergisinde, tekrar “sınırlamış alanlar” konseptiyle doğanın yok edilişini ve yaşadığımız kutucukları -evlerimizi, çirkin mimarı yapılanmanın yer aldığı mahallerimizi, sokaklarımızı, metropol yaşantımızın getirdiği tüketime dayalı birbirini tekrarlayan düzensiz yaşam alanlarımızı- yine kendi renkçi ve plastik anlayışı ile sunuyor.
Bildiğimiz kentleri oluşturan mimarı dokunun dışında tuval yüzeyindeki geometrik bölünmeler yani sınırlanmış alanlar, doğanın saf minimal öz haline bir göndermedir. Kendi aralarında oluşturdukları renksel optik hareketlilikler ve geometri içindeki dalgalanma etkileri; gerçekte doğada var olan yüzey dokusudur. “Kum yüzeyinde, rüzgarın ya da suyun etkisi ile oluşan dalgalanmalar gibi.”
Bilindik formlar dışında kurgulanmış inorganik biçimler, yaşam alanlarımızın dışında hayatın korunaklı alanlarına bir gönderme niteliğindedir. İçinde barındırdığı, doğal ritmik hareketlilikleri ile doğaya ait deformasyona uğramış gizemli biçimler barındırmaktadır. Maalesef, kendi doğal yaşam alanlarımızda oluşturulan bu dokunun dışında doğal denge bozulduğu için, insan psikolojisinde mutlu olmak, haz almak, sevmek veya dokunamamak gibi temel duyguların karmaşasına sebep olmaktadır. Bu nedenlerden ötürüdür ki sanatçı, yaşam alanlarının, kirli kasvetli duygusunu koyu renklere hapsederek, yoğunluklu olarak siyah rengin içinde, yaşam alanlarımızın biçimlerini kullanarak kendinden metafor oluşmasını amaç edinmiştir.
Saim Tekcan Resim Sergisi
Yer : Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi
Tarih : 12 Ocak - 15 Şubat 2011Türk sanatında öncü karakteriyle büyük açılımlar yaratan, özgün baskının ve yağlı boyalarında geleneği modernleştiren üslubu ile bir ekolün yaratıcısı olan Süleyman Saim Tekcan, yarım asırlık sanat serüvenini anlatan bir dizi serginin ilkini 12 Ocak’ta açıyor.
Türk Resim Sanatının ustası Süleyman Saim Tekcan’ın eserleri, sanat yaşamının 50. yılında Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi’nde anılıyor. Türk sanatında öncü karakteriyle büyük açılımlar yaratan, özgün baskının ve yağlı boyalarında geleneği modernleştiren üslubu ile bir ekolün yaratıcısı olan Süleyman Saim Tekcan, yarım asırlık sanat serüvenini anlatan bir dizi serginin ilkini 12 Ocak’ta açıyor.
Deneye öncelik tanıdığı yapıtlarını kurgularken, yaşadığı çevreden, doğadan, Anadolu uygarlıkları ve Osmanlı gibi kendi kültüründen beslenen sanatçının diğer eserlerinde hat, tuğra, mezartaşı ve bunun gibi pek çok unsur özgün bir ifade aracı olarak kullanıyor. Sanatçının yağlı boya ve özgün baskılarından oluşan sergi 15 Şubat’a kadar görülebilir.
Şahin Paksoy’un “Resim ve Heykel” sergisi
Yer : Galeri Işık Teşvikiye
Tarih : 27 Ocak -19 Şubat 2011
Geleneksel kültür öğelerinden beslenerek oluşturduğu özgün uslübuyla, çağdaş resim sanatının değerli isimleri arasında anılan Şahin Paksoy’un “Resim ve Heykel” sergisi 27 Ocak Perşembe günü düzenlenen özel kokteyli ile Galeri Işık Teşvikiye’de açıldı. Paksoy’un sanatçı dostları Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan ve Sadi Diren ile kardeşi Doğan Paksoy’un da katıldığı açılışta Feyziye Mektepleri Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Durgunoğlu ve vakıf yöneticileri de hazır bulundu.
Orta Asya’dan Anadolu’ya, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar geleneksel kültür öğelerini kendine has üslubuyla yorumlayan sanatçının resimleri ve resimlerindeki figürlerden hareket ederek yarattığı küçük boyutlu figüratif heykelleri, 19 Şubat 2011 Cumartesi gününe kadar Galeri Işık Teşvikiye’de görülebilir.
Osmanlı minyatürleri, Bizans ikonaları ve Selçuklu halıları gibi kültürel öğelerden beslenen Şahin Paksoy, resimlerinden yola çıkarak oluşturduğu küçük boyutlu heykelleriyle geleneksel Anadolu halkının yaşam değerlerini ve yaşama biçimlerini işlerinde en ince biçimde yeniden üretiyor. Sanatçının figüratif temelli ve çoğu zaman mizahi bir bakış açısı ile yarattığı eserlerinde öykücü bir yaklaşım dikkat çekiyor.
Şahin Paksoy Hakkında
26 Şubat 1952 tarihinde Adana-Ceyhan’da dünyaya gelen Şahin Paksoy, ilk orta ve lise öğrenimini Adana’da tamamladı. 1973–1980 yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Seramik Bölümü’nde eğitim gördü. İlk sergisini 1980 yılında İstanbul’da Galata Sanat Galerisi’nde açan sanatçı, bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında pek çok kişisel ve karma sergi gerçekleştirdi.
Kaynak -Fotograf : Galeri Işık Teşvikiye
Çarlık Rusyası'ndan Sahneler: Rus Devlet Müzesi Koleksiyonu'ndan 19. Yüzyıl Rus Klasikleri
Tarih : 4 Kasım 2010 - 20 Mart 2011
Çarlık Rusyası'ndan Sahneler: Rus Devlet Müzesi Koleksiyonu'ndan 19. Yüzyıl Rus Klasikleri sergisi, İstanbul'da ilk kez sergilenecek bir dizi başyapıtı sanatseverlerle buluşturmanın yanısıra, Rus gerçekçi resimleri üzerinden, Rusya tarihinin bir dönem kesitini de sunuyor.
Çarlık Rusyası'ndan Sahneler: Rus Devlet Müzesi Koleksiyonu'ndan 19. Yüzyıl Rus Klasikleri sergisi, İstanbul'da ilk kez sergilenecek bir dizi başyapıtı sanatseverlerle buluşturmanın yanısıra, Rus gerçekçi resimleri üzerinden, Rusya tarihinin bir dönem kesitini de sunuyor.
St. Petersburg‘daki Rus Devlet Müzesi'nin zengin koleksiyonundan seçilen başyapıtlar; çalışma ve yoksulluk, çocukların dünyası, halk eğlenceleri, savaş ve ölüm ile kentsoyluları konu alan sahnelerle devrime kadar yaşamın her alanından kesitleri yansıtıyor.
"Rus ruhu"; edebiyatta, müzikte ve güzel sanatlarda aşk, acı ve ölümün kol gezdiği bir duygu dünyası olarak işlenmiştir. Gündelik yaşam resimlerine 1860'lardan sonra gerçekçi eğilimler hâkim olur. İlerici ressamlar, çağın can alıcı sorunları olan sosyal adaletsizlik, serflik (1861'e kadar Rusya'da köylüler büyük toprak sahiplerinin mülkü sayılıyordu), çocuk işçiliği, kadınların hor görülmesi, yoksulluk gibi konuları işlemeye başlar. Gündelik yaşam, artık sanatçıların ilgi alanına girmiştir.
1870'ler ve özellikle de 1880'lerden sonra resimlerde daha olumlu bir hava esmeye başlar, acılarla dolu dünyadan yavaş yavaş çıkılır. Halk artık kurban değil, güçlü bir öznedir. Folklora, halkın doğa ve evren anlayışını şiirsel bir anlatımla betimlemeye önem veren bir eğilim belirir. Toplumsal sorunlar bütünsellikleri içinde ele alınır, artık suçlama değil, tahlil vardır.
Repin'den Makovski'ye, Yaroşenko'dan Şişkin'e ve dönemin daha pek çok ünlü sanatçısına yer veren sergi, dönemin Rusyası'nı hemen her yönüyle anlatırken, ele aldığı konular ve tiplemeleriyle, sanatseverlere Nikolay Gogol, Fyodor Dostoyevski gibi büyük Rus yazarlarının eserlerini okuyormuşçasına ayrı bir keyif de verecek.
Repin'den Makovski'ye, Yaroşenko'dan Şişkin'e ve dönemin daha pek çok ünlü sanatçısına yer veren sergi, dönemin Rusyası'nı hemen her yönüyle anlatırken, ele aldığı konular ve tiplemeleriyle, sanatseverlere Nikolay Gogol, Fyodor Dostoyevski gibi büyük Rus yazarlarının eserlerini okuyormuşçasına ayrı bir keyif de verecek.
Erol Deran'ın Resim Sergisi
Tarih : 05 -26 Ocak 2011
Ressam ve kanun sanatçısı Erol Deran'ın, çoğunluğu İstanbul'u konu alan yağlı boya resimlerinden oluşan sergisi, Teşvikiye Doku Sanat Galerisi'nde açıldı.
Toplam 45 eserin yer aldığı serginin açılışında AA muhabirine açıklama yapan Deran, empresyonizm ve klasik sanat tarzına sahip olduğunu, sanatı çok sevdiğini söyledi.
Deran, sergideki 45 tablonun sadece 5'inin Bodrum'la ilgili, geriye kalan 40 resmin de İstanbul'u anlattığını belirtti. İstanbul'u çok sevdiğini kaydeden Deran, şöyle devam etti:
'İstanbul'un çeşitli köşelerinden peyzajlar yapıyorum. İlk olarak kanun çalmaya başladım. Ancak resim yapmak için sadece
Toplam 45 eserin yer aldığı serginin açılışında AA muhabirine açıklama yapan Deran, empresyonizm ve klasik sanat tarzına sahip olduğunu, sanatı çok sevdiğini söyledi.
Deran, sergideki 45 tablonun sadece 5'inin Bodrum'la ilgili, geriye kalan 40 resmin de İstanbul'u anlattığını belirtti. İstanbul'u çok sevdiğini kaydeden Deran, şöyle devam etti:
'İstanbul'un çeşitli köşelerinden peyzajlar yapıyorum. İlk olarak kanun çalmaya başladım. Ancak resim yapmak için sadece
bir kağıt ve kalemin gerekli olması benim resim sanatında da başarılı olmamı sağladı. Resimlerimde genelde İstanbul'u anlattım. Çünkü ben tam bir İstanbul aşığıyım. Yahya Kemal'in, 'Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul' derken ne demek istediğini çok iyi anlıyorum. İstanbul o kadar güzel ki, şu anda bozulması için gayret edilmesine rağmen yine de güzel. İstanbul öyle bir şehir ki, sevgiliniz gibidir. Sevgiliniz yaşlansa, saçları ağarsa yine seversiniz. İşte İstanbul'a olan aşkım böyle.'
Fotoğraf : Murat KÜÇÜKKAYALIYiğit ALTIPARMAKOĞULLARI - yüzyüze
Yer : Doku Sanat Galeri İstanbul
16 Aralık 2010- 15 Ocak 2011
2003 yılında MSÜ GSF Resim Bölümü, Neş’e Erdok, Nedret Sekban ve Ahmet Umur Deniz Atölyesi'nden mezun oldu. 2006 yılında aynı bölümde yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra 2008 yılında sanatta yeterlik eğitimine başladı.
Halen MSGSÜ GSF Resim Bölümü'nde Araştırma Görevlisi olan Yiğit Altıparmakoğulları'nın 3. kişisel sergisi 16 Aralık - 15 Ocak arasında izlenebilecek.
Sanatçının resimleri ile ilgili söyledikleri şöyle:
“Yüzyüze” isimli sergimde yakın çevremde bulunan ve farklı yönleriyle ilgi çekici bulduğum çeşitli disiplinlerden genç sanatçı ve edebiyatçıların potrelerinden oluşan bir seri oluşturmayı amaçladım. Deftere olan ilgim beni bir şekilde söz konusu portrelerle defterler arasında bir ilişki kurmaya yönlendirdi. Bu doğrultuda portrelerini yaptığım insanlara birer defter vererek hayatlarının bir bölümünde bu defterlerle birlikte yaşamalarını istedim. Daha sonra defterleri toplayarak inceledim ve çalışmalarıma konu olan kişilerin bir şekilde kendilerini tanımlayarak kendi portrelerine müdahale etmelerini sağladım. Böylece resmettiğim figür kendi imgesinin resim diliyle yeniden yaratılma sürecinde aktif bir rol oynamış oldu.
Serginin oluşum sürecindeki esas amaç izlenenin, defter vasıtasıyla farklı bir dilde iletişim kurup kendisini tanımlayarak, ressamın gözlemlerine müdahale etmesi, görüleni onaylaması, değiştirmesi veya yeni veriler ortaya koyması sonucu ressamın zihninde yeniden şekillenen imgenin plastik bir dille ortaya konmasıdır.
Erken yaşlarda edindiğim defter taşıma alışkanlığı, resim sanatıyla uğraşmaya başladıktan sonra farklı bir anlam kazandı. Özellikle eğitimime başladıktan sonra edindiğim desen anlayışı ve sürekli bir şeyler çizme ihtiyacı, defterlerimin önemini arttırdı. Yanımdan eksik etmediğim defterlerimde, hayatımın her yönüyle ilgili aldığım notların ve amaçsız çizimlerin yanında bilinçli desen çalışmalarım da yer almaya başladı.
Not almak; yazı yazarak veya çizim yaparak, boyayarak, hazır bir nesneyi yapıştırarak gerçekleştirilen bir eylemdir. Böylelikle kişisel bir inceleme ve belgeleme aracı olarak kullanılabilen defterler insanın büyük bir rahatlılık ve sınırsızlıkla özgürce kendini ifade edebildiği bir yüzeyler bütünü olarak düşünülebilir. Doğayı, çevreyi, içinde bulunduğu dünyayı, gözlemlediği insan birikimlerini veya aklına aniden gelen bir fikri deftere kaydedebilir.
Bir resme dair yapılan taslakların arasına sıkıştırılmış ‘bu gün yapılacaklar listesi’nden, bir sayfanın bir köşesine çizilen kahve fincanı desenine, bir şiirden alınmış birkaç dizeye, bir kitaptan alınmış notlara, yapıştırılmış bir gazete kesiğine, sinema biletine, sanatçının hayata ve sanata dair düşüncelerine kadar pek çok ize rastlanabilir. Bu özel ipuçları defter tutan sanatçının eserlerini daha iyi anlamamıza, özümsememize olanak verebilir.
Günümüzde defterler sadece sanatçıların ilgilendiği ve özellikle sanat sorunları açısından merak uyandıran araçlar olmaktan çıktılar. Bu özel ve kişisel özgürlük alanları bir eser olarak sergi salonlarında yer almakta hatta ‘sanatçı defterleri’ üzerine geniş kapsamlı sergiler düzenlenmektedir. Sanatçıların günlükleri yayımlanmakta, defterlerinin tıpkıbasımları yapılmaktadır.
Sergilenmeleriyle ve yayımlanmalarıyla sadece sanatçıların ilgi odağı olmaktan çıkan defterler sanat izleyicisinin rahatlıkla ulaşabileceği, inceleyebileceği, orijinaline ya da tıpkıbasımına sahip olabileceği eserler haline geldiler. Bu durum beraberinde sanatsal olarak ahlaki bazı soruları/sorunları getirmektedir. Sanatçı, defterin görülebilirliğini gözetmiş midir? Defterleriyle, diğer insanların birebir karşılaşabileceğini bilerek baş başa kaldığı zamanlarda ne kadar samimi davranmaktadır? Oto-sansür uygulamakta mıdır? Bağlı bulunduğu disiplin ya da disiplinlerin dili, başkalarınca görülebilir olduğunu düşündüğü defterde oluşanı, oluşmakta olanı ne derece etkilemektedir? Sanatsal bir süzgeç, estetik hale getirme kaygısı devreye girmekte midir? Bu sorular özellikle günümüzde yaşayan ve yakın dönemde yaşamış sanatçılarla ilgili olarak düşünülmekle beraber defterleri korunarak günümüze ulaştırılabilmiş geçmiş dönemlerin ustaları için de sorulabilir. Eğer defterlerini gizli tutmak istedilerse neden yok etmediler? Belki hayata gözlerini yummadan önce bunun için vakit bulamadılar. Belki de kendilerince bir elemeden geçirdikten sonra arkalarında bırakmak istedikleri dışında tüm defterlerini yaktılar. Gizlilik kaygılarıyla sanat tarihinin büyük ustalarının çoğu defterinin günümüze ulaşamamış olduğunu düşünebiliriz.
Bu sorular sadece defterin içerdikleriyle değil sanatçının sanatsal görüşü, sanata bakışı ve eserleriyle de ilişkilendirilebilir. Sanatçının, samimiyeti ile ilgili olanlar başta olmak üzere kendi kendisiyle hesaplaşması sonrasında cevaplar bulacağı sorulardır. Sanat yapıtı ya da asıl konumuz olan defter, içerdikleriyle bu konular hakkında bazı ipuçları barındırır. Bununla birlikte defterler, sanatçının özgürlük alanları olduğu düşünülürse öznelliklerini koruyacaktır ve defterdeki ipuçları söz konusu sorular hakkında kesin yargılarda bulunmamızı sağlamaya yetmeyecektir. Deftere yaklaşımdaki kaygılar sanatçının kendi problemidir ancak ne gibi kaygılarla yaklaşılırsa yaklaşılsın defter sanatçının olabilecek en saf, en samimi halinin görülebileceği yerdir. Defterdeki samimiyet genellikle defterin gizliliğinde saklıdır."
Fotoğraf : Murat KÜÇÜKKAYALIYıldız Doyran “Döngüsel Gizler” Resim Sergisi
Yer: Beyoğlu Akademililer Sanat Merkezi
Tarihler: 07 Aralık 2010- 08.Ocak 2011
Tarihler: 07 Aralık 2010- 08.Ocak 2011
Yapıtlarının temeline doğayı koyarak, doğa irdelemeleri ile tanınan, orta kuşağın önemli ressamlarından Yıldız Doyran`ın "Döngüsel Gizler" isimli kişisel sergisi 7 Aralık 2010’da Akademililer Sanat Merkezi’nde açılıyor. Küratörlügü Denizhan Özer tarafından yapılan sergide, sanatçı kendi yarattığı bitki evreninin gizlerini yüzey üzerine taşıyarak; doğadan, doğallıktan uzaklaşan modern insana anlamlı mesajlar vermektedir.
Sanatçının görerek içselleştirdiği ve sonrasında yüzey üzerinden bize aktardığı bitki evreni düşlerindeki görüntü ya da imgelerin anlatımıdır. Karanlık ya da aydınlıktan gelen şiddete karşı bizleri kalkan gibi koruyan bu konumlanma durumu Yıldız Doyran’ın resimlerinin nedenini de oluşturmaktadır. Açıktan koyuya doğru giden renk katmanlarının üzerinde kalan fırça izleri ve tuşelere baktığımızda her yapıtın ayrı bir ruh haliyle ama aynı düşünceye dayanarak yapıldığını görürüz. Görünenin arkasına geçme çabası ve arka planda kalan, aslında aklın erişemediği, çözümlenemeyen bir gizem halidir. Hayatın döngüselliği içinde yapıtlar, insanla doğa arasında beliren sınırları kaldırarak yeni bir diyalog başlatmaktadır.
Gecen sene açtığı "Direnme Noktası" isimli serginin devamı niteliginde olan "Döngüsel Gizler" 7 Aralık 2010 - 8 Ocak 2011 tarihleri arasında Akademililer Sanat Merkezinde gorulebilir. Fotograflar : Murat KÜÇÜKKAYALI
Güzel Resim Geçmişe Aittir – Altın Yollar
Yer :İstanbul 2010 AKB Sanat Limanı
Tarih : 1–26 Aralık 2010
1962 ile 1985 yılları arasında doğmuş 25 Fransız sanatçının yer aldığı ‘Güzel Resim Geçmişe Aittir projesi kapsamında sergilenecek 60 eserle, yaşadıkları gerilimin tanıklığını yerine getiren bir neslin yansımasını algılanmasına yeni bir bakış açışı getiriyor.
2008 – 2010 yılları arasında süren ‘Altın Yollar’ projesinin, Jules Verne’in izinde Karadeniz, Piri Reis’in izinde Akdeniz Rotası ve Evliya Çelebi’nin izinde Balkanlar’da süren projenin Arif Aşçı, Özcan Yurdalan ve Serkan Taycan’ın vizöründen yansımaları sanatseverlerle buluşuyor.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı etkinlikleri kapsamında, ‘Güzel Resim Geçmişe Aittir’ ve ‘Altın Yollar’ sergileri 1 Aralık Çarşamba günü gerçekleşen kokteylle, İstanbul’un ilk kamusal sergi mekanı Sanat Limanı’nda açıldı. 26 Aralık tarihine kadar ziyarete açık olacak sergiler, Pazartesi günleri dışında her gün 10.00 – 19.00 saatleri arasında takip edilebilir.
Güzel Resim Geçmişe Aittir…
Tamamı günümüzün Fransız ressamların tablolarına adanmış olan “Güzel Resim Arkamızda” sergi projesi kapsamında 25 sanatçının, 60 eseri aralarında Türkiye’nin Kültürel ve Politik Başkentleri olan İstanbul’un ve Ankara’nın bulunduğu en az 5 uluslararası sergi alanında sanatseverlerle buluşuyor.
Sergide eserleri yer alan ve 1962 ile 1985 yılları arasında doğmuş olan sanatçılar, şekillerin çeşitliliğinin başka bir resmin zenginliğini oluşturduğu güçlü kalemleri ile nesilsel aksanları olan aynı gerilimi ifade etmeyi arzuluyor. Burada söz konusu olan amaç, resimsel imgenin yeni ifadeleri kristalleştirmek için yeni bir yüz oluşturduğu gerçek bir panoramadan enerjik bir çalışmayı ortaya çıkaracak şeklinde, geniş bir diyalog çerçevesinde, bir neslin dinamizmini ve uğraşlarının çokluğunu sunabilmek. “Güzel Resim Arkamızda”, eserleri yaşadıkları gerilimin tanıklığını yerine getiren bir neslin yansımasını algılamamız için yeni bir bakış açısı sunuyor. Fransız ressamlarının tablolarının yurt dışında ışıldaması için tasarlanmış olan, değişken formatların sergilendiği ve sunumların farklı bağlamlarına uyarlanabilecek olan bu proje, bu çarpıcı sahne için düzenlendi. Bu proje aynı zamanda koleksiyoncuları, sanat eleştirmenlerini ve eserleri sergilenen sanatçıları Fransız sahnesinde bir araya getiriyor.
Altın Yolların izinde Karadeniz’den Akdeniz’e, Akdeniz’den Balkanlar’a bir yolculuk…
2008 yılında “Jules Verne’in İzinde” başlayan Altın Yollar projesinde, ünlü Fransız yazarı Jules Verne’in İnatçı Keraban Ağa adlı romanından esinlenerek çıkılan bu yolculukta sanatçılar, tıpkı roman kahramanı Keraban Ağa gibi İstanbul’dan yola çıktılar, Karadeniz kıyılarını baştan sona dolaşarak İstanbul’a geri döndüler. Sergi sanatseverleri, Arif Aşçı’nın fotoğraflarıyla Bulgaristan’ın Varna, Romanya’nın Köstence, Ukrayna’nın Odessa, Rusya’nın Sochi,Gürcistan’ın Batum kentlerine bir yolculuğa çıkartıyor.
“Piri Reis’in İzinde” devam eden proje, büyük Türk denizcisi ve haritacısının Akdeniz’deki izlerini takip etti. Piri Reis’in “Kitab-ı Bahriye” adlı eserinde, haritalarını çizdiği ve sosyo-kültürel dokularına ilişkin gözlemlerini aktardığı liman kentleri, 500 yıl sonra yeniden ziyaret edilerek, bu kentlerde kültürel etkinlikler gerçekleştirildi. Özcan Yurdalan, Cenova, Napoli, Tunus, Palma de Mayorca, Barselona, Atina ve İskenderiye’yi, her biri Akdeniz’in ruhunu çok iyi yansıtan bu liman kentlerinin çok sesli kültürünü ve yüksek enerjini çektiği fotoğraflarla ölümsüzleştirdi.
Son rota “Evliya Çelebi’nin İzinde” Balkanlar’a, oradan Orta Avrupa’ya uzandı. 9 ülkede 20 şehri kapsayan yolculukta, Filibe’den Viyana’ya Osmanlı kültürünün izleri takip edildi. Serkan Taycan’ın fotoğraflarıyla sanatseverler, Manastır, Üsküp, Prizren, Belgrad, Saraybosna, Mostar, Travnik, Zigetvar, Pecs, Budapeşte, Viyana, Nürnberg, Mannheim, Dortmund ve Oberhausen’dan geçen maceraya eşlik ediyor.
Fotograflar : Murat KÜÇÜKKAYALI 34. DYO Resim Yarışması Sergisi
Tarih : 29 Kasım – Aralık 2010
Türkiye’nin ilk boya fabrikasının kurucusu DYO’nun resim yarışmalarından 34’üncüsünün ödül töreni, İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde yapıldı.
Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı’nın evsahipliğindeki ödrül törende 4’ü pentür, 2’si özgün baskı dalında 6 sanatçıya ödülleri verilirken, sergi açılışı da yapıldı. Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı törende yaptığı konuşmada, 1967 yılından bu yana aralıksız sürdürülen Dyo Resim Yarışması’na aralarında Azeri, Yunan, Hollandalı, Fransasız, İtalyan ve İsviçreli sanatçıların da yer aldığı bin 4 kişinin bin 609 eserle katıldığını bildirdi.
Burhan Doğançay, Prof. Dr. Ergin İnan, Prof. Dr. Mustafa Pilevneli, Prof. Gören Bulut, Prof. Mümtaz Sağlam, Prof. Atilla Atar ve Yalçın Gökçebağ gibi ünlü sanatçılardan oluşan yarışma seçici kurulu, ‘Pentür’ dalında Fatih Karakaş, İsmail Ateş, Mehmet Aslışen ve Mehmet Çevik’i başarı ödülüne değer gördü.
Fotoğraflar : Murat KÜÇÜKKAYALI Burhan Doğançay, Prof. Dr. Ergin İnan, Prof. Dr. Mustafa Pilevneli, Prof. Gören Bulut, Prof. Mümtaz Sağlam, Prof. Atilla Atar ve Yalçın Gökçebağ gibi ünlü sanatçılardan oluşan yarışma seçici kurulu, ‘Pentür’ dalında Fatih Karakaş, İsmail Ateş, Mehmet Aslışen ve Mehmet Çevik’i başarı ödülüne değer gördü.
“PastPresentFuture - UniCredit Koleksiyonu’ndan Bir Seçki”
Dört Yüzyıllık Sanatta Uluslararası 90 Çalışma
UniCredit Sanat Koleksiyonu ve Yapı Kredi Sanat Koleksiyonu içerisinden Seçilen Eserler
Yapı Kredi Kültür Merkezi, Ekim 2009’da Viyana’da ve Şubat 2010’da Verona’da açılan “PastPresentFuture” (GeçmişŞimdiGelecek) gezici sergisine ev sahipliği yapıyor. Avrupa’nın en büyük kurum koleksiyonlarından UniCredit Sanat Koleksiyonu ve Yapı Kredi Sanat Koleksiyonu’ndan seçilen eserleri Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’a getiren sergi, 6 Kasım 2010 - 7 Ocak 2011 tarihleri arasında ziyaret edilebilecek. Sergilenen eserler UniCredit bünyesindeki çeşitli bankaların koleksiyonlarından seçildi. Sergide Yapı Kredi Sanat Koleksiyonu’ndan da Osman Hamdi Bey’in Feraceli Kadınlar’ının yanı sıra farklı kuşaklardan yedi sanatçının yedi eseri yer alıyor.
Sanatçılar (Alfabetik sıraya göre):
Doug Aitken, Ghada Amer, Giovanni Baglione, Stephan Balkenhol, Olivo Barbieri, Georg Baselitz, Gabriele Basilico, Ferruh Başağa, E.J. Bellocq, Michael Biberstein, Matthias Bitzer, Paul Bril, Fatma Bucak, Balthasar Burkhard, Piero Pizzi Cannella, Vincenzo Castella, Jordi Colomer, Tony Cragg, Charles-François Daubigny, Giorgio de Chirico, Philip-Lorca diCorcia, Antonio Donghi, Dosso Dossi, Igor Esˇkinja, Valie Export, Trude Fleischmann, Fischli & Weiss, Andreas Gursky, Jitka Hanzlová, Hoca Ali Rıza, Candida Höfer, Francesco Jodice, Mimmo Jodice, Imi Knoebel, Heinrich Kühn, Maria Lassnig, Richard Long, Hans Makart, Ryuji Miyamoto, Şükran Moral, Muntean/Rosenblum, Aydan Murtezaoğlu, Jean-Marc Nattier, Hermann Nitsch, Hans Op de Beeck, Osman Hamdi Bey, Ferhat Özgür, Luca Pancrazzi, Giulio Paolini, Arnulf Rainer, Gerhard Richter, Gerwald Rockenschaub, Andrei Roiter, Giovan Battista Ruoppolo, Füsun Sağlam, Giovanni Gerolamo Savoldo, Hans Schabus, Kurt Schwitters, Annelies Strba, Miha Strulelj, Beat Streuli, Christine Streuli, Thomas Struth, Wolfgang Tillmans, Marco Tirelli, Carlo Valsecchi, Stendardo, Andy Warhol, Franz West, Erwin Wurm, Heimo Zobern
Doug Aitken, Ghada Amer, Giovanni Baglione, Stephan Balkenhol, Olivo Barbieri, Georg Baselitz, Gabriele Basilico, Ferruh Başağa, E.J. Bellocq, Michael Biberstein, Matthias Bitzer, Paul Bril, Fatma Bucak, Balthasar Burkhard, Piero Pizzi Cannella, Vincenzo Castella, Jordi Colomer, Tony Cragg, Charles-François Daubigny, Giorgio de Chirico, Philip-Lorca diCorcia, Antonio Donghi, Dosso Dossi, Igor Esˇkinja, Valie Export, Trude Fleischmann, Fischli & Weiss, Andreas Gursky, Jitka Hanzlová, Hoca Ali Rıza, Candida Höfer, Francesco Jodice, Mimmo Jodice, Imi Knoebel, Heinrich Kühn, Maria Lassnig, Richard Long, Hans Makart, Ryuji Miyamoto, Şükran Moral, Muntean/Rosenblum, Aydan Murtezaoğlu, Jean-Marc Nattier, Hermann Nitsch, Hans Op de Beeck, Osman Hamdi Bey, Ferhat Özgür, Luca Pancrazzi, Giulio Paolini, Arnulf Rainer, Gerhard Richter, Gerwald Rockenschaub, Andrei Roiter, Giovan Battista Ruoppolo, Füsun Sağlam, Giovanni Gerolamo Savoldo, Hans Schabus, Kurt Schwitters, Annelies Strba, Miha Strulelj, Beat Streuli, Christine Streuli, Thomas Struth, Wolfgang Tillmans, Marco Tirelli, Carlo Valsecchi, Stendardo, Andy Warhol, Franz West, Erwin Wurm, Heimo Zobern
Fotograflar:Murat KÜÇÜKKAYALI
Tarih : 23 Kasım-4 Aralık
Güney Koreli sanatçı Baik Ran Kim Turaç, Seul Güzel Sanatlar Akademisinden mezun olduktan sonra Almanya’da Güzel Sanatlar ve Pedagoji Fakültelerini master derecesi ile tamamladı. Öğrenciliği sırasında Türkiye’yi birçok kez ziyaret eden sanatçı 2004 yılında İstanbul’a yerleşti. Çalışmalarında Doğa izlenimlerini ağırlıklı olarak baskı tekniği ile tekrar canlandırmayı hedefleyen sanatçı, doğa ile onu çevreleyen yaşam alanının hassas diyaloğunu harmanlıyor. Bu harmana anavatanı Kore’deki çocukluk ve gençlik yıllarının hatıralarını, Uzakdoğu felsefesini ve bunun yanında uzun sayılabilecek bir süre yaşadığı Batı Avrupa uygarlığını, kültürlerin birleştiği bir konumda bulunan İstanbul’da aynı potada eriterek estetik özelliği olan resimlere aktarıyor.
Bunu gerçekleştirebilmek için yine doğal bir malzeme olan Ağacı seçen Baik Ran Kim Turaç, çalışmalarında birden çok plakayı kimi zaman üst üste, kimi zaman yan yana, bazen transparent, bazen opak renklerde basarak değişik şekil ve renklerde resimler elde etmeye çalışıyor. Kullandığı plakaların renk ve formlarını her bastığı resimden sonra değiştiren sanatçı bununla baskı resimde ezber bozuyor. “Kaybolan plakalar” olarak adlandırılan bu teknikle çalışma ilerlerken hiçbir resim bir diğerinin aynısı olmuyor.
Bunu gerçekleştirebilmek için yine doğal bir malzeme olan Ağacı seçen Baik Ran Kim Turaç, çalışmalarında birden çok plakayı kimi zaman üst üste, kimi zaman yan yana, bazen transparent, bazen opak renklerde basarak değişik şekil ve renklerde resimler elde etmeye çalışıyor. Kullandığı plakaların renk ve formlarını her bastığı resimden sonra değiştiren sanatçı bununla baskı resimde ezber bozuyor. “Kaybolan plakalar” olarak adlandırılan bu teknikle çalışma ilerlerken hiçbir resim bir diğerinin aynısı olmuyor.
“Günümüzde İnsan, Doğayı tehdit ediyor. Kim olduğumuzu ve nerede yaşadığımızı anlayabilmemiz ancak doğayı izlerken kendimizi doğanın hakimi değil onun bir parçası olarak görürsek mümkün olacaktır. Resimlerimi yaparken değişik biçimlerdeki renk alanlarını ilk başta boş bir oda gibi görüyorum. Benim için önemli olan onu estetik bir bakış açısından yerleştirmek ve gelen misafirlerin o odanın içerisinde kendilerini huzur içinde hissetmelerine yardımcı olmak. Bunu yaparken Mevlana’nın dediği gibi “Kim olursan ol yine gel” diyorum. Sanatı belli bir kesimin değil tüm insanlığın faydalanacağı bir çalışma olarak görüyorum. İnsanoğlunun hangi sosyal statüde olursa olsun, sadece maddiyata değil, aynı zamanda ruhunu doyuracak, onu kısa bir an için bile olsa bulunduğu ortamdan alıp başka dünyalara götürecek, bunu yaparken de sadece başka bir insanın, sanatçının değil, izleyenin kendi dünyasından da esintiler verebilecek eserler olması gerektiğine inanıyorum.” diyor Baik Ran Kim Turaç
Cengiz Uğur’un “Bedenler” adlı 6. Kişisel sergisi
Tarih: 22 Ekim – 13 Kasım 2010
Cengiz Uğur, yoğun bir okuma çılgınlığı ardından oluşturduğu son dönem işlerini “Bedenler” adı altında sergiliyor. Sanatçının son dönemde kendi yaşam deneyimlerinin bir uzantısı olarak oluşan duygularının farklı yansımaları sergide bedenin farklı varoluşları şeklinde karşımıza çıkıyor. Perspektif ve ışığın geride kaldığı, rengin ve pentürün öne çıktığı resimlerde sanatçı ustalığın temel altyapı bilgisini ve tecrübelerini bilinçli bir şekilde dışarda bırakarak cesaretini gösteriyor. Aynı zamanda sanatçı sergideki bazı işleri ile Rembrant’tan William Blake’e, Kafka’dan Ken Kesey’e kadar birçok ismi saygı ile selamlıyor.
Fotograflar : Murat KÜÇÜKKAYALI
''Hocaların Hocası'' Prof. Mustafa Aslıer'in ''Özgün Baskıresim + Boyamalı Özgün Resim Geçmiştenli sergisi"
Tarih : 27 Ekim- 22 Aralık 2010
"Hocaların Hocası" Prof. Mustafa Aslıer'in "Özgün Baskıresim + Boyamalı Özgün Resim Geçmiştenli sergisi" ve Mustafa Aslıer 'in yetiştirmiş olduğu öğretim üyelerinin "Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyeleri Sergisi" 27 Ekim 2010'da açılıyor.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Cumhuriyetin 74' ncü Kuruluş Yıldönümünü çeşitli sanat etkinlikleri ile bir hafta boyunca kutlayacak. İlk etkinlik 26 Ekim 2010 tarihinde kurumun düzenlediği "1'nci Çağrılı Uluslararası Afiş Biennali" ile Marmara Üniversitesi Cumhuriyet Müzesinde başladı. 27 Ekim 2010 Çarşamba günü de fakülte iki önemli sergiyi birden Acıbadem Kampüsünde topluma sunuyor.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi duayen hocaları, Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulunun kurucusu, kuşaklar boyu sanatçı yetiştiren ünlü sanatçı Prof. Mustafa Aslıer 'in "Özgün Baskı resim + Boyamalı Özgün Resim Geçmiştenli sergisi' ni ve aralarında Mustafa Aslıer 'in yetiştirmiş olduğu pek çok öğretim üyesi ile birlikte "Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyeleri Sergisi"ni 27 Ekim 2010 tarihinde Cumhuriyetin 87'nci Yılı Kuruluş Etkinlikleri kapsamında topluma sunuyor.
Ana Sergi Salonunda Prof. Mustafa Aslıer'in çizgi ile, ya da özgün baskı sanatının litografi, gravür, monotipi, serigrafi gibi değişik özgünbaskı tekniklerini sergileyen, ya da suluboya, matbaa mürekkebi gibi değişik tekniklerle yapılmış yüzlerce eseri yer alırken, fakültenin 5 katında da öğretim üyelerinin eserleri izleyicilere sunuluyor.
Kurum içerisinde" hocaların hocası" olarak anılan Prof. Mustafa Aslıer, İlköğretmen okulunu bitirdikten sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Resim İş Bölümünden mezun olup Malik Aksel, Refik Epikman, Şinasi Barutcu gibi gerçek ressam ve grafik sanatçılarından eğitim aldı. Taş baskı, monotipi, özgün baskının tüm tekniklerini ilk kez ülkemizde tanıtmış ve öğretmiştir. 1949 yıllarında ilk litografilerini yaptı. 1953 de ilk grafik hocası olarak yetiştirilmek üzere Almanya'ya eğitime gönderildi. Uygulamalı sanatların gerekliliğine inanan Mustafa Aslıer Tatbiki Güzel Sanatlar Okulunun kurulmasında öncülük yapmıştır. Uzun yıllar bu okulun öğretim üyesi, yöneticisi hem de uluslararası alanda kurumun en önemli sanatçısı olarak sanatın öncülüğünü yapmıştır. DOBAG Projesi ile Türkiye'nin çeşitli yörelerinde kurdukları kooperatifle sanat eğitimi ile kadının sosyal statüsünde olumlu bir değişimin yer almasında da öncü olmuş, köylü kadına yaşamını kazanma hakkını ve söz sahibi olma hakkı vermiştir. Yıllar boyu toplandığı özgünbaskı sanatçıların eserleri ile Marmara Üniversitesi Müze kolleksiyonun oluşturulmasında çok önemli bir rol oynamış ve bu müzenin nüvesini oluşturmuştur. Emekli olduktan sonra da kuruma desteğini esirgemeyen değerli sanatçı eşsiz bilgi birikiminden, sanat aşkından yararlanmak isteyenlere bilge tavırları ile evini ve atölyesini, en önemlisi yüreğini açarak geleceğin sanatçılarının ufuklarını genişletmekte, onlara yön vermektedir.
Macar Resminin Sıradışı Bir Ustası (Csontváry )
Yer : Pera Müzesi
Tarih : 21 Ekim - 12 Aralık
Csontváry, bir yüzyıl dönümü sanatçısıdır. Yapıtlarındaki zenginlik ve karmaşa, üslup kategorileriyle açıklanamaz. Gerçekçi gözlem, değişen ışığa vurgu, post-izlenimciliğe özgü süslü, coşkulu renk kullanımı, biçimin büyük ölçek üzerinden işlenmesi ve renklerdeki güçlü kırılma, çoğu zaman aynı tuvalde aynı anda belirir.
Sergi; bizleri, döneminin akımları dışında kalan, kendine özgü renkleri, simgesel anlatımı ve "göksel ses"i dinleyerek adeta resimleriyle şiir yazan Macaristan'ın bu sıradışı sanatçısını keşfetmeye davet ediyor.
Sergi; bizleri, döneminin akımları dışında kalan, kendine özgü renkleri, simgesel anlatımı ve "göksel ses"i dinleyerek adeta resimleriyle şiir yazan Macaristan'ın bu sıradışı sanatçısını keşfetmeye davet ediyor.
Kaynak : http://www.peramuzesi.org.tr/
Koleksiyon sergisi ( Oryantalist Resim -İç Mekanda Gündelik Yaşam - Kent ve Yaşam- İstanbul Görünümleri )
Yer :Pera Müzesi
Düşlerin Kenti İstanbul
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu’ndan seçilmiş yapıtlarla 17.yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına Osmanlı’da Gündelik Yaşam ve İstanbul Manzaraları
Görkemli imparatorlukların başkenti İstanbul antik çağlardan bu yana daima ilgi odağı olmuştur. Rönesans’la birlikte Doğu’yu betimlemek isteyen sanatçılar çeşitli nedenlerle bu kente gelmiş, topoğrafyasını belgelemiş, eserlerinde kentin insanını betimlemişlerdir. Coğrafi konumu ve Batı’yla olan siyasal, ticari ve kültürel ilişkileri, Osmanlı payitahtı İstanbul’u Avrupalı sanatçıların en çok resimlediği “doğu” kenti haline getirmiştir. İstanbul, Batılılar için bir anlamda “Doğu’nun başkenti” sayılmıştır. 18. yüzyıl Avrupası’nda egzotizm tutkusundan beslenen “Türk Modası”yla birlikte İstanbul ve insanı, resimleri, öyküleri, tiyatro ve operaları, kıyafetleri süsleyen unsurların başında gelmiştir. Bu kent 19. yüzyılda batılı gezgin ve sanatçıların çıktığı romantik doğu yolculuğunun en önemli duraklarından biri olmuş, onu betimleyen resimler Avrupa’da en çok aranan sanat yapıtları arasına katılmıştır.
“Düşlerin kenti: İstanbul” sergisindeki Suna ve İnan Kıraç Vakfı Oryantalist Resim Koleksiyonu’ndan seçilmiş yapıtlar, 17. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına uzanan bir zaman dilimi içinde, çoğunlukla batılı sanatçıların Osmanlı dünyasına bakışını, gözler önüne seren önemli görsel belgelerdir. Üç ana bölüm olarak kurgulanan sergi, ev ve özel mekânlardaki yaşantıdan, kentsel alana ve oradan da İstanbul’un genel görünümlerine uzanıyor. Böylelikle Avrupalı ressamların tuvallerine yansıyan İstanbul, topoğrafyası, mimarisi, insanları, gelenekleri ve yaşam biçimleriyle bir bütün olarak yeniden canlanırken bu gezginlerin “doğu yolculuğu”na biz de katılıyor, eşsiz güzellikler barındıran Osmanlı dünyasını ve İstanbul’u onların gözünden, onlarla birlikte yeniden keşfediyoruz. ...Daha Ayrıntılı Bilgi için: : http://www.peramuzesi.org.tr/
Kaynak : http://www.peramuzesi.org.tr/
Fotograf lar : Murat KÜÇÜKKAYALI
HALE GÜNGÖR ''Peron''
Yer : Odakule Sanat Galerisi
Tarih :5 -28 Ekim 2010
Sanatçının New York, Stockholm ve İstanbul’da tamamladığı en son çalışmalarının yer aldığı dokuzuncu kişisel sergisi “Peron”da izleyicileri tren vagonları, tarçınlı kurabiyeler, geyik silüetleri, uçak pencereleri, yılbaşı ışıkları ve ahtapotlar bekliyor.
Bekleyiş, yolculuk ve yer değiştirme temaları etrafında dönen “Peron”da tuval üzerine yağlıboyanın yanısıra Güngör’ün hamur, desenli kumaş ve dantel gibi malzemelerle renklendirdiği farklı tekniklerde resimleri de yer alıyor.
Fotograf lar : Murat KÜÇÜKKAYALI
liselim
Tarih : 27 Eylül-9 Ekim 2110
Okulda aldıkları temel resim eğitiminin ardından farklı üniversitelerde eğitimlerine devam etmiş mezun öğrencilerin kendi uzmanlık alanlarında sergileyecekleri eserler birçok farklı disiplini bir araya getiriyor. Yaklaşık 100 sanatçının katılacağı bu büyük organizasyonda resim, heykel, seramik, grafik, fotoğraf, tekstil, animasyon ve diğer sanat-tasarım disiplinlerinde eserler sergilenecek.
Sergi aynı zamanda, 20 sene içerisinde yaklaşık 350 mezun vererek Türk sanatının gelişimine aktif katkıda bulunan lise için bir retrospektif özelliği taşıyor
Kaynak : http://liselimsergisi.org/
Fotograf lar : Murat KÜÇÜKKAYALI
Sanatın Anadolu Aydınlanması Doğu Akdeniz Grubu ( Alashia, Bitmeyen Resim )
20 -30 Eylül 2010
“İstanbul Kültür Başkenti 2010” projesi çerçevesinde İstiklal Caddesi’ndeki Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi’nde saat 19.00’da açılacak sergi 30 Eylül’e kadar gezilebilecek.
“İstanbul Kültür Başkenti 2010” projesi çerçevesinde İstiklal Caddesi’ndeki Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi’nde saat 19.00’da açılacak sergi 30 Eylül’e kadar gezilebilecek.
Sergiye 20 sanatçı resim, heykel, video art, fotoğraf, yerleştirme ve tekstil-dokuma çalışmalarıyla katılıyor.
Sergide eserleri bulunacak sanatçılar şöyle:
“Ayhatun Ateşin, Emin Çizenel, Emel Samioğlu, Feridun Işıman, Güner Pir, İnci Kansu, İsmet Tatar, Gönen Atakol, Hikmet Uluçam, İlkay Önsoy, Sümer Erek, Özden Selenge, Eser Keçeciler, Hasan Hüseyin, Gökçe Şekeroğlu, Gamze İnan, Anber Onar, Ayten Hüseyin, Ahmet Özgünel, Veli Kaymaklılı.”
Doğu Akdeniz Proje Grubu lideri Ayhatun Ateşin’in verdiği bilgiye göre, “Sanatın Anadolu Aydınlanması Projesi” kapsamında Kıbrıslı Türk sanatçılar Doğu Akdeniz Grubu olarak “İstanbul Kültür Başkenti 2010” projesine katılıyor.Doğu Akdeniz grubu, sergilenecek eserlerinde Kıbrıs (Alashia) adasının, bugüne kadarki doğal evrelerini, zengin kültürel birikimlerini sanatçı duyarlılığıyla ve değişik anlatım malzemeleriyle anlattı.
Ayhatun Ateşin, proje çerçevesinde Kıbrıs’ın geçmiş kültür birikimini geleceğe aktarmak için çalıştıklarını belirterek, şu bilgileri verdi:
“Alashia için hazırlanırken, dünün bugüne uzanan tarihsel çizgisinde dönüm noktası oluşturan kültürlerin izlerini kendi birikimleri ile kararak yarına yön verecek çalışmalar ürettik.
Toprak var, kokusu ve benzersizliği ile şarkılarda çığlıklaşan yasemin var, kültürlerin izlerini taşıyan sevecen insanının aşkları, inançları... Tanrıçaların ve denizin kokusu ve hep bir bütün oluşturan değerler.
Kaynak :http://www.kibrisgazetesi.com/index.php/cat/22/news/102009/PageName/E%F0itim
Fotograf lar : Murat KÜÇÜKKAYALI
Güzel sanatlar lisesi Güzel sanatlara hazırlık kursu, resim kursu, çizim kursu, resim atölyesi Güzel sanatlar nedir güzel sanatlar ne demek, güzel sanatlar türleri, güzel sanatlar hakkında, güzel sanatlar Güzel sanatlara hazırlık kursu Güzel Sanatlar ve Hobi Merkezi Güzel sanatlara hazırlık ve hobi atölyeleri seramik resim heykel fotoğraf Güzel Sanatlar Fakülteleri'ne hazırlık kursları veren kurumun sitesi . Güzel Sanatlar Fakültelerinin ve Güzel Sanatlar Üniversitelerinin Yetenek Sınavlarına Hazırlık Resim Kursu Güzel Sanatlar Liselerine Hazırlık Resim Güzel Sanatlara Hazırlık Karakalem Resim Tekniği hakkında yorumlar, Güzel Sanatlara Hazırlık Karakalem Resim Tekniği fotoğrafları Kadıköy (İstanbul)'da Kadıköy Güzel Sanatlara hazırlık güzel sanatlara hazırlık. Ders Verenler - Diğer Ders Verenler GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK. Atölye Eğitim Programı Güzel Sanatlar Fakültesi Bölümleri, Sanat ve Tasarım Fakültesi. (Üniversite-Lise). Fotoğraf Desen Atölyesi Eğitmeni Özel yetenek sınavı sonuçlarına göre öğrenci alan üniversiteler Özel Yetenek Sınavları Puanı Özel Güzel sanatlara hazırlık kursu, resim kursu, çizim kursu, resim atölyesi karakalem resim kursu Point resim kursu, resim kursları, İstanbul resim kursları drawing Güzel Sanatlara Fakültelerine Hazırlık Kursu, Resim Heykel Grafik iç mimarlık endüstriyel tasarım ANADOLU GÜZEL SANATLAR VE ANADOLU MESLEK LİSELERİNE hazırlık Hayalden kompozisyon, Resim, Endüstri Ürünleri Tasarımı sanat evi, sanat, resim kursu, resim sanat evi kursu, yağlı boya, tablo, sanat evi, yağlı boya kursu, resim, güzel sanatlara hazırlık, güzel sanatlar sınavı özel yetenek sınavlarına hazırlık özel yetenek sınanları Güzel sanatlara hazırlık resim kursu Dershaneler ve Kurslar güzel sanatlara hazırlık kursu karakalem kursu karakalem resim kursu gÜZEL SANATLAR FAKÜLTELERİ MARMARA GÜZEL SANATLAR AVNİ AKYOL GÜZEL SANATLAR Tekstil Stilistlik-Modelistlik, Resim Kursu, Mimarlık ve Güzel Sanatlara Hazırlık resim kursu, resim kursları - güzel sanatlara hazırlık kursu, güzel sanatlar kurs - desen dersi, desen kursları, - mimarlık kursları, mimarlık kursu – çizim güzel sanatlar akademisine hazırlık içmimarlık resim tekstil seramik heykel Güzel Sanatlara Hazırlık kursu Sınavlar. ... Renk bilgisi suluboya perspektif pastel boya ve sanat tarihi gibi temel resim konularıdır Güzel Sanatlar fakülteleri ve Güzel Sanatlar liseleri hazırlık Güzel sanatlara hazırlık programımız, Güzel Sanatlar Fakültelerinin ve Güzel Sanatlar Liselerinin yetenek sınavlarına hazırlık Güzel sanatlar lisesi Güzel sanatlara hazırlık kursu, resim kursu, çizim kursu, resim atölyesi Güzel sanatlar nedir güzel sanatlar ne demek, güzel sanatlar türleri, güzel sanatlar hakkında, güzel sanatlar Güzel sanatlara hazırlık kursu Güzel Sanatlar ve Hobi Merkezi Güzel sanatlara hazırlık ve hobi atölyeleri seramik resim heykel fotoğraf Güzel Sanatlar Fakülteleri'ne hazırlık kursları veren kurumun sitesi. Güzel Sanatlar Fakültelerinin ve Güzel Sanatlar Üniversitelerinin Yetenek Sınavlarına Hazırlık Resim Kursu .:: Güzel Sanatlar Liselerine Hazırlık Resim ... Güzel Sanatlara Hazırlık Karakalem Resim Tekniği hakkında yorumlar, Güzel Sanatlara Hazırlık Karakalem Resim Tekniği fotoğrafları Kadıköy (İstanbul)'da Kadıköy Güzel Sanatlara hazırlık güzel sanatlara hazırlık. Ders Verenler - Diğer Ders Verenler GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK. Atölye Eğitim Programı Güzel Sanatlar Fakültesi Bölümleri, Sanat ve Tasarım Fakültesi. (Üniversite-Lise). Fotoğraf Desen Atölyesi Eğitmeni Özel yetenek sınavı sonuçlarına göre öğrenci alan üniversiteler Özel Yetenek Sınavları Puanı Özel Güzel sanatlara hazırlık kursu, resim kursu, çizim kursu, resim atölyesi karakalem resim kursu Point resim kursu, resim kursları, İstanbul resim kursları drawing Güzel Sanatlara Fakültelerine Hazırlık Kursu, Resim Heykel Grafik iç mimarlık endüstriyel tasarım ANADOLU GÜZEL SANATLAR VE ANADOLU MESLEK LİSELERİNE hazırlık Hayalden kompozisyon, Resim, Endüstri Ürünleri Tasarımı sanat evi, sanat, resim kursu, resim sanat evi kursu, yağlı boya, tablo, sanat evi, yağlı boya kursu, resim, güzel sanatlara hazırlık, güzel sanatlar sınavı özel yetenek sınavlarına hazırlık özel yetenek sınanları Güzel sanatlara hazırlık resim kursu Dershaneler ve Kurslargüzel sanatlara hazırlık kursu karakalem kursu karakalem resim kursu gÜZEL SANATLAR FAKÜLTELERİ MARMARA GÜZEL SANATLAR AVNİ AKYOL GÜZEL SANATLAR Tekstil Stilistlik-Modelistlik, Resim Kursu, Mimarlık ve Güzel Sanatlara Hazırlık resim kursu, resim kursları - güzel sanatlara hazırlık kursu, güzel sanatlar kurs - desen dersi, desen kursları, - mimarlık kursları, mimarlık kursu – çizim güzel sanatlar akademisine hazırlık içmimarlık resim tekstil seramik heykel Güzel Sanatlara Hazırlık kursu Sınavlar. ... Renk bilgisi suluboya perspektif pastel boya ve sanat tarihi gibi temel resim konularıdır Güzel Sanatlar fakülteleri ve Güzel Sanatlar liseleri hazırlık Güzel sanatlara hazırlık programımız, Güzel Sanatlar Fakültelerinin ve Güzel Sanatlar Liselerinin yetenek sınavlarına hazırlamahobi resim kursuresim kursu çocukçocuklar için resim kursu resim dersi çizim dersi güzel sanatlara hazırlık kursu yetenek sınavları Yetenek sınavı ile alan okullar yetenek sınavıyla alan bölümleri yetenek sınavı güzel sanatlargüzel sanatlar liselerine hazırlık güzel sanatlara üniversiteleri resim dersiresim atölyesi desen dersi resim atölye karakalem kursu Heykel kursu Grafik Tasarım kursu Seramik ve Cam kursu Fotoğraf kursu Tekstil ve Moda Tasarımı kursu Geleneksel Türk El Sanatları kursu Sahne Dekorları ve Kostümü kursu İç Mimarlık kursu Endüstri Ürünleri Tasarımı kursu Animasyon kursu Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Bölümü kursu Fotoğraf ve Video Bölümü kursu Resim Öğretmenliği güzel sanatlara fakülteleri özel güzel sanatlara üniversiteleri özel okullar özel liseler GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK HIZLANDIRILMIŞ RESİM KURSU Karakalem Portre Desen Eskiz İmgesel Tasarım çalışmaları Yağlıboya Fotoğrafçılık Animasyon drawing desing art Çizim Teknikleri dershaneler kurslar plastik sanatlar ÖSS'ye hazırlık kursları mimar Sinan üniversitesi sınav sonuçları sınavlar öss yetenek sınavıyla alan üniversiteler Marmara Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Yönetimi Çanakkale 18 Mart Tekstil Kadir Has Üniversitesi İçmimarlık Mimar Sinan Üniversitesi Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Işık Üniversitesi İçmimarlık Afyon Anadolu Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi Beykent Üniversitesi avni akyol Güzel Sanatlar Lisesi Bolu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği Uludağ üniversitesi Eğitim Fakültesi Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimari Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Bahçeşehir Üniversitesi Beykent Üniversitesi vakıf üniversiteleri Bilkent Üniversitesi Doğuş Üniversitesi Haliç Üniversitesi Işık Üniversitesi İstanbul Bilgi Üniversitesi İstanbul Kültür Üniversitesi İstanbul Ticaret Üniversitesi İstanbul Bilim Üniversitesi Kadir Has Üniversitesi Maltepe Üniversitesi Okan Üniversitesi sabancı Üniversitesi Yeditepe Üniversitesi Güzel sanatlar liseleri ve fakültelerinin giriş sınavlarına hazırlık için,resim malzemeleri Artists Akrilik Boyalar Profesyonel Akrilik Boyalar boya çeşitleri renkler renk doku dekorasyon Hammadde boyası, parafin, gıda boyaları, toz sim, mum ve mum kalıbı Sedef boyaları Sıcak Silikon hammadde boyası mum malzemeleri TEKSTİL BOYALARI Kırtasiye Malzemeleri Büro Malzemeleri Ofis Malzemeleri Kağıt Ürünleri online kırtasiye Hobi Market Kırtasiye Sanatsal Malzeme sır çamur plasterin balmumu takı malzeme altın gümüş varak imitasyon takı varak hat malzemeleri tezhip malzemeleri ebru malzemeleri RESİM SANAT MALZEMELERİ istenilen ebatta TUAL FIRCALAR marka YAGLI BOYA yağlı boya hobi boyaları keten yağı haşhaş ceviz yağı Eğitici Materyaller seramik malzemeleri heykel malzemeleri Oyun Hamuru Boya Setleri anaokulu Zeka Gelişimisanat i Materyalleri Ahşap oyuncak çocuk gelişimi zeka Toz BoyalarKüçük el figürüTuval askatı TuvallerTuval Bezi Ebru tezhip hat Malzemeleri resim Fırçaları Resim Boyaları Palet Şövale inceltici Resim Spatülleri sarf Malzemeleri Paspartu Yağlı Akrilik Boya Fırçaları sulu boya Winsor Newton Artist Yağlı Boyaları. Profesyonel Yağlı Boyalar. Winsor Newton Winton Yağlı Boyaları · Daler Rowney Georgian Yağlı Boyaları Profesyonel sanat malzemeleri Profesyonel heykel malzemeleri ürünler toz sim ÖSS'ye hazırlık kursları eğitim malzemeleri Kültür Sanat Haberler etkinlikler sergiler sanat haberleri sanat seminerleri kültür sanat etkinlikleri Galeria sanal müze sanat galeri resim
resim malzemeleri Artists Akrilik Boyalar Profesyonel Akrilik Boyalar boya çeşitleri renkler renk doku dekorasyon Hammadde boyası, parafin, gıda boyaları, toz sim, mum ve mum kalıbı Sedef boyaları Sıcak Silikon hammadde boyası mum malzemeleri TEKSTİL BOYALARI Kırtasiye Malzemeleri Büro Malzemeleri Ofis Malzemeleri Kağıt Ürünleri online kırtasiye Hobi Market Kırtasiye Sanatsal Malzeme sır çamur plasterin balmumu takı malzeme altın gümüş varak imitasyon takı varak hat malzemeleri tezhip malzemeleri ebru malzemeleri RESiM SANAT MALZEMELERİ istenilen ebatta TUAL FIRCALAR marka YAGLI BOYA yağlı boya hobi boyaları keten yağı haşaş ceviz yağı Eğitici Materyaller seramik malzemeleri heykel malzemeleri Oyun Hamuru Boya Setleri anaokulu Zeka Gelişimisanat i Materyalleri Ahşap oyuncak çocuk gelişimi zeka Toz BoyalarKüçük el figürüTuval askatı TuvallerTuval Bezi Ebru tezhip hat Malzemeleri resim Fırçaları Resim Boyaları Palet Şövale inceltici Resim Spatülleri sarf Malzemeleri Paspartu Yağlı Akrilik Boya Fırçaları sulu boya Winsor Newton Artist Yağlı Boyaları. Profesyonel Yağlı Boyalar. Winsor Newton Winton Yağlı Boyaları · Daler Rowney Georgian Yağlı Boyaları Profesyonel sanat malzemeleri Profesyonel heykel malzemeleri ürünler toz sim ÖSS'ye hazırlık kursları eğitim malzemeleri
Y.T.Ü. Bileşik Sanatlar Maltepe Üniversitesi İç Mimarlık Kocaeli Üniversitesi Resim Kocaeli Üniversitesi Grafik Kadir Has Üniversitesi İç Mimarlık Yıldız Teknik Ü. Sanat Yönetimi Yıldız Teknik Ü. Fotoğraf ve Video Yeditepe Üni. Sanat ve Tasarım Doğuş Üni. İç Mimarlık Okan Üni. Sanat Ve Tasarımı Okan Üni. Grafik Okan Üni. End. Ürn. Tasarımı Burslu Yeditepe Üni. İç Mimarlık Marmara Üni. G.S.F Seramik Maltepe İletişim Tasarımı Maltepe Üni. Çizgifilm Animasyon Burslu Kadir Has Üni. End. Ürn. Tasarımı Yıldız Teknik Ü. Birleşik Sanatlar Haliç üniv Tekstil Haliç Üniv Grafik Yeditepe Ü. Endüstri Ürünleri Tasarımı Avni Akyol Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Çanakkale 18 Mart Ü. Resim Yıldız Teknik Fotograf ve Video Işık Üni. End. Ürn. Tasarımı Okan Üni. End. Ürn. Tasarımı Bahçeşehir Üni. End. Ürn. Tasarımı Kadir Has. Üni. End. Ürn. Tasarımı Marmara Üni. G.S.F Resim Marmara Atatürk Eğ. F. Resim Öğretmenliği Okan Üni. Sanat Ve Tasarım Yıldız Teknik Birleşik Sanatlar Okan Üni. Grafik Marmara Üni. G.S.F Grafik Mimar Sinan G.S.Ü. Resim Okan Üni. Sanat ve Tasarım Mimar Sinan G.S.Ü. Grafik Işık Üniv Grafik Mimar Sinan G.S.Ü. End. Ürn. Tasarımı Okan Üni. End. Ürn. Tasarımı Bahçeşehir Üni. End. Ürn. Tasarımı Işık Üni. End. Ürn. Tasarımı Doğuş Üni. End. Ürn. Tasarımı Beykent Üni. End. Ürn. Tasarımı Yeditepe Üni. Grafik Marmara Üni. G.S.F İç Mimarlık Mimar Sinan G.S.Ü. İç Mimarlık Mimar Sinan G.S.Ü. End. Ürn. Tasarımı Güzel sanatlar lisesi Güzel sanatlara hazırlık kursu, resim kursu, çizim kursu, resim atölyesi Güzel sanatlar nedir güzel sanatlar ne demek, güzel sanatlar türleri, güzel sanatlar hakkında, güzel sanatlar Güzel sanatlara hazırlık kursu Güzel Sanatlar ve Hobi Merkezi Güzel sanatlara hazırlık ve hobi atölyeleri seramik resim heykel fotoğraf Güzel Sanatlar Fakülteleri'ne hazırlık kursları veren kurumun sitesi . Güzel Sanatlar Fakültelerinin ve Güzel Sanatlar Üniversitelerinin Yetenek Sınavlarına Hazırlık Resim Kursu Güzel Sanatlar Liselerine Hazırlık Resim Güzel Sanatlara Hazırlık Karakalem Resim Tekniği hakkında yorumlar, Güzel Sanatlara Hazırlık Karakalem Resim Tekniği fotoğrafları Kadıköy (İstanbul)'da Kadıköy Güzel Sanatlara hazırlık güzel sanatlara hazırlık. Ders Verenler - Diğer Ders Verenler GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK. Atölye Eğitim Programı Güzel Sanatlar Fakültesi Bölümleri, Sanat ve Tasarım Fakültesi. (Üniversite-Lise). Fotoğraf Desen Atölyesi Eğitmeni Özel yetenek sınavı sonuçlarına göre öğrenci alan ünihttp://mkucukkayali.tr.gg/versiteler Özel Yetenek Sınavları Puanı Özel Güzel sanatlara hazırlık kursu, resim kursu, çizim kursu, resim atölyesi karakalem resim kursu Point resim kursu, resim kursları, İstanbul resim kursları drawing Güzel Sanatlara Fakültelerine Hazırlık Kursu, Resim Heykel Grafik iç mimarlık endüstriyel tasarım ANADOLU GÜZEL SANATLAR VE ANADOLU MESLEK LİSELERİNE hazırlık Hayalden kompozisyon, Resim, Endüstri Ürünleri Tasarımı sanat evi, sanat, resim kursu, resim sanat evi kursu, yağlı boya, tablo, sanat evi, yağlı boya kursu, resim, güzel sanatlara hazırlık, güzel sanatlar sınavı özel yetenek sınavlarına hazırlık özel yetenek sınanları Güzel sanatlara hazırlık resim kursu Dershaneler ve Kurslar güzel sanatlara hazırlık kursu karakalem kursu karakalem resim kursu gÜZEL SANATLAR FAKÜLTELERİ MARMARA GÜZEL SANATLAR AVNİ AKYOL GÜZEL SANATLAR Tekstil Stilistlik-Modelistlik, Resim Kursu, Mimarlık ve Güzel Sanatlara Hazırlık resim kursu, resim kursları - güzel sanatlara hazırlık kursu, güzel sanatlar kurs - desen dersi, desen kursları, - mimarlık kursları, mimarlık kursu – çizim güzel sanatlar akademisine hazırlık içmimarlık resim tekstil seramik heykel Güzel Sanatlara Hazırlık kursu Sınavlar. ... Renk bilgisi suluboya perspektif pastel boya ve sanat tarihi gibi temel resim konularıdır Güzel Sanatlar fakülteleri ve Güzel Sanatlar liseleri hazırlık Güzel sanatlara hazırlık programımız, Güzel Sanatlar Fakültelerinin ve Güzel Sanatlar Liselerinin yetenek sınavlarına hazırlık Güzel sanatlar lisesi Güzel sanatlara hazırlık kursu, resim kursu, çizim kursu, resim atölyesi Güzel sanatlar nedir güzel sanatlar ne demek, güzel sanatlar türleri, güzel sanatlar hakkında, güzel sanatlar Güzel sanatlara hazırlık kursu Güzel Sanatlar ve Hobi Merkezi Güzel sanatlara hazırlık ve hobi atölyeleri seramik resim heykel fotoğraf Güzel Sanatlar Fakülteleri'ne hazırlık kursları veren kurumun sitesi. Güzel Sanatlar Fakültelerinin ve Güzel Sanatlar Üniversitelerinin Yetenek Sınavlarına Hazırlık Resim Kursu .:: Güzel Sanatlar Liselerine Hazırlık Resim ... Güzel Sanatlara Hazırlık Karakalem Resim Tekniği hakkında yorumlar, Güzel Sanatlara Hazırlık Karakalem Resim Tekniği fotoğrafları Kadıköy (İstanbul)'da Kadıköy Güzel Sanatlara hazırlık güzel sanatlara hazırlık. Ders Verenler - Diğer Ders Verenler GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK. Atölye Eğitim Programı Güzel Sanatlar Fakültesi Bölümleri, Sanat ve Tasarım Fakültesi. (Üniversite-Lise). Fotoğraf Desen Atölyesi Eğitmeni Özel yetenek sınavı sonuçlarına göre öğrenci alan üniversiteler Özel Yetenek Sınavları Puanı Özel Güzel sanatlara hazırlık kursu, resim kursu, çizim kursu, resim atölyesi karakalem resim kursu Point resim kursu, resim kursları, İstanbul resim kursları drawing Güzel Sanatlara Fakültelerine Hazırlık Kursu, Resim Heykel Grafik iç mimarlık endüstriyel tasarım ANADOLU GÜZEL SANATLAR VE ANADOLU MESLEK LİSELERİNE hazırlık Hayalden kompozisyon, Resim, Endüstri Ürünleri Tasarımı sanat evi, sanat, resim kursu, resim sanat evi kursu, yağlı boya, tablo, sanat evi, yağlı boya kursu, resim, güzel sanatlara hazırlık, güzel sanatlar sınavı özel yetenek sınavlarına hazırlık özel yetenek sınanları Güzel sanatlara hazırlık resim kursu Dershaneler ve Kurslar güzel sanatlara hazırlık kursu karakalem kursu karakalem resim kursu gÜZEL SANATLAR FAKÜLTELERİ MARMARA GÜZEL SANATLAR AVNİ AKYOL GÜZEL SANATLAR Tekstil Stilistlik-Modelistlik, Resim Kursu, Mimarlık ve Güzel Sanatlara Hazırlık resim kursu, resim kursları - güzel sanatlara hazırlık kursu, güzel sanatlar kurs - desen dersi, desen kursları, - mimarlık kursları, mimarlık kursu – çizim güzel sanatlar akademisine hazırlık içmimarlık resim tekstil seramik heykel Güzel Sanatlara Hazırlık kursu Sınavlar. ... Renk bilgisi suluboya perspektif pastel boya ve sanat tarihi gibi temel resim konularıdır Güzel Sanatlar fakülteleri ve Güzel Sanatlar liseleri hazırlık Güzel sanatlara hazırlık programımız, Güzel Sanatlar Fakültelerinin ve Güzel Sanatlar Liselerinin yetenek sınavlarına hazırlamahobi resim kursuresim kursu çocukçocuklar için resim kursu resim dersi çizim dersi güzel sanatlara hazırlık kursu yetenek sınavları Yetenek sınavı ile alan okullar yetenek sınavıyla alan bölümleri yetenek sınavı güzel sanatlargüzel sanatlar liselerine hazırlık güzel sanatlara üniversiteleri resim dersiresim atölyesi desen dersi resim atölye karakalem kursu Heykel kursu Grafik Tasarım kursu Seramik ve Cam kursu Fotoğraf kursu Tekstil ve Moda Tasarımı kursu Geleneksel Türk El Sanatları kursu Sahne Dekorları ve Kostümü kursu İç Mimarlık kursu Endüstri Ürünleri Tasarımı kursu Animasyon kursu Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Bölümü kursu Fotoğraf ve Video Bölümü kursu Resim Öğretmenliği güzel sanatlara fakülteleri özel güzel sanatlara üniversiteleri özel okullar özel liseler GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK HIZLANDIRILMIŞ RESİM KURSU Karakalem Portre Desen Eskiz İmgesel Tasarım çalışmaları Yağlıboya Fotoğrafçılık Animasyon drawing desing art Çizim Teknikleri dershaneler kurslar plastik sanatlar ÖSS'ye hazırlık kursları mimar Sinan üniversitesi sınav sonuçları sınavlar öss yetenek sınavıyla alan üniversiteler Marmara Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Yönetimi Çanakkale 18 Mart Tekstil Kadir Has Üniversitesi İçmimarlık Mimar Sinan Üniversitesi Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Işık Üniversitesi İçmimarlık Afyon Anadolu Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi Beykent Üniversitesi avni akyol Güzel Sanatlar Lisesi Bolu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği Uludağ üniversitesi Eğitim Fakültesi Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimari Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Bahçeşehir Üniversitesi Beykent Üniversitesi vakıf üniversiteleri Bilkent Üniversitesi Doğuş Üniversitesi Haliç Üniversitesi Işık Üniversitesi İstanbul Bilgi Üniversitesi İstanbul Kültür Üniversitesi İstanbul Ticaret Üniversitesi İstanbul Bilim Üniversitesi Kadir Has Üniversitesi Maltepe Üniversitesi Okan Üniversitesi sabancı Üniversitesi Yeditepe Üniversitesi Güzel sanatlar liseleri ve fakültelerinin giriş sınavlarına hazırlık için,resim malzemeleri Artists Akrilik Boyalar Profesyonel Akrilik Boyalar boya çeşitleri renkler renk doku dekorasyon Hammadde boyası, parafin, gıda boyaları, toz sim, mum ve mum kalıbı Sedef boyaları Sıcak Silikon hammadde boyası mum malzemeleri TEKSTİL BOYALARI Kırtasiye Malzemeleri Büro Malzemeleri Ofis Malzemeleri Kağıt Ürünleri online kırtasiye Hobi Market Kırtasiye Sanatsal Malzeme sır çamur plasterin balmumu takı malzeme altın gümüş varak imitasyon takı varak hat malzemeleri tezhip malzemeleri ebru malzemeleri RESİM SANAT MALZEMELERİ istenilen ebatta TUAL FIRCALAR marka YAGLI BOYA yağlı boya hobi boyaları keten yağı haşhaş ceviz yağı Eğitici Materyaller seramik malzemeleri heykel malzemeleri Oyun Hamuru Boya Setleri anaokulu Zeka Gelişimisanat i Materyalleri Ahşap oyuncak çocuk gelişimi zeka Toz BoyalarKüçük el figürü Tuval askatı Tuvaller Tuval Bezi Ebru tezhip hat Malzemeleri resim Fırçaları Resim Boyaları Palet Şövale inceltici Resim Spatülleri sarf Malzemeleri Paspartu Yağlı Akrilik Boya Fırçaları sulu boya Winsor Newton Artist Yağlı Boyaları. Profesyonel Yağlı Boyalar. Winsor Newton Winton Yağlı Boyaları · Daler Rowney Georgian Yağlı Boyaları Profesyonel sanat malzemeleri Profesyonel heykel malzemeleri ürünler toz sim ÖSS'ye hazırlık kursları eğitim malzemeleri Kültür Sanat Haberler etkinlikler sergiler sanat haberleri sanat seminerleri kültür sanat etkinlikleri Galeria sanal müze sanat galeri resim sergisi heykel sergi fotoğraf sergisi rehber İstanbul rehberi sanat rehberi sanat terimleri fotoğraflar heykeller yağlıboya resimler suluboya resimler baskı gravürler Yağlıboya tablo yağlı boya resim, Online Sanat Galeriniz
“ Fıstık Ezmesi”
Yer: Mabeyn Gallery
Tarih: 04 Ekim - 04 Kasım,
Mabeyn Gallery kapılarını Huri Kiriş’in “Fıstık Ezmesi” isimli kişisel sergisi ile açıyor. Galeri geçtiğimiz yüzyılın başında inşa edilmiş “Başmabeynci Konağı” olarak bilinen binada hizmet verecek. Beşiktaş Nüzhetiye Caddesinde günümüze kadar ulaşabilmiş olan “Başmabeynci Konağı”, döneminin ilk çağdaş resim sanatı çalışmalarının duvarlarında yer almasıyla Türk sanat tarihi açısından büyük önem taşıyor.
Huri Kiriş, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana sorgulanan “kutsal/günah - kadın/erkek” kavramları ile karşımıza çıkıyor. Geçmişten gelen izlerin günümüze yansımalarını resimlerine yansıtan Kiriş, serginin temasını “Kutsallık kavramı, toplumsal kabuller ekseninde insanlar arası ilişkiler ve toplumda insanın aldığı pozisyonlar” olarak özetliyor. "Kurban kim" sorgulamasını yapan sanatçı, günümüz Türkiye’sinin önemli bir sorunu olan şiddetin boyutlarını da sergilediği çalışmalarında kadın figürünü öne çıkarıyor. Eserlerinin arka planlarında kutsalın izleri yer alırken, ön planda güncelle karşılaşmak izleyiciyi düşünmeye itiyor. Galerinin ilk sergisinde Huri Kiriş, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana sorgulanan “kutsal/günah - kadın/erkek” kavramları ile karşımıza çıkıyor. Geçmişten gelen izlerin günümüze yansımalarını resimlerine yansıtan Kiriş, serginin temasını “Kutsallık kavramı, toplumsal kabuller ekseninde insanlar arası ilişkiler ve toplumda insanın aldığı pozisyonlar” olarak özetliyor. "Kurban kim" sorgulamasını yapan sanatçı, günümüz Türkiye’sinin önemli bir sorunu olan şiddetin boyutlarını da sergilediği çalışmalarında kadın figürünü öne çıkarıyor. Eserlerinin arka planlarında kutsalın izleri yer alırken, ön planda güncelle karşılaşmak izleyiciyi düşünmeye itiyor.
Huri Kiriş, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana sorgulanan “kutsal/günah - kadın/erkek” kavramları ile karşımıza çıkıyor. Geçmişten gelen izlerin günümüze yansımalarını resimlerine yansıtan Kiriş, serginin temasını “Kutsallık kavramı, toplumsal kabuller ekseninde insanlar arası ilişkiler ve toplumda insanın aldığı pozisyonlar” olarak özetliyor. "Kurban kim" sorgulamasını yapan sanatçı, günümüz Türkiye’sinin önemli bir sorunu olan şiddetin boyutlarını da sergilediği çalışmalarında kadın figürünü öne çıkarıyor. Eserlerinin arka planlarında kutsalın izleri yer alırken, ön planda güncelle karşılaşmak izleyiciyi düşünmeye itiyor. Galerinin ilk sergisinde Huri Kiriş, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana sorgulanan “kutsal/günah - kadın/erkek” kavramları ile karşımıza çıkıyor. Geçmişten gelen izlerin günümüze yansımalarını resimlerine yansıtan Kiriş, serginin temasını “Kutsallık kavramı, toplumsal kabuller ekseninde insanlar arası ilişkiler ve toplumda insanın aldığı pozisyonlar” olarak özetliyor. "Kurban kim" sorgulamasını yapan sanatçı, günümüz Türkiye’sinin önemli bir sorunu olan şiddetin boyutlarını da sergilediği çalışmalarında kadın figürünü öne çıkarıyor. Eserlerinin arka planlarında kutsalın izleri yer alırken, ön planda güncelle karşılaşmak izleyiciyi düşünmeye itiyor.
Ergin İnan - Emiel Hoorne - Enk De Kramer Sergisi
Tarih: 5 Kasım – 13 Aralık 2011
Çırağan Palace Kempinski
İstanbul’da şimdiye kadar 10’a yakın sergi açan, Türk
Bu özel sergi Çırağan Sarayı’nın giriş katındaki Sanat Galerisinde 5 Kasım – 13 Aralık 2011 tarihleri arasında günün her saati ücretsiz olarak gezilebilir
MAXIMILIAN EDER
Yer:rh+artgallery
Tarih : 10-25 Nisan
Avusturyalı sanatçı Maximilian Eder, büyük boyutlu işlerinden oluşan son dönem çalışmalarıyla 10-25 Nisan tarihleri arasında rh+artgallery’de sanatsever izleyicilerle buluşuyor.
“ Ressamdan Masallar ”
Yer :Merkur
Tarih:16 Kasım-5 Aralık 2011
Bedri Baykam 2011 yılında ürettiği tuval çalışmalarını 16 Kasım-5 Aralık 2011 tarihleri arasında MERKUR’de sergileyecek.
Bedri Baykam’ın son dönem çalışmaları bir konu bütünlüğü aramıyor. Sanatçının değişmez esin kaynakları arasında olan sanat tarihi, kadınlar ve graffiti konularına özel bir derinlik katan antik ve helenik sanat, eski ustalara göndermeler, mitolojik efsaneler bir arada ele alınıyor. Canlı cansız her çeşit kolaj, fotoğraf, atık nesneler, kumaşlar ve farklı boyalar bu yapıtlara hayat veriyor.
Bu resimlerin ortak noktası, sanatçının üslubu ve sürekli hiç bıkmadan kendini yeniden keşfetme ve inşa etme arzusu. Bu resimlerin her biri tipik bir Bedri Baykam resmi, aynı zamanda taze yeni bir soluk!
Tarih:16 Kasım-5 Aralık 2011
Bedri Baykam 2011 yılında ürettiği tuval çalışmalarını 16 Kasım-5 Aralık 2011 tarihleri arasında MERKUR’de sergileyecek.
Bedri Baykam’ın son dönem çalışmaları bir konu bütünlüğü aramıyor. Sanatçının değişmez esin kaynakları arasında olan sanat tarihi, kadınlar ve graffiti konularına özel bir derinlik katan antik ve helenik sanat, eski ustalara göndermeler, mitolojik efsaneler bir arada ele alınıyor. Canlı cansız her çeşit kolaj, fotoğraf, atık nesneler, kumaşlar ve farklı boyalar bu yapıtlara hayat veriyor.
Bu resimlerin ortak noktası, sanatçının üslubu ve sürekli hiç bıkmadan kendini yeniden keşfetme ve inşa etme arzusu. Bu resimlerin her biri tipik bir Bedri Baykam resmi, aynı zamanda taze yeni bir soluk!
“ Metamorfoz ”
Yer: Merkur
Tarih:-26 Kasım
MERKUR’de ilk kişisel sergisini açacak olan Burçak Balamber, kendi hayat pratiği içinde içselleştirdiği çizgiroman/çizgifilm estetiğini kullanarak günümüz toplumunun ve bireyinin algı biçimlerine göndermeler yapıyor.
Tuvale şablonbaskı(stencil) ve akrilik boya tekniği kullanarak çok renkli bir dünyada oluşturulan ve ilk bakışta birer animasyon sahnesini anımsatan kurgular günümüz algı kavramını sorguluyor.
Burçak Balamber’in “Metamorfoz” isimli ilk kişisel sergisi 2-26 Kasım tarihleri arasında Pazar günleri hariç saat 10:00-19:00 arası görülebilir.
Sanatçı, lisans eğitimini 2008 yılında tamamladığı Anadolu Üniversitesi Güzel Sa
natlar
Tarih:-26 Kasım
MERKUR’de ilk kişisel sergisini açacak olan Burçak Balamber, kendi hayat pratiği içinde içselleştirdiği çizgiroman/çizgifilm estetiğini kullanarak günümüz toplumunun ve bireyinin algı biçimlerine göndermeler yapıyor.
Tuvale şablonbaskı(stencil) ve akrilik boya tekniği kullanarak çok renkli bir dünyada oluşturulan ve ilk bakışta birer animasyon sahnesini anımsatan kurgular günümüz algı kavramını sorguluyor.
Burçak Balamber’in “Metamorfoz” isimli ilk kişisel sergisi 2-26 Kasım tarihleri arasında Pazar günleri hariç saat 10:00-19:00 arası görülebilir.
Sanatçı, lisans eğitimini 2008 yılında tamamladığı Anadolu Üniversitesi Güzel Sa
natlar
Online
Resim Sergisi Online resim, heykel, fotoğraf galerisi. Uluslararası Sanat Sergisi'nde ana serginin
küratörlüğünü Online sergi açmak, Online Sanat Galerisi, Online Sergi 2021 Sanat
Galerisi Başvuru, Guncel Sergiler sergi isimleri, Online sergi gezisi Öğrencilerden
online sergi - Kültür-Sanat Son Dakika Haberler online sergi Sosyal Medya
Online itibar yönetimi Dijital uluslararası online sergi Art Gallery'nin online
karma sergisi Online Atölye Online
Sergi DÜNYA SANAT GÜNÜ KARANTİNA SERGİSİ Online Eğitimler Minyatür eserleri
için online sergi Online Karma Sergi Sessiz Müzayede ULUSLARARASI SANAT,
TASARIM, MODA KONGRESİ Uluslararası Katılımlı Güzel Sanatlar ve Tasarım
Sempozyumu - Jürili Karma Sergisi” uluslararası sanat yarışmaları 2020 uluslararası karma sergi
ile ilgili aramalar2020 sergi şartnamesi
ULUSLARARASI
Karma Sergi 2020 Uluslararası Sergi Sergi açılışları
Sanat
Sempozyumu 2020 Uluslararası Sergiler 2021 Uluslararası Sanat Günleri Karma
Sergi, Online
Karma Heykel Müzayedesi Karma, Heykel, Painting Arama Sonuçları Online Eğitim -
Ücretsiz Online YETİŞKİNLER ve ÇOCUKLAR İÇİN RESİM KURSU.Eğitimler İstanbul Online
karakalem dersi, online suluboya dersi, online portre dersi, online desen dersi
En İyi Online Kara Kalem Çizim Kursları Özel resim dersleri Ücretsiz Online resim
kursu Resim Çizmeyi Öğreniyorum Resim dersleri Ücretsiz Resim Kursu Çizim dersi
almak istiyorum Dijital Çizim Kursu Online Suluboya dersleri İnternetten Online
Resim Dersi Çocuklar İçin Resim Dersi. Ücretsiz Online resim kursu Online Resim
Kursu Karma sergi katılımı
Online
Güzel sanatlara hazırlık özel dersleri - LUSLARARASI KARMA SERGİ ÇAĞRISI 2020 Son
dakika Kültür ve Sanat haberleri ve güncel Kültür ve Sanat haberleri Kültür-Sanat
etkinlikleri, kültür-sanat dünyasından son haberler ve gelişmeler. İstanbul'dan
kültür sanat haberleri ve etkinlikleri
GÜNCEL SANAT EĞİLİMLERİ VE SANAT ETKİNLİKLERİ Güncel Sanat Platformu |
Sanat Haberleri
Web
sonuçları